Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan; “Kürt sorunu” tartışmalarına ilişkin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye "Krizlerin ortağı Bahçeli iki de bir bu lafları ediyor. Şöyle bir çıksın Şemdinli’nin caddelerinde, sokaklarında şöyle bir dolaşsın. Diyarbakır’da bağların o esnafların yoğun olduğu caddede şöyle bir yürüsün. Cizre’nin çarşısında pazarında şöyle bir yürüsün. Ondan sonra gelsin Ankara’ya bunu tekrar etsin de göreyim bakalım. Bu ülke sadece bizim vatanımız değil, sizin de vatanınız ama bu sadece Ankara’da oturmakla olmuyor" dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, İstanbul Eyüpsultan'da ilçe kongresinde konuştu. Babacan'ın gündeminde “Kürt sorunu tartışmaları” vardı. Babacan, "Bu iktidar, Kürt meselesini diriltti, diriltti. Eğer bu ülkede çocukların oynadığı alanlarda, panzerler geziyorsa, bir mesele var demektir. Yoğunlukla Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı şehirlerde, seçilmiş belediye başkanları görevden alınıp yerine kayyumlar atanıyorsa, burada bir sorun var... Siz bu meselenin adını koymazsanız, çözemezsiniz. Bu meselenin adı da Kürt meselesidir. Ve Kürt meselesinin çözüm adresi de meşru, demokratik siyasettir. Kimse çözümü başka yerlerde aramasın" diye konuştu.

Babacan, özetle şunları söyledi: 

“SORUN BEĞENDİREMİYORUZ: Bugünkü iktidarın çok kötü bir huyu var. Kendilerine bir türlü sorun beğendiremiyoruz. Vatandaş ‘evime ekmek götüremiyorum’ diyor; ‘Abartma, al keyif çayı iç’ diyor. Halk ‘Kiralar yüksek’ diyor; ‘Abartılacak bir sorun yok’ diyor. Öğrenciler ‘barınamıyoruz’ diyor; ‘Algı operasyonu’ diyor. Döviz alıp başını gitmiş, enflasyon fırlamış. Sorumluluğu hiç üzerine aldığı yok? ‘Fahiş fiyatlarla mücadele edeceğim’ diyor, fahiş fiyat dediği, esnaf. Dış güçler, iç güçler, kandırıldık falan derken bakıyoruz kendilerinde hiç suç bulmuyorlar.  Daha evvel de söylemiştim, bu iktidarın bir ‘haftanın düşmanı’ panosu var. Oraya bakıyorsunuz bir hafta Anayasa Mahkemesi’ni yazmışlar düşman olarak, bir başka hafta yazıyorlar, ‘Ey Avrupa’ diyorlar. Bir başka hafta haç, hilal oluyor. Bakıyorsunuz bazen sağlık çalışanları o haftanın düşmanı oluyor, bazen akademisyenler bu haftanın düşmanı oluyor. Bazen patates soğan depoları düşman oluyor, bazen pazarcı esnafı. Bir Kanal İstanbul’u istemeyenleri yazıyorlar tahtaya, bir dönüyorlar üniversite öğrencilerini yazıyorlar.

BASİRETLİ TACİR: Ama bakın, Sayın Erdoğan geçen gün çok ilginç bir şey yapmış. Önceden haftanın düşmanı panosunu teker teker dolduruyordu ya. Bu defa bazı zincirleri marketleri kasapları hepsini toplamış, fahiş fiyat etiketi diye panonun tamamını bu hafta etiketlerle doldurmuş. Haftanın düşmanı fahiş fiyat etiketi...Haftanın düşmanı panosunda artık yer kalmadı. Düşman aramayı biraz bırakın da kendinize bakın. Sizin hiç mi kabahatiniz yok? Siz ne iş yapıyorsunuz? Biliyorsunuz bakın ben ticaretten geliyorum. Bilen bilir ‘basiretli tacir’ diye bir tabir vardır. Ne yapacağını bilen, geleceği öngören, dikkatli, yaptığı işin sorumluluğunu taşıması gereken kişi demektir. Bakkal dükkânı bile yönetiyor olsanız basiret aranır. Basiret.

ANKARA'DA OTURMAKLA OLMUYOR: Bu hükümeti şu anda yöneten büyük küçük iki ortak, şimdi de peş peşe 'Türkiye’de Kürt meselesi yoktur' diyorlar. Kürt meselesi var mı, yok mu diye papatya falı açmaya gerek yok. Daha önce de ben söyledim; ‘Kürt meselesinin olup olmadığını merak edenler, bu soruyu ülkede yaşayan Kürtlere sorabilirler’ dedim. Krizlerin ortağı Bahçeli iki de bir bu lafları ediyor. Şöyle bir çıksın Şemdinli’nin caddelerinde, sokaklarında şöyle bir dolaşsın. Diyarbakır’da bağların o esnafların yoğun olduğu caddede şöyle bir yürüsün. Cizre’nin çarşısında pazarında şöyle bir yürüsün. Ondan sonra gelsin Ankara’ya bunu tekrar etsin de göreyim bakalım. Sayın Bahçeli, Türkiye artık sizin bu öfke dolu dilinizden bıktı. Bağırıp çağırıp durmanızdan bıktı. Biraz sakin olun. Bu ülke sadece bizim vatanımız değil, sizin de vatanınız ama bu sadece Ankara’da oturmakla olmuyor.

ZİKZAK ÇİZİP DURUYOR: Küçük ortak böyle de büyük ortak ne yapıyor? Büyük ortak bir yandan küçük ortağı mı memnun edecek? Bir yandan daha önceki söyledikleriyle çelişmemek için bir arada bir derede mi duracak? Büyük ortakta mecburen yalpalayıp duruyor. Zikzak çizip duruyor. Bir öyle, bir böyle. Bir gün ak dediğine ertesi gün kara diyor. Herkes alıştı artık.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005, 2015 ve 2021'deki “Kürt sorunu” açıklamalarını anımsatan Babacan, şunları söyledi:

“ZİKZAKLARIN FREKANSI YÜKSELİYOR: Ne diyor, '2005’teki sözümün arkasındayım' diyor. Sadece oradakilerin anlayacağı şekilde, adeta şifreli bir şekilde, eski konuşmasına referans veriyor. Artık kimden çekiniyor korkuyor onu anlamak çok zor değil. Tarih 2005: 'Kürt sorunu vardır' diyor. Tarih 2015: 'Kürt sorunu yoktur' diyor. Tarih 2021 Temmuz: 'Kürt sorunu vardır' diyor. Tarih 2021 Eylül: 'Kürt sorunu yoktur' diyor. Dikkat ederseniz, zikzakların frekansı yükseliyor. Birincide 10 senede yön değiştirirken şimdi iki ayda yön değiştiriyor.

BU İKTİDAR KÜRT MESELESİNİ DİRİLTTİ: Biz hakikatin yolundan asla şaşmayan insanlarız. Doğrusu neyse, biz onu söyleriz. Dilimizde tüy bitti tekrar ede ede: Bu iktidar, Kürt meselesini diriltti, diriltti. Eğer bu ülkede çocukların oynadığı alanlarda, panzerler geziyorsa, bir mesele var demektir. Yoğunlukla Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı şehirlerde, seçilmiş belediye başkanları görevden alınıp yerine kayyumlar atanıyorsa, burada bir sorun var. Türkiye’de hala bugün 2021 yılında anadili hakkı tartışılıyorsa burada bir mesele var. Koskoca bir ülkede, yılda ancak birkaç tane Kürtçe öğretmeni atanıyorsa, kadına karşı şiddetle mücadelede İçişleri Bakanlığı bir uygulama geliştiriyor da bu uygulamada 5 tane yabancı dil varken Türkiye’de en çok konuşulan ikinci dil yoksa burada bir mesele var. Siz bu meselenin adını koymazsanız, çözemezsiniz. Bu meselenin adı da Kürt meselesidir. Ve Kürt meselesinin çözüm adresi de meşru, demokratik siyasettir. Kimse çözümü başka yerlerde aramasın.

TOPLUMSAL BARIŞIMIZ İÇİN GEREKEN HER TÜRLÜ ADIMI ATACAĞIZ: Vatandaşlarımızın analarından emdikleri ak süt kadar helal olan bütün haklarını koşulsuz, pazarlıksız, müzakeresiz bir şekilde derhal tanımak zorundasınız. Tüm ayrımcı uygulamalarla mücadele edeceğiz. Eşit vatandaşlık hedefimizden asla sapmayacağız. Toplumsal barışımız için gereken her türlü adımı atacağız.  Biz her zaman çözümün adresi olacağız. Ayrışmayacağız, Ayrıştırmayacağız. Toplumu kutuplara ayırmayacağız. Biz hep beraber Türkiye’nin yaralarını saracağız."

Kaynak: anka