CEM HAYAT

Ankara Dişhekimleri Odası Başkanı Serhat Özsoy, 22 Kasım Dişhekimliği Günü'nde, "Böyle giderse 2028 yılında Türkiye’deki diş hekimi sayısı 101 bin olacak. Ne yazık ki Türkiye’deki demografik yapılanma bu rakamlara uygun değil. Diş hekimlerinin yoğunluğu büyükşehirlerde olacak ve dolayısıyla büyükşehirlerde diş hekimlerini büyük bir işsizlik bekliyor" dedi.

Ankara Dişhekimleri Odası Başkanı Serhat Özsoy 22 Kasım Dişhekimliği Günü ve Ağız ve Diş Sağlığı Haftası'nda ANKA Haber Ajansı'na konuştu. Özsoy, "Bu, bilimsel diş hekimliğinin Türkiye’deki 113. yılı. Fakat ne yazık ki hâlâ istediğimiz kriterlerde toplum ağız diş sağlığını yönlendiremedik. Bu dönemde Sağlık Bakanlığı’ndan bize destek olarak, toplum ağız diş sağlığı kriterlerinin yükseltilmesi için beraberce çalışmayı talep ediyoruz" açıklamasını yaptı.

Özsoy şunları söyledi:

"BU DÖNEMDE DEVLETİMİZDEN HERHANGİ BİR MADDİ DESTEK GÖREMEDİK"

"Covid 19 pandemisinin başlamasıyla birlikte ne yazık ki Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde ve üniversite hastanelerinde çalışmalar, acil müdahalelerle beraber kısıtlandı ve bütün yük serbestte çalışan meslektaşlarımızın üzerine bindi. Fakat bu dönemde bizler bu kısıtlamaları yaptık. Bu kısıtlamalar sonucunda, -tabii kliniklerimizin düzenli giderleri var- bu giderlerimiz olduğu gibi devam etti. Kur da artışlar oldu, bu da devam etti ama ne yazık ki devletimizden herhangi bir maddi destek bu dönemde göremedik. Bu maddi desteği sadece serbest çalışanlar değil, kamuda çalışan diş hekimleri de göremedi. Bizim yıllardır karşı olduğumuz performansa dayalı ödeme sisteminden dolayı kamuda çalışan meslektaşlarımızın maaşları neredeyse yarı yarıya azaldı. Ve son aylarda, bir de pandeminin hemen ortasında sesler çok yükselince birtakım düzenlemeler yapılmıştı ama gerçek düzenlemeler bunlar değil. Tabii bunların hiçbiri de özlük haklarımıza yansıyan düzenlemeler değildir.

"KOCA KOCA HASTANELER YANLIŞ PLANLAMADAN DOLAYI PANDEMİDE KULLANILAMADI"

Pandemide aerosol kavramından çok korktuk. Konuşurken ağzımızdan tükürüklerin çıkmasından çok korktuk. Ama diş hekimleri birebir bu ortamda çalışan hekimler, direkt etrafa aerosol yayan yani o parçacıkların sıçramasını sağlayan hekimler. Sağlık Bakanlığı özelde çalışan bizlere kliniklerde tek bir hekimin çalışması, tek bir koltuğun olması gibi birtakım sınırlamalar getiriyor. Ama kendi hastanelerinde bu kısıtlamaları uygulamıyor. Çoklu klinikler, 10-15 tane koltuk yan yana. Hastaların ve hekimlerin hiçbir korunması yok ve özel hayatın güvenliği de yok. Tabii bu kliniklerde çalışmalar yapılamadığı için koca koca hastaneler yanlış planlamadan dolayı pandemide kullanılamadı.

"BÜYÜKŞEHİRLERDE DİŞ HEKİMLERİNİ BÜYÜK BİR İŞSİZLİK BEKLİYOR"

Son dönemde Devlet Planlama Teşkilatı’nın ortadan kalkması ve buna bağlı olarak birtakım planlamaların yeterince düzgün yapılamamasından kaynaklı, Türkiye’de eğitimde insan gücü planlaması yapılmıyor. İnsan gücü planlaması yapılmadığı için ülkemizde kaç diş hekimine ihtiyaç var, hangi bölgelerde diş hekimine ihtiyaç var bunlar bilinmiyor. 2002 yılında 19 olan diş hekimliği fakülte sayısı bugün 103 fakülteye çıkmış. Bu sayılarda Kıbrıs hariçtir, Kıbrıs’ta da 8 diş hekimliği fakültesi var. 2005 yılında total kontenjan 960 iken, -yine Kıbrıs hariç- 63 fakültede 4 bin 991, 2021 yılında ise 88 fakültede 8 bin 356 sayısına ulaşmış durumdayız. Biz ortalamaları düzenli olarak kontrol ediyoruz. Geçmiş 10 yılda yaklaşık 17.82’lik bir artışla YÖK, fakültelerdeki öğrenci sayısını artırmış. Eğer böyle giderse 2028 yılında Türkiye’deki diş hekimi sayısı 101 bin olacak. TÜİK rakamlarına göre o dönemki Türkiye nüfusu 90 milyon 542 bin olacağını düşünürsek diş hekimi başına düşen kişi sayısı 895 olacaktır. Yani artık her mahallede bir diş hekimi olması gibi bir kavramla karşı karşıya kalıyoruz. Ne yazık ki Türkiye’deki demografik yapılanma bu rakamlara uygun değil. Diş hekimlerinin yoğunluğu büyükşehirlerde olacak ve dolayısıyla büyükşehirlerde diş hekimlerini büyük bir işsizlik bekliyor. Bu emek emek büyüttüğümüz genç diş hekimlerinin, diş hekimliği yapamamasına ya da başka mesleklere yönelmesine veya çok düşük ücretlerle çalışmasına yol açacak. Bu da büyük bir iş gücü kaybı diyebilirim, bir sömürü düzenine doğru yaklaşıyoruz.

"BİRÇOK ÖĞRENCİ, MALZEMELERİ ALAMAYACAĞINI BELİRTECEK AŞAMAYA KADAR GELDİ"

Öğrenciler gerçekten zor durumdalar. Özellikle devlet üniversitelerinde okuyan öğrencilerimiz, maddi destek ve malzeme desteği alabilmek için odalarımıza başvuruyorlar. Türk Dişhekimleri Birliği’nin yapmış olduğu araştırmada birçok öğrencinin artık bu malzemeleri alamayacağını belirtecek aşamaya kadar geldi. Ne yazık ki ülkemizde, diğer malzemelerde olduğu gibi aktif bir üretimimiz yok, hepsi yurt dışından döviz kurları kullanılarak geliyor. Döviz kurlarındaki artışın son bir haftada ne kadar yüksek olması hem bizim tedavi maliyetlerimize, hem de hastalara yansıyacak. Alım gücü zaten düşmüş olan hastaların da bu tedavileri yaptırma şansı giderek azalacak. Ne yazık ki devlet hastaneleri de aktif hizmete tam geri dönemediği için Türkiye, geri dönüşümsüz ağız diş sağlığı problemlerinin içine daha fazla girecek.

"MESLEKTAŞLARIMIZIN ARTIK HASTANELERİNE GERİ DÖNMELERİ GEREKİYOR"

Bu, bilimsel diş hekimliğinin Türkiye’deki 113. yılı. Fakat ne yazık ki hâlâ istediğimiz kriterlerde toplum ağız diş sağlığını yönlendiremedik. Bu dönemde Sağlık Bakanlığı’ndan da bize destek olarak, toplum ağız diş sağlığı kriterlerinin yükseltilmesi için beraberce çalışmayı talep ediyoruz. Diş hekimliği fakültelerindeki kontenjanların da azaltılması için bir ortak çalışma yapılması gerekmektedir. Pandeminin azalmasıyla beraber filyasyonda çalışan meslektaşlarımızın da artık hastanelerine geri dönmeleri gerekiyor. Filyasyon devam ediyor ama tamamen normalleştik. Şu dönemde, sadece arkadaşlarımızı yoruyormuşuz gibi görünüyor."

Kaynak: anka