Ankara’da avukatlar, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatların yargılanacakları yarınki duruşma öncesinde; “Düşmanca bir süreç sürdürülerek meslektaşlarımız hakkında hızla bir hüküm kurulmak istenmektedir” açıklamasını yaptı.

Çağdaş Hukukçular Derneği, Adalet İçin Hukukçular, Demokrasi İçin Hukukçular, Hukukçu Dayanışması, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği ve Toplumsal Hukuk Platformu üyesi avukatlar, Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi’nde basın toplantısı yaptı. Yapılan açıklama şöyle:

“ÇHD üyesi ve yöneticisi olan meslektaşlarımız 12 Eylül 2017 tarihinde gözaltına alınarak tutuklanmış, 14 Eylül 2018 tarihinde görülen ilk duruşmalarında tahliye edilmişlerdir. Ancak savcılık itirazı üzerine henüz 10 saat bile geçmeden haklarında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmıştır. Meslektaşlarımızın bir kısmı apar topar yeniden tutuklanırken tahliye kararı veren heyet dağıtılarak yerine yeni bir heyet atanmıştır. Adil yargılanma hakkı ihlalleriyle dolu bir sürecin sonunda meslektaşlarımız hakkında 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 159 yıla varan cezalar verilmiştir.

“YARGITAY, İLK DERECE MAHKEMESİNE TALİMAT VERMİŞTİR”

Bu hukuksuz dosya üzerinden tüm ülkede hüküm süren adil yargılanma hakkı ihlallerini duyurmak ve bununla mücadele etmek amacıyla meslektaşlarımız Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ölüm orucuna başlamışlar ve 27 Ağustos 2020 tarihinde meslektaşımız Ebru ölüm orucundayken yaşamını yitirmiştir. Ebru’nun yaşamını yitirmesinden çok kısa bir süre sonra söz konusu dosyada Yargıtay tarafından karar verilmiştir. Yargıtay yaptığı değerlendirmede, dosyadaki adil yargılanma hakkı ihlallerini göz ardı etmiş ve yalnızca 3 meslektaşımız yönünden dosyanın bozulması gerektiğine karar vermiştir.

Yargıtay’ın bozma kararı üzerine ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in dosyası, 2013 yılında başlatılan ve o süreçte tutuklu yargılandıkları İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasıyla birleşmiştir. Her iki meslektaşımız da tutuksuz olarak yargılandıkları 18. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya kapsamında tutuklu hale gelmişlerdir.

Ancak Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik ile aynı şekilde İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor olmalarına rağmen meslektaşlarımız Özgür Yılmaz, Naciye Demir ve Şükriye Erden yönünden birleştirme kararı verilmemiş, dosya onanmıştır. Yargıtay kararında, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında bu kişiler yönünden davanın reddine dair karar verilebileceğini belirtmiştir. Yani Yargıtay hukukumuzda yeri olmayan bir biçimde, hala devam eden ve önüne gelmemiş olan bir dosya hakkında görüş bildirerek açıkça ilk derece mahkemesine talimat vermiştir.

“DOKÜMANLARIN HUKUKA UYGUN OLMADIĞINA DAİR SAVUNMALAR DA MAHKEMECE DİKKATE ALINMAMAKTADIR”

Dosyadaki hukuksuzluklar bununla da bitmemektedir. İki meslektaşımızın tutuklu yargılandığı dosyada yurtdışından istinabe yoluyla getirildiği söylenen bir kısım dijitallerde yer aldığı iddia edilen dokümanların aslı da bulunmamaktadır. Ayrıca bu dokümanları yurtdışından temin eden polisler, savcılar ve hakimler hakkında örgüt üyeliği, sahte delil üretme, kumpas – komplo dosyalar oluşturma vs. iddialardan ötürü kesinleşmiş mahkûmiyet kararları da verilmesine rağmen bu dokümanların hukuka uygun olmadığına dair savunmalar da mahkemece dikkate alınmamaktadır.

Bugüne kadarki hukuka aykırı yargılamalara ek olarak, meslektaşlarımızın yargılandığı dosyaya gizli tanık/ itirafçı tanık beyanları halen girmekte, her ne kadar daha öncekilerden farklı bir şey söylemiyor olsalar da meslektaşlarımızı hiç görmemiş, onlarla hiç tanışmamış kişilerin beyanları dosyada yer almaktadır. Ayrıca meslektaşlarımız hakkında birtakım iddialarda bulunan tanıkların, temyiz kudretlerinin dahi olmadığı ortaya çıkmıştır.

15 Eylül 2021 tarihinde görülen duruşmada, duruşmadan 1 gün önce dosyaya atanan duruşma savcısı yaklaşık 7 yıldır devam eden dosyada ‘esas hakkında mütalaa’ sunabileceğini beyan etmiştir.

Ne yazık ki meslektaşlarımız hakkında yürütülen süreç tarihe geçecek hukuksuzluklarla devam etmektedir. Meslektaşlarımızın haksız ve hukuksuz tutuklulukları bu süreç boyunca beş yılı aşmış ve bu tutukluluk infaz aşamasını çoktan geçmiştir.

Görünen o ki en az İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleşen süreç kadar düşmanca bir süreç sürdürülerek meslektaşlarımız hakkında hızla bir hüküm kurulmak istenmektedir. Hızlandırılmaya çalışılan bu hukuka aykırı süreçte tutsak avukat arkadaşlarımızı savunmak için tüm meslektaşlarımızı 17 Kasım saat 09.30’da Silivri Hapishane Kampüsünde yapılacak duruşmaya davet ediyoruz.”

 

Kaynak: anka