HABER: MUSTAFA AKBAŞ - KAMERA: KERİM UĞUR

İzmir’in Tire ilçesindeki Titar Tarım ve Hayvancılık şirketi, kurduğu teknolojik tesisle Avrupa ülkelerine süt ihraç etmek için onay belgesi aldı. Şirketin sahibi Mehmet Doğan, bağlamasıyla ineklerine şarkı söylediğini açıklayarak, “Müziğin hayvanlar için yararı var mıdır? Hiç şüphesiz vardır. Hayvanın morali ne kadar düzgün, ne kadar dingin, sakin ise o kadar süt verimi yükselir” dedi.

Uzun yıllar inşaat sektöründe faaliyet gösteren iş insanı Mehmet Doğan, 9 yıl önce tarım sektörüne girerek, İzmir’in Tire ilçesinde Titar Tarım ve Hayvancılık şirketini kurdu. Tarım ve Orman Bakanlığı ile üniversitelerden aldığı görüşle 2 bin dönümlük arazide kurduğu tesisinde 2 bin 500 baş hayvan ile günlük 25 ton civarında süt üretim kapasitesine ulaştı. Doğan’ın tesisinde hayvanların yem ihtiyacı organik yoncalarla karşılanıyor.

Yüksek teknoloji, tam otomasyon ve entegre şekilde sürdürdüğü tarım faaliyetiyle Doğan’ın şirketi Avrupa Birliği ülkelerinden onay belgesi alarak, sütünü ihraç etmeye başladı. Doğan Türkiye’de ise birçok ünlü firmaya iş yapıyor.

ZİNCİRLEME BİR İŞLEYİŞ...

Doğan, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, ineklerin el değmeden makinalar tarafından sağıldığını söyleyerek, "Buzağılar doğar doğmaz teknik ekip onları yıkar kurular, aşılarını yapar ve bu kabinlere geçirirler. Hemen sonra ağız sütü dediğimiz kollestrumu verilir. 5 gündür bu süre. 60 gün kadar burada sütleri içirilir. Sonra ikinci padoka, ardından sonra üçüncü padoka geçer. Tohumlanacak aşamaya geldiklerinde de tohumlanır ve tekrar gebe düve olarak sisteme geri döner. Bu iş, zincirleme şekilde devam eder" dedi.

ORGANİK YONCALARLA KALİTELİ SÜT

Doğan, tesisle ilgili şunları anlattı:

" Bu alanda 3 bin baş kapasite ile süt inekçiliği yapıyoruz. Şu an 2 bin 500 hayvanımız var. 850'si sağılıyor. Diğerleri ise genç hayvan, gebe düve, buzağı dediğimiz hayvanlar. Tesisin hemen yanındaki 370 dönümlük kısımda ise 10 bin civarında en iyi kalitede ürün veren Gemlik zeytin fidanımız var. Buradan zeytin ve zeytinyağı üretiyoruz. Geriye kalan 850 dönümlük alanda ise organik yonca yetiştiriyoruz. Yılda 9 kez biçim yapıyoruz. Hayvanlarımızın protein kaynağını da bu yoncalardan sağlıyoruz. Protein değerleri, diğer yoncalardan daha yüksek. Hem organik hem de yüksek proteinli yem nedeniyle hayvanların sütleri de birinci kalite oluyor. Protein değeri ve faydalı bakteri oranı daha yüksek süt üretmiş oluyoruz. Yaptığımız tamamen entegre tarım ve hayvancılık."

AB YOLU NASIL AÇILDI?

Ege bölgesinin şu an toprak bütünlüğü ve hayvan varlığı açısından en önde gelen işletmelerinden biri olduklarını aktaran Doğan, Avrupa ülkelerine uzanan serüveni şöyle aktardı:

"Bir işletmenin hayvanlarının hastalıktan ari olabilmesi için Tarım Bakanlığı yetkilileri, inceleme yapıp belge veriyor. Bakanlığın verdiği 'hastalıktan ari' belgesinin ardından AB süreci başlıyor. Avrupa ülkelerine süt mamullerinin ihraç edilebilmesi, kriterler ve standartların tutturulabilmesi amacıyla tekrardan bakanlığa müracaat ediliyor. Bakanlık, AB heyetleri ile bu teması kuruyor. İşletme bu kez AB heyetlerince de gözetleniyor, denetleniyor. Bir süre sizi izliyorlar. Hayvanın sağlığından çalışan personelin bilgisine, deneyimine; hijyenden otomasyona kadar tüm bu standartları tutturabiliyorsanız o takdirde AB onay belgesi alabiliyorsunuz. Sonrasında hem burada üretilen gebe düveyi, hem de süt ve süt mamullerini AB pazarlarına sunma şansını yakalıyorsunuz. Biz de bir süre önce AB'den bu belgeyi aldık. Ege'nin organik sütlerini ve ürünlerini Avrupa ülkelerine ulaştırabiliyoruz. Bu süreçte AB'den çok sayıda heyet ve gazeteciler ağırladık. Hepsi de sistemimizi ve işletmemizi çok beğendi. Hatta bazı Avrupa ülkelerinden bile iyi olduğunu, standartlarının daha yüksek olduğunu söylediler. Avrupalı gazeteciler de bunu ülkelerinde haber yaptı. Bizim için kıvanç verici bir durumdu."

"SÜTTE KOMBİNE IRKLAR, ETTE DAMIZLIK DÜVE TERCİH ETMELİYİZ"

Üretici Mehmet Doğan, Türkiye'nin tarım ve hayvancılıkta sağlıklı, uzun vadeli, köklü bir politika belirlemesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

"Halen tarım ürünlerini ithal eder durumdayız. Hayvancılık açısından da et kapasitemizi ihtiyacımıza uygun hale getiremedik. Peki neden böyle oluyor. Temel yapısal politikalarımızın yanlışlığından kaynaklanıyor. Örneğin Türkiye'ye çok fazla süt ineği ithal ediliyor. Türkiye'nin et ve süt dengesi, ihtiyaçlar, ihraç ettiğimiz ürünler dikkate alınarak yapılmıyor. İhtiyaçlara göre yapılsa, et ve süt konusunda dengeli bir politika yürütebilseydik, hayvanlarda daha ziyade montofon, montbelyer, simental gibi kombine ırkları tercih etmemiz gerekirdi. Böyle olsa, sütte fazlalık, süt krizi, ette de tersine ithalata dayalı politika olmazdı. Sütte fazlamız, ette de geri kalmışlığımız olmazdı. Kombine ırkları tercih etsek, dengeli bir şekilde hem toplumumuzu beslemiş, hem de dış pazarlara ürünlerimizi satmak konusunda sıkıntı çekmemiş olacaktık. Et açığımızı da ancak etçil ırklarla kapatabiliriz. Damızlık düve almamız lazım. Kendi etçil hayvanımızı kendimiz üretmemiz lazım. Dışarıya sürekli dolar, Euro ödememeliyiz.”

“HAYVAN YEMİ PRİMİ VERİLSİN”

Hayvancılığın yapıldığı havzalarda, hayvan yem bitkilerinin teşvik edilmesi gerektiğini aktaran Doğan, "Fakat tam tersi yapılıyor. Hayvancılığın birinci derece yapıldığı yerde, kalkıp tütüne, pamuğa prim veriyoruz. Bu çok yanlış. Hayvancılığın olduğu yerde hayvancılık yem bitkilerinin teşvik edilip prim verilmesi lazım" dedi

“İŞLETMELER ŞU AN ZARARINA ÇALIŞIYOR”

Doğan, pandemi nedeniyle her sektörde olduğu gibi tarım ve hayvancılıkta da ciddi sıkıntılar yaşandığını kaydederek, "Hayvancılık mamullerine ulaşmakta güçlük çekiyoruz. Mamul bulamadık. Bulduklarımız da yüzde 40- 50 zamlıydı. Maliyetlerimiz çok arttı ancak et ve sütte fiyatlarda ilerleme olmadığı gibi, tersine gerileme yaşandı. Şu an işletmelerin önemli bir bölümünün zararına çalıştığını biliyorum. Keza biz de öyleyiz. Sütün bize maliyeti 3 lira 10 kuruş. Ama biz bunu 2 lira 80 kuruşa satıyoruz. Bu da hanemize ciddi bir zarar yazıyor" diye konuştu.

Tarım ve hayvancılık alanında faaliyet yürüten üreticilerin bu süreçte hep sahada olduğunu, dolayısıyla koronavirüs aşısında önceliği hak ettiklerini vurgulayan Doğan, hükümete çiftçilerin aşılanması çağrısında bulundu.

HAYVANLARINA SAZ ÇALIYOR

Aynı zamanda bağlama ustası olan Doğan, hayvanlarına türkü söylediğini açıklayarak, "Biz müziğin sadece insanlar için var olduğunu, sadece insanların müzikle alakalı olduğunu düşünürüz. Bu çok doğru değil. Hayvanların hisleri, bizimkinden çok daha gelişkindir. Zaman zaman müzik yaptığınızda, pekala onlar yemlerini bırakırlar, yattığı yerden kalkarlar, gelirler müziği dinlerler. Müziğin hayvanlar için yararı var mıdır? Hiç şüphesiz vardır. Hayvanın morali ne kadar düzgün ne kadar dingin, sakin ise o kadar süt verimi yükselir" diye konuştu.

 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ 

1.VİDEO ÜRETİCİ MEHMET DOĞAN RÖPORTAJ 2. VİDEO TESİSTEN VE HAYVANLARDAN DETAYLAR 3. VİDEO ÜRETİCİNİN HAYVANLARA SAZ ÇALMASI 

 

Kaynak: anka