İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz” sözlerine, “Daha iki hafta önce ‘Türkiye uçuyor’ diyordun. Ekonomiyi şaha kaldırıyordun. Hatta ciltler dolusu kitabını yazıyordun. Hayırdır Sayın Erdoğan? Hesabın mı şaştı? Anlatacak masallar mı bitti? Suçlayacak meslek grubu mu kalmadı” karşılığı verdi. Akşener, “Bak Sayın Erdoğan, bu iş böyle olmuyor. Sen saçmaladıkça, olan bu güzelim memlekete oluyor. Gel, kendini de milletimizi de daha fazla yorma. Daha fazla tadımız kaçmadan getir sandığı, gerisini biz hallederiz. Sen yeter ki gölge etme, biz başka ihsan istemeyiz. Sayın Erdoğan ve partisinin cehaleti ve beceriksizliği artık kabak tadı verdi” dedi.

Meral Akşener, bugün partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Akşener’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

ERDOĞAN’A İYİ YOLCULUKLAR, EMEKLİLİK HAYATINDA DA BAŞARILAR DİLİYORUM: “Denizli’deki kalabalığı gören bazı iktidar mensuplarını kaşıntı tutmuş. ‘Alan şöyle miydi, kalabalık böyle miydi’ diye dedikodu sıraları oluşmuş. Panik rüzgarları, Beştepe koridorlarında esmeye başlamış. Elbette şaşırmıyoruz. Milletimizle buluşup, dertlerini o meydandan saraydakilere duyuralım diye gittik. Biliyorum ki duydular. On binlerce vatandaşımızın verdiği cevapları, ilettiği mesajları, gayet net bir şekilde duydular. Ama ar damarı çatlamışlar, her zaman yaptıkları gibi kulaklarının üzerine yattılar. Olsun. Önce duyacaklar, sonra daha güçlü duyacaklar, sonra kulakları sağır edecek şekilde duyacaklar. Sonunda ya gereğini yapacaklar ya da çekip gidecekler. Bu kadar basit. 22 aydır milletimizin arasındayım. Türkiye’yi il il, ilçe ilçe geziyorum. Görüyorum ki milletimiz, kararını çoktan vermiş. Sayın Erdoğan ve arkadaşları için artık yol görünmüş. Bavulları toplama vakti artık gelmiş. Hareket saati artık gelip çatmış. Bu vesileyle Sayın Erdoğan’a iyi yolculuklar, emeklilik hayatında da başarılar diyorum.

TÜRKİYE’NİN BORCU 1 TRİLYON 920 MİLYAR LİRA ARTTI: Geçen hafta bu kürsüden konuşurken dolar 10 lira 43 kuruştu. Bu sabah 13 lira. Bu ne demek biliyor musunuz? Bir hafta içinde dış borcumuz 1 trilyon 180 milyar lira arttı demek. Hani şu bol garantili projeler var ya hani o beş müteahhidin kasaları var ya işte o kasalara 420 milyar lira daha girdi demek. Kendisi bu sıralar yurt dışında turistik faaliyetler peşinde ama damat bakanın geçen yıl ülkemizi içeriye dolar ve altın cinsinden borçlandıran akıl dolu stratejik hamlesinin sonuçları, bugün maalesef karşımızda. Çünkü damat bakanın olağanüstü vizyonu sağ olsun, bu artış, aynı zamanda cebimizden fazladan 320 milyar lira çıkması demek. Yani sadece bir hafta içinde Türkiye’nin borcu 1 trilyon 920 milyar lira arttı demek. 83 milyon vatandaşımızın, her birinin cebinden 8 asgari ücret kadar para çıktı demek. Bu arkadaşlar pek oralı değil ama sadece 1 hafta içinde, geçen sene alın terimizle, çalışarak, üreterek kazandığımız milli gelirimizin 3’te birini borç olarak geri verdik demek. Peki tablo bu kadar ciddiyken iktidar mensupları ne yapıyor dersiniz? İktidar, yine her zamanki gibi, durmak yok, saçmalamaya devam.

KOLEKTİF SAÇMALAMA FURYASI ALMIŞ BAŞINI GİDİYOR: 30 yıldır dolar karşısında değer kaybetmeyen Japon yeniyle beyin yakan kıyaslamalar yapanlar mı dersiniz; matematik bilimini ağlatma pahasına sözü ‘ABD bizi kıskanıyor’a  getirenler mi dersiniz; 5 bin liralık kaşkoluna laf edenlere ‘Bizimkiler dizisinin kapıcısı değiliz ya’ diyerek genel başkanının apartman görevlisi sevgisini yepyeni seviyelere taşıyan densizler mi dersiniz; utanmadan ‘Ayda iki kilo et yiyorsak, yarım kilo yeriz. Domatesi iki kilo yerine, iki tane alırız. Kış günü turfanda sebzeleri kullanmak zaten sağlığa da çok faydalı değil. Biber alırız, bir kilo alacağımıza, 3 tane alırız’ diyen beslenme uzmanı milletvekili mi dersiniz; zor durumdaki çiftçilerimize ‘nankör’ demeye kalkan hadsizler mi dersiniz; biz, ‘bir ay içinde LPG’ye 4 defa zam yapıldı’ deyince ‘Yeni bir ekonomik rota deniyoruz’ diyen üstün zekalı navigasyon uzmanları mı dersiniz; hatta Batman’da sergilediği dört işlem bilgisiyle dosta güven, düşmana korku salan ünlü ekonomist Sayın Erdoğan’ın bizzat kendisi mı dersiniz; ez cümle kolektif bir saçmalama furyası almış başını gidiyor.

KENELERE EL UZATSA HEPSİ AK PARTİ’NİN KODAMANI ÇIKACAK: Sayın Erdoğan, önceki gün, meseleyi yine getirdi başkalarının üzerine yıktı. Ne dedi biliyor musunuz? ‘Kur, faiz ve fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyoruz. Kurdaki yükselişi bahane ederek hiçbir mantıklı izahı olmayan fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara göz açtırmayacağız, hepsinin tepesine tepesine bineceğiz.’ Kardeşim, ülkeyi yöneten sensin. LPG’ye, doğal gaza, mazota, benzine, elektriğe zammı yapan sensin, sen. Şimdi çıkmışsın, ‘Bu fiyat artışları fırsatçılar yüzünden oluyor’ diyorsun. Madem öyle, o zaman şu ana kadar gereğini niye yapmadın? Anca atıp tutuyorsun. İşi hep başkalarına fatura ediyorsun. Madem öyle çık, gereğini yap, milletin sırtına yapışmış keneler varsa sök at. Heyhat! Yapmıyor. Çünkü yapamıyor. Çünkü kenelere bir el uzatsa hepsi ya AK Parti’nin kodamanı çıkacak ya da eş, dost, tanıdık çıkacak. Varsın olsun. Nitekim zaten artık terörist çiftçi, işbirlikçi manav, dış güçlerin maşası market suçlamalarını da kimse ciddiye almıyor. Milletimiz, asıl meselenin Sayın Erdoğan’ın kendisi olduğunu gayet net görüyor.

FİYASKOLARIN LİDERİ ERDOĞAN DOĞAL YETENEĞİYLE ÜLKEYİ BATIRDIĞI İÇİN NE UTANIYOR NE ÇEKİNİYOR: Bir dış güç göreve gelse ancak bunları yapardı. Gerisi benim değil, Sayın Erdoğan’ın sorunu. Türkiye’ye ancak bir dış gücün ve lobilerin vereceği zararı vermişse bu mesele benim değil, Sayın Erdoğan’ın meselesidir. Şapkayı önüne alıp düşünmesi gereken de Sayın Erdoğan’ın bizzat kendisidir. O dış güç, şayet birini göreve getirse, bir yerden sonra ‘Artık daha fazla da kötülük etmeyeyim, maskem düşecek, foyam ortaya çıkacak’ diye çekinirdi. Fiyaskoların lideri Sayın Erdoğan, ülkeyi tamamen kendi doğal yeteneğiyle batırdığı için ne utanıyor ne sıkılıyor ne de çekiniyor. Buradan iktidardakilere sesleniyorum; istediğiniz kadar bağırın çağırın, ekonomiye ettiğiniz ihanetin ispatı televizyon kanallarının sağ alt köşesinde duruyor. Orada ‘Dolar 13 lira’ yazıyor. Sayın Erdoğan konuşuyor, dolar yükseliyor. Sayın Erdoğan konuşuyor, enflasyon artıyor. Sayın Erdoğan konuşuyor, milletimiz fakirleşiyor. Ne söylerseniz söyleyin, ne yalan uydurursanız uydurun, ne masal anlatırsanız anlatın mızrak artık çuvala sığmıyor; gerçeğin ta kendisi, apaçık ortada duruyor. Japon esnafının sorunlarına, Japon yeninin durumuna kafa yoracağınıza Türk lirasına kafa yorsaydınız böyle olur muydu?

HAYIRDIR ERDOĞAN, SUÇLAYACAK MESLEK GRUBU MU KALMADI: Bu malum arkadaş, son olarak çıkıp ne dedi biliyor musunuz? Türkiye’yi bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkaracaklarmış. Vay, vay, vay. Bak sen hele. Hamasette gelinen noktaya bakar mısınız? Muhterem, daha iki hafta önce ‘Türkiye uçuyor’ diyordun. Ekonomiyi şaha kaldırıyordun. Hatta, ciltler dolusu kitabını yazıyordun. Hayırdır Sayın Erdoğan? Hesabın mı şaştı? Anlatacak masallar mı bitti? Suçlayacak meslek grubu mu kalmadı?

ERDOĞAN VE PARTİSİNİN CEHALET VE BECERİKSİZLİĞİ KABAK TADI VERDİ: Bak Sayın Erdoğan, bu iş böyle olmuyor. Sen saçmaladıkça olan bu güzelim memlekete oluyor. Gel, kendini de milletimizi de daha fazla yorma. Daha fazla tadımız kaçmadan getir sandığı, gerisini biz hallederiz. Sen yeter ki gölge etme, biz başka ihsan istemeyiz. Sayın Erdoğan ve partisinin cehaleti ve beceriksizliği artık kabak tadı verdi. İlk yapılan yanlışa kaza, ikincisine hata, üçüncüsüne ise tercih denir. Artık bugün eminiz ki Sayın Erdoğan, milletimizi fakirleştirip etrafını kayırmayı tercih ediyor. Memleketi yönetmeyi değil, yetkinin keyfini sürmeyi tercih ediyor. Liyakat sahibi ve milletine bağlı kadroları değil, kendine biat eden, ‘pık’ deyici bir saray bürokrasisini tercih ediyor. Yani ekonominin içine düştüğü bu durum; çiftçimizin, esnafımızın, emeklilerimizin, öğrencilerimizin çektiği bu çile Sayın Erdoğan’ın hatası değil, tercihidir. İşte bu yüzden, bugün yaşadığımız kriz, Türkiye iktisat tarihine bir yönetim krizi olarak geçecektir. Çünkü bu ucube sistem, rasyonellikten, şeffaflıktan, hesap verebilirlikten nasibini almadığı için ülkemize neredeyse ihanet edecek kadar kötü kararların alınmasına sebep oluyor. Bu ucube sistem, kişisel tercihlerin ve ihtirasların, ülkenin ve devletin çıkarlarının önüne geçmesine sebep oluyor. Yani bu ucube sistem, Türkiye’nin önünü açmak yerine, koca bir milleti Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının vasatlığına mahkûm ediyor. İşte tam olarak bu yüzden, bizim öncelikli itirazımız bu ucube sistemedir. Çünkü Sayın Erdoğan ve ucube sistemi sebep, yaşadığımız ekonomik kriz ve derinleşen yoksulluk bir sonuçtur.

ÖĞRETMENLERİ DÜŞÜRDÜĞÜN DURUMA BAK: Mevcut durum yeterince kötü değilmiş gibi, bu ucube sisteme geçtiğimizden beri yaşadığımız ekonomik kayıplar da milletimizin her ferdi gibi öğretmenlerimizin de hayat standardını iyice düşürdü. Mesela Temmuz 2015’te en yüksek öğretmen maaşı 2 bin 982 lira. O günkü dolar kuruyla bu maaş bin 117 dolar ediyor. Kasım 2021’deyse en yüksek öğretmen maaşı 5 bin 800 lira. Peki kaç dolar ediyor biliyor musunuz? 527 dolar. Hatta bu sabahki kur itibariyle daha da aşağıya inmiş durumda. Aylık maaşta 590 dolardan fazla kayıp var. Yani maaşın kendisinden daha fazla kayıp var. Sayın Erdoğan, işte sana dolarla maaş almayan öğretmenlerimiz durumu. Sen bol varaklı sarayında sefa sürerken devr-i iktidarında öğretmenlerimizi düşürdüğün duruma bak. Yazıklar olsun.

SOKAĞA ÇEKMEK İSTEYENLER OLACAK İZİN VERMEYECEĞİZ: Az kaldı. O sandık gelecek ve bu zulüm bitecek. O sandık gelecek ve Türkiye iyi olacak. Çünkü unutmayın ki saray onlarınsa meydanlar bizimdir. Para onlarınsa hayır dualar bizimdir. Yalan onlarınsa hakikat bizimdir. Talan onlarınsa adalet bizimdir. İsraf onlarınsa güven bizimdir. Kodamanlar onlarınsa garibanlar bizimdir. Eş, dost, yandaş onlarınsa emekli, çiftçi, esnaf bizimdir. İhale arsızı müteahhit onlarınsa atanamayan öğretmenler bizimdir. Bol maaşlı danışmanlar onlarınsa iş bulamayan gençlerimiz bizimdir. Tacizciler, tecavüzcüler, kadın katilleri onlarınsa Türkiye’nin boyun eğmeyen kadınları bizimdir. Ez cümle; sarayın sefası onlarınsa milletimizin cefası bizimdir. Türkiye’nin iyi ve cesur insanları, sorumluluğumuz büyük, görevimiz kutsal, yolumuz çetin. Bu yolda tuzaklar olacak, düşmeyeceğiz. Bu yolda provokasyonlar olacak, sakin olacağız. Sokağa çekmek isteyenler, milleti birbirine düşürmek isteyenler olacak, izin vermeyeceğiz. Ve o kaçınılmaz gün geldiğinde, onlar istese de istemese de bu kirli zihniyeti o sandığa gömeceğiz.”

Kaynak: anka