Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Orta Vadeli Program’a ilişkin, "2023 yılı hedefi, Cumhuriyetin 100. yıl hedefi; kişi başına millî gelir 10 bin 700 dolar. Yahu biz 2008 yılında 11 bin doları gördük. 15 sene önceyi hedefliyorlar. Bu mu sizin 2023 hedefleriniz? 2002’de milli gelir 3 bin 600 dolar. 2008’de çıkmış 11 bin dolara. Demek ki bu hükümet, işte Türkiye’yi tam 15 yıl geriye götürdü. Ve bunları Orta Vadeli Program’da açıklayarak da yaptıkları tam bir itiraf. Memleketi ne hale getirdiklerini rakamlarla ortaya koydular" dedi.

Ali Babacan, partisinin Etimesgut ilçe kongresinde konuştu. Açıklanan Orta Vadeli Program’ı eleştiren Babacan, “Türkiye’nin devlet bütçesindeki faiz ödemesi, 2003-2015 döneminde 50 milyar lira mertebesindeydi. Bu yıl 180 milyar. Yeni açıklanan Orta Vadeli Program’da gelecek yıl için faize tam 240 milyar bütçe koymuşlar. Ondan sonraki sene 290 milyar. Peki yüzde 6-7 faiz varken, 50 milyar lira faiz ödeneği varken bütçede, ‘180 milyar, 240 milyar, 290 milyar faiz ödeyeceğim’ diyenlere soruyorum. Siz kimin adamısınız” diye konuştu.

Babacan, TÜİK'in açıkladığı son büyüme rakamına iktidar üzerinden tepki göstererek, "Şimdi ‘Yüzde 21 büyüdük’ diyerek ortalarda dolaşıyorlar. Sözüm Sayın Erdoğan’a, etrafınızdaki 3-5 kişinin zenginleşmesiyle, ülkede lüks araç satışlarının rekor kırmasıyla, ama aynı anda bu milletin tertemiz aileleri pazarların son saatlerinde yere dökülmüş sebze meyveleri toplayarak karnını doyurmaya çalışıyorsa alın o büyüme sizin olsun. Bu büyüme milletin büyümesi değil" dedi. 

Babacan'ın açıklamasından satır başları şöyle:

TÜRKİYE 107. SIRADA: “Türkiye, hukukun üstünlüğü sıralamasında dünyada 128 ülke içerisinde tam 107. sırada. Hukuk standardımız Madagaskar’la, Mali’yle, Nijerya’yla aynı ligde. Ve şu an geldiğimiz aşamada; bizim kendi Anayasa Mahkememiz dahi, esastan incelediği her 100 davanın 95’inde, devletin vatandaşın hakkını ihlal ettiğine karar veriyor. Böyle hukuk devleti olur mu? Böyle hukukun üstünlüğü olur mu? Tablo maalesef bu.

ERDOĞAN’A HATIRLATIN: Hatırlarsınız Sayın Erdoğan, bundan altı ay önce bir ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ açıklamıştı. Biz de şaşırmıştık. ‘Bu nereden geldi akıllarına, hayret’ dedik. Hatta şunu da sonradan öğrendik ki Avrupa Birliği’nden fon alabilmek için, hibe ödemesinin son günü açıklamışlardı bu eylem planını. Çünkü birden gündeme geldi. Hatırlıyorsunuz değil mi? Eğer görürseniz lütfen Sayın Erdoğan’a da hatırlatın. ‘Sizin açıkladığınız bir İnsan Hakları Eylem Planı vardı, o ne oldu’ diye bir sorun.

GERÇEKLEŞTİRDİKLERİ EYLEM SAYISI SIFIR: Bu plan açıklanır açıklanmaz biz, ‘Takipçisi olacağız’ dedik. İnsan Hakları Eylem Planı’nda ne yapmışlardı? Belli tarihler verip, hedefler koymuşlardı. Tam 130 tane söz. Ne oldu? İlk 6 ay için belirledikleri hedeflerin hiç birisini yapmadılar. İlk 6 ay boşa geçti. Gerçekleştirdikleri eylem sayısı sıfır, sıfır. Daha sonraki üç ay içerisinde 40 hedef belirlemişlerdi. Şöyle bir baktık; bunlardan yalnızca 16’sı yapılmış. Altı ay için 84 hedef belirlenmişti, bunlardan sadece 20’si yapılmış. Sonuçta geldiğimiz noktada, İnsan Hakları Eylem Planı’nda yer alan 130 hedeften sadece 36 tanesi uygulanmış. Bu oran niye bu kadar düşük. Çünkü mevcut iktidarın ‘insan hakları’ diye bir gündemi yok. Bırakın hak ihlallerini gidermek, bugünkü iktidarın kendisi bir hak ve özgürlük sorunu haline geldi. Hâkim ve savcıların özlük haklarını iyileştirmeyi vaat etmişlerdi, değil mi? Ne oldu, hiçbir şey yok. Hâkim ve savcılara coğrafi teminat sağlanacaktı. Bir adım yok. ‘Finans, sendika, imar, kamulaştırma, vergi, bilişim suçlarıyla ilgili ihtisas mahkemeleri kuracağız’ dediler. Bunu da yapmadılar. ‘Cezaevi koşulları düzelecek’ dediler. Bunu da yapamadılar.  

BİR SÖZ VAR ‘ALLAH ERDOĞAN’I PROMPTERINDAN AYIRMASIN’: Bir bakıma Sayın Erdoğan tüm vadettiklerini unuttu. Oysa o gün önündeki prompterdan hukukun temel ilkelerini tek tek okumuştu. Bugünlerde bir söz var, ‘Allah Erdoğan’ı prompterından ayırmasın’ diye.  Çünkü prompterdan ayrılınca kural kalmıyor. Oysa o gün kendisinden, birdenbire ‘suç ve cezaların şahsiliği’ ilkesini duymuştuk.  Masumiyet karinesini yine o konuşmada duyduk. Bu konularda da bir adım gelmedi. 

BİN SENE SONRA DA AKILLARINA GELMEMİŞ: Ben o gün de söylemiştim. 6 ay önce, İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladıktan hemen sonra, il başkanları toplantımızda demiştim ki: ‘Bunları insanlık bin sene önce halletti. Bin sene önce zaten bunlar insanlığın ortak ilkeleri olarak kabul edildi. Yeni mi aklınıza geliyor? Yeni mi görüyorsunuz’ demiştim. Ayrıca demiştim ki; ‘Bu ilkeler 2021’in mart ayında yeni aklınıza geliyor, ancak bunlar bizim imzamız olan Türkiye Cumhuriyet olarak altına imza attığımız uluslararası sözleşmelerde zaten yazıyor. Anayasamızda da yazıyor. Bugün mü aklınıza geliyor’ demiştim. Fakat biz o açıklamaları duyunca biraz da ümitlenerek ‘İyi ki aklına geldi bunlar. Fakat bin sene sonra da akıllarına falan gelmemiş. Sadece lafmış. Soruşturma sonrasında, aşamasında sanıkla görüşme hakkını engelleyen hükümlerin düzenleneceği söyleniyordu. O da olmadı. Avukatlık mesleğine ilişkin hedeflerin hiçbirisi gerçekleştirilemedi. Çünkü yargı sisteminde avukatların statüsüyle savcıların statüsünün, anayasa karşısında da yasalar karşısında da eşit olması lazım. Çok temel bir konu.

HANGİ GÜVENDEN BAHSEDİYORSUNUZ: Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum. Daha bu sene partinizin kongresinde duvarlara kocaman harflerle ‘güven ve istikrar’ yazdınız. Siz daha kendi açıkladığınız plana uymuyorsunuz. Takvim açıkladınız. Siz temel insan hakları ile ilgili eylem planı açıklayıp tarih verip, gün verip buna uymazsanız hangi güvenden bahsediyorsunuz? Bir sözünüzü tutun.

ALIN O BÜYÜME SİZİN OLSUN: Şimdi ‘Yüzde 21 büyüdük’ diyerek ortalarda dolaşıyorlar. Sözüm Sayın Erdoğan’a; etrafınızdaki 3-5 kişinin zenginleşmesiyle, ülkede lüks araç satışlarının rekor kırmasıyla ama aynı anda bu milletin tertemiz aileleri pazarların son saatlerinde yere dökülmüş sebze meyveleri toplayarak karnını doyurmaya çalışıyorsa alın o büyüme sizin olsun. Bu büyüme milletin büyümesi değil. 

HAYALLERİNDEKİNİ ART ARDA YAZMIŞLAR BUNU PROGRAM DİYE YAZMIŞLAR: Önceki gün hükümet bir Orta Vadeli Program açıkladı. Neymiş, önümüzde üç yıllık dönemde ortalama büyümeyi yüzde 5,5’e yükselteceklermiş. Kim diyor bunu? Hâlâ benim ve arkadaşlarımın ekonomi yönetiminde olduğu dönemin başarılarıyla övünenler bunu söylüyor. Türkiye’nin büyüme hızını bizden sonra yarı yarıya indirenler bunu söylüyor. Bu işler kağıtlara yazmakla düzelmez. Gördük işte mart ayında İnsan Hakları Eylem Planı’nı yazdılar kağıda, olmuyor. Şimdi çıkıp bu ekonomi programını anlatsınlar, nasıl yapacaklarını bir izah etsinler. ‘Önümüzdeki üç yıllık dönemde istihdamı 3,5 milyon kişi arttıracağız’ diyorlar programda. Siz, üç yıl üç ay geçmiş, istihdamı düşürmüşsünüz aşağıya. Kim diyor bunu? Taraflı Cumhurbaşkanlığı Sistemi’yle beraber 1 milyon insanın işsiz kalmasına neden olanlar diyor. Bunu da çıkıp bir anlatsınlar. Bir izah etsinler. Hayallerindeki art arda yazmışlar, bunu program diye yazmışlar. Ve işi bilenler de diyor ki ‘Bu programın iç tutarlılığı yok’.

SİZ KİMİN ADAMISINIZ: Türkiye’nin devlet bütçesindeki faiz ödemesi 2003-2015 döneminde 50 milyar lira mertebesindeydi. Bu yıl 180 milyar. Yeni açıklanan Orta Vadeli Program’da, gelecek yıl için faize tam 240 milyar bütçe koymuşlar. Ondan sonraki sene 290 milyar. Yıllarca aşağı yukarı ortalama 50 milyar lira mertebesinde seyreden faiz ödemesi varken o dönemin tertemiz bürokratlarına ‘faiz lobisinin adamı’ diyenler, bugün, ‘Bu sene 180 milyar, gelecek sene 240, sonraki sene 290 milyar faiz ödeyeceğim’ diye ilan ediyor. Peki yüzde 6-7 faiz varken, 50 milyar lira faiz ödeneği varken bütçede, ‘180 milyar, 240 milyar, 290 milyar faiz ödeyeceğim’ diyenlere soruyorum. Siz kimin adamısınız?  

YAPTIKLARI TAM BİR İTİRAF: 2023 yılı hedefi, Cumhuriyetin 100. yıl hedefi; kişi başına millî gelirin 10 bin 700 dolar. Yahu biz 2008 yılında 11 bin doları gördük. 15 sene önceyi hedefliyorlar. 15 sene önce 11 bin doları geçmişiz, 2008’de. 15 sene sonrası için, 2023 için koydukları hedef 10 bin 700. Bu mu sizin 2023 hedefleriniz. 2002’de milli gelir 3 bin 600 dolar. 2008’de çıkmış 11 bin dolara. Biz, ‘2002’den 2008’e, altı yılda bu üçe katladıysa herhalde geriye kalan 15 yılda rahat ikiye katlarız’ dedik. Hesabımızı kitabımızı yaptık ve 25 bin dolar açıkladık. Bugün ülkeyi düşürdükleri durum bu. Bu ülke bunu hakketmiyor. Demek ki bu hükümet, işte Türkiye’yi tam 15 yıl geriye götürdü. Ve bunları Orta Vadeli Program’da açıklayarak da yaptıkları tam bir itiraf. Memleketi ne hale getirdiklerini rakamlarla ortaya koydular.”

Kaynak: anka