CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, “Bugün Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü. AKP’nin 20 yıllık iktidarının sonucunda; Türkiye saydamlık, iyi yönetim ve özgürlük endekslerinde büyük gerileme yaşadığı ve derin bir yoksulluğa saplandığı gibi, Yolsuzluk konusunda da Cumhuriyet tarihinin en kötü dönemini yaşamaktadır” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, 9 Aralık Dünya Yolsuzlukla Mücadele günü dolayısıyla yazılı basın açıklaması yaptı.

“CUMHURİYET TARİHİNİN EN KÖTÜ DÖNEMİNİ YAŞAMAKTADIR”

Açıkel, “Bugün Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü. AKP’nin 20 yıllık iktidarının sonucunda; Türkiye saydamlık, iyi yönetim ve özgürlük endekslerinde büyük gerileme yaşadığı ve derin bir yoksulluğa saplandığı gibi, Yolsuzluk konusunda da Cumhuriyet tarihinin en kötü dönemini yaşamaktadır” dedi.

Açıkel’in açıklaması şöyle:

“Yolsuzluk Algısı Sıralaması’nda Türkiye’nin sıralaması ve puanı istikrarlı bir şekilde düşmektedir. Türkiye, Yolsuzluk algısı sıralamasında 2012 yılından bu yana 9 puan kaybetmiş ve 180 ülke arasında 86. sıraya gerilemiştir. Yolsuzluk Algısı Puanı ise 100 üzerinden sadece 40’tır.

“TÜRKİYE KARA PARA AKLAMA, RÜŞVET VE YOLSUZLUK İDDİALARI YÜZÜNDEN GRİ LİSTEYE ALINDI”

Türkiye, OECD çatısı altında çalışan Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından evrensel olarak belirlenen tavsiye kararları ve hedefleri, AKP iktidarının uygulamaktan uzak durması nedeniyle gri listeye alındı. Türkiye, kara para aklama ve terörizm finansmanı gibi ciddi uyarılara kulak asılmaması ve gerekli önlemlerin alınmaması yüzünden büyük bir itibar kaybı yaşamaktadır. OECD’nin, yolsuzluk, rüşvet ve kara para transferinde alınan tavsiye kararlarına Türkiye’nin uymamakta direnmesi nedeniyle maalesef ekonomimizi ve kurumlarımızın itibarını olumsuz şekilde etkileyecek biçimde gri listeye alınması kaçınılmaz oldu. Özellikle Siyasi Nüfuz Sahibi kişilerin dahil olduğu yolsuzluk ve rüşvet olaylarına yönelik tavsiye kararlarında isteksiz davranılması ve bununla ilgili yasal düzenlemelerin gerekince yapılmaması nedeniyle durum vahimleşmektedir. Yolsuzluk ve kara para ile mücadeledeki isteksizlik; siyasi iktidar ve bürokrasi üzerine şüphelerin çekilmesine neden olduğu gibi, Türkiye’nin kurumları ve ekonomisine bu olumsuz tabloyu yaşatmaktadır.

“AKP, YOLSUZLUĞU KOLAYLAŞTIRICI VE AKLAYICI DÜZENLEMELER YAPTI”

AKP’nin 20 yıllık iktidarında yolsuzlukla etkin mücadele edilmediği gibi, tam aksine yolsuzluk ve rüşvet önünde engel olarak görülen yasalar, diğer hukuki düzenlemeler ve kadrolarla mücadele edilmiştir. Kamu İhale Kanunu’nun 200’e yakın kez değiştirilmesi, Sayıştay ve MASAK’ın denetim fonksiyonlarının zayıflatılması, Teftiş Kurullarının etkisizleştirilmesi, Türkiye Varlık Fonu’nun denetim dışında bırakılması denetimsizliği ve yolsuzluk affediciliği olağanlaştırmıştır. AKP iktidarının TBMM’ye dahi hesap vermekten imtina eden yönetim anlayışı nedeniyle yolsuzluk, usulsüzlük ve rüşvet, yönetimde adeta bir norm haline gelmiştir. Bu da yetmiyormuş gibi, kara para ve yolsuzluğa bulaşan siyasetçiler ve kamu görevlileri dokunulmaz ve imtiyazlı gibi hareket etmeye devam ederken, bu kişilere dava açılmamakta ve himaye edilen bu kişilere karşı kamu bürokrasisinin harekete geçmesi önlenmektedir.

AKP iktidarında rüşvet almayan memurların cezalandırıldığı örnekler dahi yaşanmıştır. Reza Zarrab'ın sahte belge ile Atatürk Havalimanı'ndan Türkiye'ye sokmaya çalıştığı altınları fark eden ve bunlar hakkında tutanak tutan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda çalışan ‘Memur Teoman’ın görev yerinin değiştirilmesi, bu örneklerden en bilineni olarak tarihe geçmiştir.

“AKP, YOLSUZLUK VE RÜŞVET İLE ANILAN SARAYA YAKIN İŞ ADAMLARININ YURT DIŞINA KAÇIŞINI İZLİYOR”

AKP’nin Türkiye’ye dayattığı rant ekonomisinin önemli sonuçlarından biri kara paranın vazgeçilmez bir kanal haline gelmesidir. AKP döneminde, kaçakçılık, yolsuzluk ve kara paranın aklanması suçlarına bulaşan isimler adeta milli kahramanlar gibi yüceltilmiş ve iktidar tarafından savunulmuştur. Reza Zarrab, Sezgin Baran Korkmaz, Naci Şerifi Zindaşti gibi kara para aklama, kaçakçılık, uyuşturucu ticareti ve rüşvet verme gibi yasadışı faaliyetlerle anılan isimlerin; iktidar partisi mensubu siyasetçi ve bürokratlarla kurdukları şaibeli ilişkiler ayyuka çıkmıştır. Normal bir ülkede, yolsuzlukla mücadele edilmesinde en önemli görevi üstlenmesi gereken kurum ve makamların, kendileri hakkında operasyon yapılacağı bilgisini önceden bu kirli isimlere vermesi ve yurtdışına kaçmalarının sağlanması, iktidar kadrolarının yolsuzluk, rüşvet ve kaçakçılık ile mücadele gibi bir amacının olmadığının somut bir göstergesidir. Bununla birlikte bizzat İçişleri Bakanının, mafyadan bir siyasetçinin aylık 10 bin dolar rüşvet aldığını ortaya atması ancak bu ismin kamuoyundan gizlenmesi, iktidarın rüşvet alan siyasetçileri adeta himaye ettiğini göstermektedir. İktidar partisinin, siyasi danışman olan büro personellerine kadar uzanan yozlaşma, yolsuzluk ve rüşvet dalgası içinde bulunması, yolsuzluk ve çürüme mücadele konusundaki isteksizliğin ve himayeciliğin özetidir.

“SARAY DÜZENİNDE; TESCİLLİ RÜŞVETÇİLER, DEVLETİ YURT DIŞINDA TEMSİL ETME İMTİYAZINA KAVUŞTU”

AKP iktidarında, bakanlık döneminde rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ile gündeme gelen AKP’li bazı siyasetçiler, Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil etme görevi verilerek Büyükelçi atanmıştır. Ülkemizin kurumlarına ve ulusal itibarına büyük zarar veren bu atamalar; dış politikadaki itibarsızlaşmanın somut bir örneği olduğu gibi, benzer yolsuzluk ve suç pratiklerine bulaşan siyasetçi ve bürokratlara da ‘ödüllendirme modeli’ örneği olmuştur. Rüşvetçi kamu görevlilerinin yurt içinde yurt dışında ülkemizi temsil etmeleri, devlet geleneklerimize aykırı bir durum teşkil etmektedir.

“CHP İKTİDARINDA, SİYASİ AHLAK YASASI’NI ÇIKARACAĞIZ, YOLSUZLUĞA BULAŞANLARI DEVLETTEN TEMİZLEYECEĞİZ”

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, yolsuzluk ve rüşvete karşı tutumumuzun gereği olarak TBMM’ye geçtiğimiz yıllarda siyasi etik ve siyasetin finansmanı ile ilgili kanun teklifleri sunduk. Genel Başkanımızın kamuoyu ile paylaştığı İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nde ifade ettiği gibi; CHP iktidarında “Siyasi Ahlak Yasası” çıkarılacaktır.

Siyasi Ahlak Yasası ile siyaset kirlilikten arındırılacak, vatandaşla siyasetçi arasındaki güven yeniden inşa edilecektir. Kamu İhale Kanunu, rekabet ve şeffaflığı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenecektir. Kamuda israf ve kayırmacılığı önlemek amacıyla Kamu İhale Kanunu ivedilikle değiştirilecek, tüm kamu ihalelerinin şeffaf, kamuya açık, kayırmacılıktan uzak bir anlayışla yapılması sağlanacaktır.  Bu düzenlemelerle birlikte, Türkiye’yi hak etmediği yolsuzluk sarmalından kurtaracağız. Devletin bürokrasisini, siyaseti ve medyayı zehirleyen kara para, yolsuzluk ve rüşvet ile etkin bir şekilde mücadele edeceğiz. Yolsuzluklara ortak olanların hiçbirini devlette tutmayacağız, adaletle tanıştıracağız.”

Kaynak: anka