Haber: TAMER ARDA ERŞİN - Kamera: FATİH NAZIM EFE

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın intiharı ile ilgili, “Çalışmalarımız intiharın çok örneksenen bir davranış olduğunu gösteriyor. Yorumlara bakınca açıkçası bir ‘öykünme tetiklemesi yapar mı?’ diye endişe etmedim değil. Aileler açısından baktığımızda tipik bir iletişimsizlik sıkıntısını görüyoruz” açıklamasını yaptı. 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, perşembe günü Ankara'daki 75'inci Yıl Huzurevi'nde, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Yanık’ın sorulara özetle şöyle yanıt verdi:

“ÖYKÜNME TETİKLEMESİ YAPAR MI?: (Enes Kara’nın intiharı) Enes Kara için çok üzgünüm. Çok genç, yetenekli bir genç. Allah gani gani rahmet etsin. Ailesine, yakınlarına, arkadaşlarına, sevenlerine de sabır versin.

Orada şuna dikkat etmemiz lazım. Gençlerimiz ya da herhangi bir birey için intiharın bir sorun çözme biçimi olmadığını, altını çizerek ifade etmemiz lazım. Bizim çalışmalarımız maalesef intiharın çok örneksenen bir davranış biçimi olduğunu da gösteriyor. O yüzden Enes Kara’nın vefatından sonra onunla ilgili yapılan yorumlara bakınca açıkçası bir ‘öykünme tetiklemesi yapar mı?’ diye endişe etmedim değil.

İLETİŞİMSİZLİK SIKINTISINI GÖRÜYORUZ: Aileler açısından baktığımızda tipik bir iletişimsizlik sıkıntısını görüyoruz. Bizim çalışmalarımızda, aile eğitim programlarımızda, bakanlığın genel olarak sosyal hizmet başlığı altındaki faaliyetlerin tamamında aile içi iletişim, aile fertleri arasındaki iletişimin ve toplumsal iletişimin ne kadar önemli olduğunu ve buna yönelik de çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Burada başka pek çok şeyi konuşabilir, tartışabiliriz ama iki şey var. Çok genç bir çocuk öldü ve bir iletişim problemi olduğu düşünülüyor.

(Enes Kara’nın kardeşinin durumu) Enes Kara meselesinde çok daha atipik bir durum. Arkadaşlarımız gerekli inceleme ve takipleri yapıyorlar. Eğer yaş ve şey itibariyle bizim bakanlık olarak müdahil olmamızı gerektiren bir durum varsa gerekli desteği ve gerekli incelemeleri, çalışmaları yaparız. O anlamda kuşkuya yer kalmayacak kadar net ifade etmiş olayım.

307 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ: Kadına yönelik şiddet meselesinde 2021 yılında toplam kadın cinayeti 307. 2020’ye göre bir parça maalesef artış var. Ama dünyada da yapılan incelemelerde pandeminin, çok bir arada olmanın, çok yakın olmanın kadına yönelik şiddeti bir parça tetiklediği ve arttırdığı bilinen bir gerçek maalesef. Dolayısıyla bizde de kısmen sonuçlarını görüyoruz.

YÜZDE 50’LİSİ ŞİDDET NEDENİYLE GELİYOR: Kadın konuk evlerimize gelen kadınlarımızın tamamı şiddet öyküsü ile gelmiyor. Bu iyi bir şey. Bu yıl biraz daha oranlar değişti, onda da pandeminin biraz etkisi olduğunu düşünüyoruz. Geçen yıllarda yüzde 53 gibi yıllara göre değişik oranlarda, ağırlıklı olarak barınma ihtiyacını karşılamak için gelen kadınlar vardı. Geriye kalan yüzde 46-48 orana göre şiddet öyküsü ile gelenler vardı. Bu sene biraz 50’li 50’liye gibi yakın.

256 BİN KADIN KALDI: Bizim 81 ilde 81 şiddet önleme ve izleme merkezimiz var. Bu şiddet önleme merkezimizde 2021 yılında 256 bin kadın, 23 bin erkek, 17 bin çocuk hizmet almış ama çocuk tabii bireysel olarak aldıkları hizmet değil. Daha çok annelerle beraber gelen çocuklar.

Türkiye genelinde 376 sosyal hizmet merkezimizden şiddetle mücadele irtibat noktaları var. 81 ŞÖNİM, 376 şiddetle mücadele irtibat noktaları üzerinden bize konuk evlerinde kalmak isteyen yahut şiddete uğramış ve bunula ilgili hukuki, psikososyal destek isteyen kadınlarımızın müracaat etme imkanı var.

2 BİN 779 KADIN KALMIŞ: Konuk evlerine geldiğimizde, toplamda bizim bakanlığımıza bağlı 112 kadın konuk evimiz var. Belediyelerle birlikte ve bir tane de bir sivil toplum kuruluşumuzun olmak üzere toplam 149 kadın konuk evi var. Bizim bakanlığımıza bağlı konuk evlerimizde 2 bin 779 kadımız kalmış. Toplam kapasite daha yüksek, 3 bin 624 ama 2021 yılı içinde 2 bin 779 kadınımız başlamış. 12 ilde de 13 kadın konuk evimizi ihtisaslaşmış kuruluş haline dönüştürdük.

İhtisaslaşmış kuruluş ne demek? Şiddet öyküsü ile gelen kadınlarımızın bir kısmının çok ağır can güvenliği tehdidi var. Gizlilik kararları aldırmak gerekiyor. Kendisi ve çocukları için doğrudan doğruya onun can güvenliğini korumak öncelikli hedefimiz. Ama bazı öykülerde daha hafif. Belli bir süre rehabilite ettikten sonra, takip ettikten sonra kendi sosyal, iş hayatına dönebilecek ya da sosyal hayatına dönebilecek kadınlarımız açısından da ayrı çalışma yapıyoruz. İhtisas kuruluşlarımız ağır vakalarda can güvenliğini temin edecek şekilde ayrıca özel birtakım düzenlemeler yaptığımız kuruluşlarımız.

KADES UYGULAMASI: 2021 için 120 küsur bin gereksiz çağrı yapılmış ama zaman içerisinde normalleşeceğini ve olması gereken yere döneceğini düşünüyorum. Yapılan aramaların yaklaşık yüzde 30’una yakını can güvenliği tehdidi olan aramalar. O çağrılar ve can güvenliği tehdidi olan çağrılara baktığımızda totalde ciddi bir toplumsal güvenlik ifa ettiğini görüyoruz KADES’in.

İÇİŞLERİ BAKANININ ‘MAĞDURA DA TEDBİR KARARI KOYDURALIM’ ÖNERİSİ: (Avukat Dilara Yıldız’ın eski nişanlısı tarafından öldürülmesi) İki talihsiz şey var. Birisi aslında uzaklaştırma kararı var. Uzaklaştırma kararına rağmen ve meslektaşımız, çok genç bir arkadaşımız. Bir şekilde bir araya gelmişler. Orada arkadaşlarımız gerekli çalışmayı yapıyorlar…

Burada şunu ifade etmek gerekiyor. Tedbir kararlarında bazen insanlar bir şekilde yeniden bir şans vermek, özellikle evlilik birliği içinde; çocuk varsa daha caydırıcı etki yapıyor. Yeniden bir araya gelmek vesaire gibi taktir haklarını kullanıyorlar. Olabilir, insan pişman olur, hiç olmaz, katiyen demiyorum ama bu süreçte biraz dikkatli olmak lazım. İnsanlar tedbir kararı alacak kadar, uzaklaştırma kararı alacak kadar tedirgin eden, tehdit bir süreç öyle hemen kolaycacık sona ermiyor. Taraflar bir araya gelirken, özellikle kadınlar açısından bir parça daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum.

Nitekim geçen gün İçişleri Bakanımız ‘Tedbir kararı alınmışsa mağdura da yasak koymalıyız’ gibi bir öneride bulundu. Bu hukuken tartışabilir, ayrı bir şey. Ama mesele bir parça nezaket içeriyor, hassasiyet içeriyor. O yüzden kadınların özellikle kendilerine uzaklaştırma kararı almaya mecbur kılacak kadar tehdit eden bir süreçte daha dikkatli olmaları gerekiyor.”

Kaynak: anka