AKP, Marmara Denizi’nden başlayarak yayılım gösteren “müsilaj” sorunu için TBMM Başkanlığına Meclis Araştırma Önergesi verdi. Önergenin Perşembe günü Meclis’te oylanması ve araştırma komisyonu kurulması bekleniyor.

AKP, Marmara Denizi’nden başlayarak diğer denizlere doğru yayılım gösteren deniz salyası (müsilaj) sorununun çözümü için  TBMM Başkanlığı’na Meclis Araştırma kurulması yönünde önerge verdi. Önergenin Perşembe günü oylanarak kabul edilmesi, konuyu tüm yönleriyle incelemek üzere bir komisyon kurulması bekleniyor. Verilen önergenin gerekçesi olarak şunlar belirtildi:

SUYUN SICAKLIĞI, MARMARA DENİZİ’NİN DURGUN YAPISI VE KİRLİLİĞİN ARTIŞI MÜSİLAJ SORUNUNU ORTAYA ÇIKARIYOR

"Küresel İklim değişikliğinin neden olduğu deniz suyu sıcaklığının yükselmesi beraberinde birçok sorunu da getirmektedir. İklim değişikliği ve küresel ısınma denizlerdeki ekolojik yapıyı olumsuz şekilde etkilemektedir. Deniz suyu sıcaklığının yükselişine Marmara Denizi'nin durgun yapısı ve kirlilik miktarının artışı eklendiği zaman müsilaj sorunu ortaya çıkmaktadır. Söz konusu üç faktör bazı plankton türlerinin daha hızlı çoğalıp sorunun büyümesine neden olurken bu bölgede yaşayan 25 milyon üzerindeki insanımızın yaşam standardını da olumsuz yönde etkileyecektir.

“MÜSİLAJ SORUNUNUN DA OKSİJEN AZALMASINDAN KAYNAKLANDIĞI BİLİNMEKTEDİR”

Evsel, endüstriyel ve diğer atık sularla birlikte başta Tuna Nehri olmak üzere sınırlarımız dışından da gelen akarsuların da oluşturduğu kirlilik bakteriler yardımıyla ayrıştırılmaktadır. Ayrışma olayı sırasında sudaki diğer canlılar için de gerekli oksijen tüketilmekte, bunun sonucunda, suyun oksijen konsantrasyonunda, dolayısıyla kalitesinde bir düşme görülmektedir. Marmara Denizi'nde karşı karşıya olduğumuz müsilaj sorununun da oksijen azalmasından kaynaklandığı bilinmektedir. Bu oksijen azalmasının ana sebebi ise aşırı azot ve fosfor yüküdür. Denizlerdeki azot ve fosfor artışı, dibe çöken organik maddelerin miktarını arttıran plankton alglerinin aşırı büyümesinden başlamak üzere, istenmeyen etkiler zinciriyle sonuçlanabilir. Bunun sonucunda oksijen tüketiminde meydana gelen artış, katmanlaşmış su kütlesi olan bölgelerde, oksijen azalması ile ekolojik yapıda değişikliklere, bu da beraberinde alg çoğalmasına neden olabilmektedir.

“ATIK SU ARITMA TESİSLERİNİN ÖNEMİ ORTAYA ÇIKMAKTADIR”

Burada deniz kirliliğinin önlenmesi için atık su arıtma tesislerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Ülkemiz genelindeki atık su arıtma tesisi sayısı 2002 yılında 145 adet iken, 2020 yılında atık su arıtma tesisi sayısı 2002 yılına göre yüzde 707'lik bir artışla 1.170 adete yükselmiştir. İstanbul ilimizde 2002 yılında sadece 12 adet atık su arıtma tesisi var iken 2020 yılında atık su arıtma tesis sayısı 87 'ye yükselmiştir. Atık su hizmeti verilen belediye nüfusu oranı 2002 yılında yüzde 35 iken 2020 yılında yüzde 89'a yükseltilmiştir. Alıcı ortamın su kalitesinin yükseltilmesi ve doğal kaynakların korunması amacıyla atık su arıtma tesisini kuran ve mevzuata uygun çalıştıran atık su altyapı yönetimlerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca enerji teşviki verilmektedir. Bu kapsamda 2011 ila 2020 yıllarında 606 Milyon TL ödeme yapılmıştır.

“2020 YILI SONU İTİBARİYLE 305 ADET KIYI TESİSİNDE GEMİLERE ATIK ALIM HİZMETİ VERİLMEKTEDİR”

Ülkemizde deniz kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak yapılan çalışmalar sayesinde temiz denizlerin bir göstergesi olan Mavi Bayraklı Plaj sayımız 2002 yılında 127 adet iken, yüzde 283 'lük bir artışla 2020 yılında 486 adet olmuştur. 2002 yılında deniz yetki alanlarında bulunan gemilerin normal faaliyetleri sonucu ürettiği atıkların alımını yapan kıyı tesisi sayısı bulunmazken, 2020 yılı sonu itibariyle 305 adet kıyı tesisinde gemilere atık alım hizmeti verilmektedir. Bu atıklar, türlerine göre ayrıştırılarak geri kazanım/bertaraf tesislerine gönderilmektedir. 2002 yılında, deniz çöpleri ile mücadeleye yönelik herhangi bir çalışma bulunmazken; 2020 yılında denize kıyısı bulunan tüm illerimizde deniz çöpleri il eylem planları uygulamaya alınmıştır. Sıfır Atık Mavi Hareketi ile birlikte denizlerin korunması ve deniz temizliği seferberliği başlatılmıştır. Sıfır Atık Mavi Hareketi ile başlatılan kampanya ve Deniz Çöpleri İl Eylem Planları kapsamında gerçekleştirilen çalışmalarda 2019 yılında toplam 65.250 ton deniz çöpü (deniz yüzeyi, kıyı, plaj ve deniz dibinden) toplanarak, bertarafa gönderilmiştir.

2020 yılı itibari ile bir ulusal, 6 bölgesel acil müdahale planı ile 366 kıyı tesisine ait risk değerlendirmesi ve acil müdahale planı hazırlanmış ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanmıştır. Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme ve Değerlendirme Programı (DEN-İZ)” 2014 yılından itibaren üçer yıllık izleme programı haline getirilmiş böylece düzenli ve veri kesintisi olmadan izleme yapılmasına imkan sağlayan bütüncül bir programa dönüştürülmüştür. Tüm denizlerimizde 11 enstitü ve 3 araştırma gemisi ile 353 noktada bilimsel çalışmalar düzenli olarak yürütülmektedir. İstanbul ili Karadeniz kıyısında, 11 istasyon, Marmara kıyısında, 28 istasyon olmak üzere toplam 39 istasyonda deniz kirliliği izleme çalışmaları sürdürülmektedir.

Kaynak: anka