MELTEM KARAKAŞ

(ESKİŞEHİR) Üniversite hastanelerinde çalışan profesör ve doçentlerin özel muayene açmasını engelleyen karara ilişkin konuşan Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, "Öğretim üyeleri arasında bir sınıf ayrımı yapılmış oldu" dedi.

Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun 18 Ocak 2014 tarihinden sonra profesör ve doçentlerin açtığı muayenelerin kapatılmasına ilişkin aldığı karar hakkında konuştu. Kararın Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirten Elagöz, oluşan boşluğun giderilmesi için TBMM’nin acilen bir karar alması gerektiğini ifade etti.

"KONU ANAYASA MAHKEMESİ’NE İNTİKAL ETTİ"

Mustafa Elagöz, şu ifadeleri kullandı:

"Yasal düzenleme yapıldı. Dolayısıyla o düzenleme ile üniversite hastanelerinde görev yapan öğretim üyelerinin özelikle profesör ve doçent unvanına sahip olan öğretim üyelerinin özel muayene açma veya kliniklerde çalışma yasağı gibi bir düzenleme getirildi. Bu düzenleme sonrasında da konu Anayasa Mahkemesi’ne itikal ettirildi. Anaysa Mahkemesi bununla ilgili bir karar verdi. Gelinen aşamada Yüksek Öğretim Kanunu’nun 564. maddesine ilişkin düzenleme yapılmıştı. Anayasa Mahkemesi’nin iptal etmiş olduğu düzenleme bu. Asıl kritik nokta burada toplanıyor. Şimdi getirilen düzeleme ile 18 Ocak 2014 tarihinden önce özel muayenesi olan öğretim üyelerinin bu haklarının bakir kalması ve bunların muayenelerini kapatmaları gibi durum ortadan kalktı. O tarihten sonra özel muayene açmak isteyen öğretim üyeleri ile sıkıntı oluştu. 18 Ocak 2014 tarihinden sonra gerek profesör gerekse doçent unvanına sahip olan öğretim üyelerinin özel muayenehane açma ya da özel klinikte çalışma hakları yoktur diye durum ortaya çıkınca mahkemeye intikal etti.

"DANIŞTAY 10. DAİRESİ'NİN VERDİĞİ KARAR DOĞRUYDU"

Bizde yargılama sisteminde ikili sistem vardı. İdari yargıtayda görülen bir dava süreci başladı. İdari mahkemesinin vermiş olduğu kararlarda danıştaya temyiz yolu vardı. Daha sonra istinaflar yani bölge idare mahkemeleri kuruldu. Üçlü bir sisteme geçildi. Burada sıkıntı şu; farklı farklı kararlar çıktı. O zaman diliminde Danıştay 10. Dairesinde temyiz yoluna gidildiğinde Danıştay 10. Dairesi bir karar verdi. Bu karar bana göre doğru bir karar. Orada vurgu yapılan karar anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine vurgu yaparak karar vermişti. Danıştay 10. İdare Dava Dairesi şunu söyledi; 18 Ocak 2014 öncesi muayenehanesi olan öğretim üyeleriyle aynı statüde o tarihten sona muayenehane açmak isteyen öğretim üyeleri arasında bir ayrım gözetilmemesi gerektiği, bunun eşitlik ilkesine aykırı olacağı, onların da bu hakka sahip olduğu yönünde iştiyaklar geliştirdi. Ancak kurulan bölge idari mahkemelerinin almış oldukları bu karar neticesinde ısrar kararında bulunmaları sonucu konu Danıştay İdari Davalar Kurulu'na gitti.

"ÖĞRETİM ÜYELERİ MUAYENELERİNİ KAPATMAK ZORUNDA KALDI"

Burada oy çokluğuyla aleyhe bir karar verildi ve konu içinden çıkılmaz bir hal aldı. Burada eşitlik ilkesine aykırı olan asıl konu, bazı illerde bu yargı kararlarına güvenerek özel muayenehane açan öğretim üyeleri muayeneleri devam ettirebildi, bazı illerde açılan davalarda aleyhe karar verildiği için öğretim üyeleri açamadılar. Şimdi Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun bu kararından sonra olay farklı bir boyut aldı. Bu süreç içerisinde lehine karar almış o statüdeki öğretim üyeleri her ne kadar özel muayene açmış iseler de bazıları tekrar kapatmak zorunda kaldılar. Burada boşluk var. 2014 yılının öncesi ve sonrasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonrasında TBMM bu konuyla ilgili tekrar bir düzenleme yapmadı. Düzenleme yapılamadığı için de konu hukuksal anlamda itilaf yaratan bir hal aldı.

"TBMM ACİLEN BİR KARAR ALMALI"

18 Ocak 2014 yılından itibaren muayene açmış öğretim üyeleri özel muayenelerinde görevlerini icra ettikleri gibi üniversite hastanelerinde de bu görevlerini sürdürebilmekte. Türkiye genelinde bu sayı yaklaşık 350 civarında olduğu belirtiliyor. Haliyle öğretim üyeleri arasında bir sınıf ayrımı yapılmış oldu. 350’ye yakın öğretim üyeleri bu haktan istifade ederken, aynı statüde bulunan diğer öğretim üyeleri maalesef bu haklarından mahrum edilmiş oldu. Burada bir karmaşa söz konusu. Meclis’in bu konuya derhal el atması lazım. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan bu boşluğu dolduracak yeni bir düzenleme yapması gerekiyor. Ya herkese bu hakkın verilmesi gerekiyor ya da hepsinin kapatılması gerekiyor ki Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırılık ortadan kaldırılsın."

 

Kaynak: anka