Emek ve meslek örgütleri 15-16 Haziran işçi direnişinin 51’inci yıl dönümünde Başkent’te Ulus’taki Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması yaptı. DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, “Mafya, siyasetçi, bürokrat, sözde gazetecilerin kurduğu çıkar ilişkileri halkın ekmeğini çalıyor, nefes almasını engelliyor” dedi.

DİSK İç Anadolu Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, ASMMO ve ATO, 15-16 Haziran işçi direnişinin 51'inci yıl dönümünde Ulus'taki Atatürk Heykeli önünde basın açıklaması yaptı. Örgütler adına açıklamayı okuyan DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, 15-16 Haziran yalnızca anılması gereken bir “tarih” değil, işçi sınıfının elini kolunu bağlama girişimine karşı bir itiraz ve sendikal hak ve özgürlükleri savunma direnişi olduğunu hatırlatarak, pandemi döneminde emekçilerin taleplerini şöyle sıraladı:

Kod-29 ve ücretsiz izin zulmüne son verilsin! Asgari ücret üzerindeki tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın! Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın! İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları patronlara değil işçilere ve işsizlere harcansın. İşsizliğe karşı kamu istihdamı artırılsın, çalışma süreleri azaltılsın. Kıdem tazminatı başta olmak üzere emeğin seksen yıllık kazanımlarına göz dikmekten vaz geçilsin. Doğa katili projelere, Kanal İstanbul’a, betona değil; pandemide işini ve gelirini kaybedenlere kaynak ayrılsın. Örgütlenme, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılsın! Son günlerde ülkeyi sarsan yolsuzluk, hukuksuzluk, cinayet, yasa ve ahlak dışı karmaşık ilişkiler iddialarının üstü örtülerek değil; açık, şeffaf ve toplumun vicdanını rahatlatacak ölçüde üstüne gidilerek aydınlatılması, suçlulardan hesap sorulması hepimizin sorumluluğu ve görevidir. Kısacası emeğin haklarını, demokrasinin genel ilkelerini, halkın iradesini hedef alan baskı ve zorbalıklardan vaz geçilmesi, başta sorumlu kurumlar olmak üzere bu karanlıkların aydınlatılması tüm toplumun boynunun borcudur. Bunun gereğini yerine getirmek için elimizden gelen tüm çabayı sarf edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.

Görgün, organize suç örgütü liderliğinden hakkında yakalama kararı çıkarılan Sedat Peker’in açıklamalarını da anımsatarak, şunları kaydetti:

“Mafya liderlerinin gündemi belirlediği, çürümüşlüğün her yanı bir kanser hücresi gibi sardığı zamanlardayız. Mafya, siyasetçi, bürokrat, sözde gazetecilerin kurduğu çıkar ilişkileri halkın ekmeğini çalıyor, nefes almasını engelliyor. Toplumun canını, malını, haklarını tehdit ediyor. Mafya’ya, çıkar çetelerine teslim edilmiş yaşamları bize dayatmaya kimsenin hakkı da yok, gücü de yetmez. Emekçiler eşit, özgür, demokratik ve insanca yaşayabilecekleri bir dünyayı mutlaka kendi elleri ile kuracaktır.”

15-16 HAZİRAN'DA NE OLDU?

1970 yılında dönemin iktidar milletvekilleri 274 sayılı Sendikalar Kanunu ile 275 sayılı Grev ve Lokavt Kanunu'nda değişiklik yapılması için değişiklik teklifleri hazırladı. “Güçlü sendikacılık yaratılması” iddiasıyla gündeme gelen değişikliğin sendikal örgütlenmenin ve grev hakkının kısıtlanmasını amaçladığı eleştirisi getirildi. Meclis’te yapılan görüşmelerde 4 ret oyuna karşılık 230 oyla yasa kabul edildi. Dönemin Çalışma Bakanı Seyfi Öztürk’ün “Çok yakında DİSK’in çanına ot tıkayacağız” açıklaması dikkat çekmişti.

DİSK üyesi işçiler ise bu tasarıyı sert bir şekilde tartışırken, verilecek mücadeleler için işyerlerinde Anayasal Direniş Komiteleri kurdu. 13 Haziran’da DİSK’e bağlı sendikaların yönetim kurulları ile işyeri temsilcilerinin katıldığı bir toplantı düzenlendi. Tasarının Meclis’te kabul edilmesinden 4 gün sonra 15 Haziran 1970’te protesto eylemleri başladı. İlk gün 70 bin işçi ilk önce fabrikalarına girip çalışmadan beklediler. Daha sonra fabrika dışına çıkarak yürüyüşe geçti.

16 Haziran’da ise kimi verilere göre işçi sayısı 150 bini geçmişti ve Türk-İş yasanın arkasında olduğunu açıklasa da Türk-İş üyesi işçilerin sayısı DİSK üyelerini geçmişti.16 Haziran’da Gebze, İzmit, İzmir ve Ankara’da da kitlesel eylemler yapıldı.

Bu büyük direnişin ardından Meclis’te kabul edilen tasarı 16 Haziran’da Cumhuriyet Senatosu’nda gündeme geldi. Tasarı yapılan değişikliklerle Cumhurbaşkanı’na gönderildi. Tepkilere karşın Cumhurbaşkanı yasayı 6 Ağustos’ta onayladı. TİP ve CHP Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme 8-9 Şubat 1971 tarihinde aldığı kararla yasayı iptal etti. Sendikal yasalardaki değişiklikler ancak 1980 darbesiyle yapılabildi.

 

Kaynak: anka