TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile CHP'li yöneticiler arasında, "10 bin dolar alan siyasetçi kim?" polemiği sürüyor. Meclis Başkanı Şentop'un, Bakan Soylu'dan, '10 bin dolar alan siyasetçi kim' sorusuna yanıt alamadığını' söyleyen CHP Sözcüsü Faik Öztrak 'istifa' çağrısı yaptı. Öztrak, "Belli ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı, 'atama' Bakan tarafından kale alınmamış. Meclis Başkanı da ana muhalefet partisi genel başkanına celallenerek bu rezaletin üstünü örtmeye çalışmış. Meclis Başkanı, Meclis’in itibarını korumak zorundadır. Yapılacak iş bellidir: Ya Meclis Başkanı'na cevap vermeyen 'atama' Bakan istifa edecek ya 'atama' Bakan'ın cevap vermediği Meclis Başkanı istifa edecek" dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“ERDOĞAN DÜŞÜNMEDEN KONUŞUYOR, FATURAYI MİLLET ÖDÜYOR?: Türkiye’yi ne yazık ki az düşünüp, çok konuşmayı seven bir isim yönetiyor. Televizyona bile ‘promptersız’ çıkamıyor. Çanak sorularda bile hazırlanmış bir metin dışına çıkarsa, devrilen çamların haddi hesabı olmuyor. Ama ekonomiyi o kadar kırılgan hale getirdiler ki yanlış her sözün faturası da çok ağır oluyor.

Erdoğan düşünmeden konuşuyor, faturayı millet ödüyor. AK Parti Genel Başkanı hafta içinde, devletin televizyon kanallarında, yine ‘sen, ben, bizim oğlan’ formatında bir program yaptı. Yapmaz olaydı. Erdoğan konuştu, dolar uçtu. Merkez Bankası Başkanı’na, tarih de vererek, faiz indirimi için nasıl talimat verdiğini ballandıra ballandıra anlattı. Konuşmaya başlarken, dolar kuru 8 lira 54 kuruştu. Konuştu, kur 8 lira 77 kuruşa sıçradı.

Bu ülkede; reel sektör şirketlerinin, döviz açık pozisyonu 157,5 milyar dolar. Dış borç stokumuz 450 milyar dolar. Sarayın kibirlisinin ağzına geldiği gibi konuşması, şirketlerimize 36 milyar lira. Ülkeye 103 milyar lira maliyet çıkardı. Yine brent tipi petrolün varili, Erdoğan konuşmaya başlamadan önce 600 liraydı. Konuşma bittiğinde 616 liraya çıktı. Tüm ithal mallarda, bilhassa girdilerde durum bu. Zaten ithal girdilerin dolar cinsinden fiyatı, salgından bu yana olağanüstü arttı. Plastik hammaddelerin döviz cinsinden fiyatları, sene başından bu yana ikiye katlanmış. Mobilyacı MDF bulamıyor, sanayici sac bulamıyor. Ara mal tedarikinde ciddi sıkıntılar başlamış.  

Bunlar yetmez gibi, bir de Erdoğan konuşuyor, kur yükseliyor, maliyet üstüne maliyet biniyor. Sanayici de vatandaş da zorlanıyor. Erdoğan ekonomist olduğunu iddia ediyor. Allah aşkına, sen nasıl ekonomistsin?  Ekonomiyi dolar müptelası yapan sensin. 128 milyar dolar rezervi buharlaştıran sensin. Türk lirasını pul eden sensin. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyen sensin. Bunu dedikten sonra dünyanın en yüksek 7. faizini veren de sensin. Tüm bunları yapan Erdoğan, düşünmeden konuşmanın nelere mal olacağını bilmiyor mu? Bilmeden konuşuyorsa vahim, bilerek konuşuyorsa daha da vahim.

ÇOK PARTİLİ DEMOKRASİDEN HAZETMEDİĞİNİ DE ÖĞRENMİŞ OLDUK: Millete oldukça pahalıya patlayan bu televizyon programı, ucube tek adam vesayet rejiminin tüm sakilliğini, bir kez daha millete gösterdi. Erdoğan’ın, hesap vermekten, şeffaflıktan, hukukun üstünlüğünden, kuvvetler ayrılığından ve hatta Anayasa Mahkemesi’nden hazzetmediğini biliyoruz. Erdoğan’ın katıldığı televizyon programındaki açıklamalarından, Anayasa’nın ‘siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır’ hükmünden hazzetmediğini gördük. ‘Türkiye çok partili sistemden huzur bulmadı’ diyen Erdoğan’ın çok partili demokrasiden hazetmediğini de öğrenmiş olduk. Dervişin fikri neyse, zikri de odur. Anketlerde milletin desteğinin hızla azaldığını gördükçe, şahsım hükümetinin artık ayakta kalamayacağını anladıkça, sarayın kibirlisi sadece Millet İttifakı’nı değil, demokrasiyi, meşru siyaseti, milleti de hedef alıyor. Ama korkunun ecele faydası yok. Milletimiz, bu ucube tek adam vesayet rejiminin de Erdoğan şahsım hükümetinin de notunu verdi.

CÜRÜM VE CÜRUF İTTİFAKI: Erdoğan aynı programda koalisyon dönemlerini de kötüledi.  Ama bugün Cumhur İttifakı’nın görünen ve görünmeyen ortakları, 1990’ların koalisyon dönemlerine rahmet okutuyor. Şu son bir aydır yaşadıklarımız, Cumhur İttifakı’nın, Cürüm ve Cüruf İttifakı’na dönüştüğünü açıkça gösteriyor. Bu ittifakta herkes birbirine racon kesiyor. İttifakın ortaklarından biri, bir mafya elebaşı, İçişleri Bakanı’na racon kesiyor. İçişleri Bakanı, Erdoğan’a racon kesiyor. Bahçeli, Erdoğan’a racon kesiyor. Güzelim memleketimiz, Kurtlar Vadisi ve Yalan Rüzgârı senaryoları arasında savrulup duruyor. Ülkenin seçilmiş başbakanına koltuk darbesi yapmak bunlarda. Siyasi kumpaslar, mafyanın 10 bin dolara maaşa bağladığı siyasetçiler, düşkün gazeteciler bunlarda. Değişen uyuşturucu rotaları, silah sevkiyatları… Maşallah bunların senaryolarında ne ararsan var. Ağacın kurdu içinden olur. Cumhur İttifakı’nda da AK Parti’de de kurtlar bir değil, bin değil, ağacın gövdesini kurt götürüyor. Herkes birbirine kumpas kuruyor. Tam bir kavgalı ev. Birbirleriyle kavga ederken de milleti unutmuşlar.

ÇİZİLEN KARİZMASINI RACON KESEREK KURTURACAĞINI SANIYOR: Bu mafya elebaşına, Cumhur İttifakı’nı desteklemek üzere mitingleri kim yaptırdı? Dış güçler mi? Bu mafya elebaşına, Türk polisini kim koruma verdi? Dış güçler mi? Bu mafya elebaşı, ‘akademisyenlerin kanlarında banyo yapacağım’ dediğinde kim bu tehdidi cevapsız bıraktı? Dış güçler mi? Hayır. Bunların hepsine Cumhur İttifakı ve AK Parti icazet verdi. Çünkü bu suç örgütü elebaşı, o dönemde evin has çocuklarından biriydi. Şimdi kendi evinde ipleri elinden kaçıran Erdoğan, çizilen karizmasını, millete ve Millet İttifakı’na racon keserek kurtaracağını sanıyor. ‘Bunlar iyi günleriniz’ diyerek, Millet İttifakı’nı tehdit etmeye kalkıyor. Demokrasilerde raconu millet keser. Erdoğan bunu unutmuş. Şimdi herkes soluğunu kesmiş, suç örgütü elebaşı, ‘10 bin dolar maaşa bağladığı siyasetçiyi açıklayacak’ diye, pazar günü saat 7.30’u bekliyor.

YA ATAMA BAKAN YA MECLİS BAŞKANI İSTİFA EDECEK: Aslında bir siyasetçinin mafyadan maaş aldığını kim açıkladı? İçişleri Bakanı. İçişleri Bakanı bu ismi sumen altına attı. Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Erdoğan da kendi atadığı İçişleri Bakanı’nı yanına çağırıp, ‘kim bu mafyadan maaş alan siyasetçi’ diye sormadı. Meclis Başkanı, milletvekillerini töhmet altında bırakan bu bakanı çağırıp, ‘bu siyasetçi kim’ diye sormuş. Ama cevap alamadığını da ikrar ediyor. Belli ki, millet iradesinin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı, 'atama' Bakan tarafından kale alınmamış. Meclis Başkanı da ana muhalefet partisi genel başkanına celallenerek bu rezaletin üstünü örtmeye çalışmış. Meclis Başkanı, Meclis’in itibarını korumak zorundadır. Yapılacak iş bellidir: Ya Meclis Başkanı'na cevap vermeyen 'atama' Bakan istifa edecek ya 'atama' Bakan'ın cevap vermediği Meclis Başkanı istifa edecek. Sonunda görev, kavgalı evin mensubu, suç örgütü elebaşına düştü. Kavgalı ittifakın bu milleti ne hale getirdiğine bakın. Millet, rüşvet alan siyasetçinin kim olduğunu suç örgütü elebaşından öğrenmek için bekliyor.

SEÇİM ZAMANIDIR BU ZAMAN, MİLLETTEN KORKMA ERDOĞAN: Artık, vatandaşlarımız, Erdoğan şahsım hükümetiyle vedalaşmaya hazırlanıyor. Biz de hazırız. Türkiye’yi ‘üç yeni’ ile düzlüğe çıkarmak için hazırız. Yeni Kurallar, yeni kurumlar, yeni kadrolarla ülkemizin ufkunu açmaya hazırız. Eski tartışmalara, olumsuz siyasete dur demeye hazırız. İnsanlarımızı birleştirmeye hazırız. Kucaklaşmaya, sarılmaya hazırız. Barışmaya hazırız. Anlamaya, anlatmaya hazırız. Daha çok demokrasiye hazırız. Hoşgörüye, şefkate hazırız. Farklı fikirlere saygı duymaya hazırız. Yol bulmak kolay, gönül bulmaya hazırız. Vakit, tertemiz insanlarımızın güvenine ihanet etmiş bu iktidara, veda etme vaktidir. Vakit tamam. Seçim zamanıdır bu zaman. Milletten korkma Erdoğan."

 

 

Kaynak: anka