CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na Ali Arif Özzeybek’in atanmasıyla ilgili “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bu atama, en baştan dile getirdiğimiz gibi iktidarın bu hamleyi sadece seçime dönük kurguladığını açığa çıkarttı. İktidar, Alevi-Bektaşi topluluğunu ve milyonlarca alevinin inancını, taleplerini, kurumlarını, kanaat önderlerini dışlayıp, onları yok sayarak dayatmacı bir zihniyetle Alevilere adeta ‘alın bununla yetinin’ diyen bir tavır sergiliyor. Alevi-Bektaşi örgütleri seçim ve oy hesabına dayalı bu plan ve aldatmacanın, samimiyetsizliğin farkında olduklarını peşinen ilan ettiler. Muhtemelen iktidar, başkanlık kadrolarını seçime kadar Alevi dedeleri yerine kendi partilileriyle doldurmak zorunda kalacak” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün açıkladı. Raporda yer alan değerlendirmeler şöyle:

RUSYA’NIN, FİNANSAL DESTEKLERİ EKONOMİK SIKINTILARIN BÜYÜMESİNE NEDEN OLABİLİR: ABD Maliye Bakanlığı Terörizm ve Mali İstihbarat Müsteşarı Brian Nelson, Rusya’ya yönelik yaptırımların delinmemesi uyarısıyla Türkiye’de bir dizi temaslarda bulundu. Kara para transferi ve aklama çerçevesinde Türkiye’de kurulan Rus şirket sayısındaki artışa ve Rusların gayrimenkul alımlarına dikkat çekerek iktidarı uyardı. BOTAŞ’ın 20 milyar dolarlık ödemesini erteleyen Rusya’nın, iktidara sağladığı bir takım dolaylı ekonomik ve finansal destekler, önümüzdeki süreçte Türkiye’ye yönelik ABD yaptırımlarının devreye girmesine, ekonomik sıkıntıların büyümesine neden olabilir. İktidar, özellikle yasa dışı para transferleri ve kara para aklama iddiaları karşısında daha dikkatli olmalı, Türkiye’yi olası yaptırımlarla karşı karşıya bırakmamalıdır.

İNTERNET HABER SİTELERİ VE DİJİTAL MEDYA KURULUŞLARI KAPANMAYA MECBUR EDİLİYOR: Dezenformasyon Yasası ile ağır baskı ve yaptırım altına alınan muhalif internet haber siteleri ve dijital medya kuruluşları, Basın İlan Kurumu tarafından yürürlüğe konulan resmi ilan yönetmeliğiyle kapanmaya ve faaliyetine son vermeye mecbur ediliyor. Kamu kaynaklarıyla beslenecek bir dijital medya-internet medyası oluşturulması amaçlanıyor. Basın meslek örgütlerinin yargıya taşıdığı bu yönetmelik, kamu kaynaklarını kullanarak yeni bir baskı-sansür ve susturma düzenlemesi olmanın ötesinde, iktidarın özgür habercilikten, gerçek gazetecilerden, baskıya boyun eğmeyen medyadan korkusunun yansıtan bir belgedir. Bağımsız yargıdan dönecektir.

İKTİDAR, BAŞKANLIK KADROLARINI ALEVİ DEDELERİ YERİNE KENDİ PARTİLİLERİYLE DOLDURMAK ZORUNDA KALACAK: Alevilerin talep ve önerilerini, tepkilerini ciddiye almaksızın kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na İçişleri Bakanının Danışmanı Ali Arif Özzeybek atandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bu atama, en baştan dile getirdiğimiz gibi iktidarın bu hamleyi sadece seçime dönük kurguladığını açığa çıkarttı. İktidar, Alevi-Bektaşi topluluğunu ve milyonlarca alevinin inancını, taleplerini, kurumlarını, kanaat önderlerini dışlayıp, onları yok sayarak dayatmacı bir zihniyetle Alevilere adeta ‘alın bununla yetinin’ diyen bir tavır sergiliyor. Alevi-Bektaşi örgütleri seçim ve oy hesabına dayalı bu plan ve aldatmacanın, samimiyetsizliğin farkında olduklarını peşinen ilan ettiler. Muhtemelen iktidar, başkanlık kadrolarını seçime kadar Alevi dedeleri yerine kendi partilileriyle doldurmak zorunda kalacak.

ANAYASA MAHKEMESİ (AYM) BAŞKANLIK SEÇİMİ: Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanlık seçiminde, YSK üyeliklerine yapılan seçimin benzeri bir süreç yaşandı. İstanbul Başsavcılığından Yargıtay üyeliğine ve iki ayda Yargıtay’dan AYM üyeliğine getirilen iktidar destekli ismin, siyasi müdahaleyle AYM Başkanı seçtirilmesi için yüksek yargıyı dizayn girişiminin yeni bir versiyonu denendi. İktidarın istediği ismin kazanamadığı seçimde, aday olmayan bir üyeye de 2 oy çıktı.  Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanlığı’na üçüncü kez seçildi. Mevcut yapısıyla muhalefetin açtığı pek çok davayı reddeden AYM’deki bu seçim sonucunu ‘iktidarda çatlak’ diye görmek yanıltıcı olur. Ancak sayısı az da olsa hâlâ yargının saygınlığını-bağımsızlığını savunan, siyasi talimata ve baskıya direnen yüksek yargıçların varlığının bile önemli ve değerli olduğu kanısındayım.

AYLIK ENFLASYON YENİDEN HIZLA YÜKSELİŞE GEÇTİ: Aralık’ta aylık yüzde 1,18 olan TÜFE, ocakta altı kat artışla yüzde 6,65’e çıktı. Yıllık enflasyon yüzde 57,68 oldu. Çekirdek enflasyon yüzde 51,93'ten yüzde 52,97'ye yükselerek, ‘enflasyon artışının süreceği’ sinyalini verdi. İktidarın baskısıyla ocakta bazı ürünlerde indirim, pek çok üründe sabit fiyat kampanyası ilan eden zincir marketlerin yanı sıra, restoranlarda Ramazan Bayramı’na kadar ‘fiyat sabitleme’ kampanyası başlatan Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği’nin (TÜRES) çağrısı, yüksek fiyat artışlarıyla sonuçsuz kaldı.

2023’ÜN İLK AYINDA DA DIŞ TİCARET AÇIĞI PATLADI: Rekor kıran 2022 dış ticaret açığının ardından 2023’ün ilk ayında da dış ticaret açığı patladı. Ocakta ihracat yüzde 10,4 artarken ithalat bunun iki katı düzeyinde ve yüzde 21 arttı. Yüzde 40’ı aşan artışla aylık 14,3 milyar dolar olan dış ticaret açığı yeni bir rekor kırdı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 57’ye indi. Dış ticarette açığın büyümeye devam etmesi, aylık açığın 14 milyar doları aşması ithalattaki artışın ihracatı katlaması, ihracata dönük sanayi üretimindeki düşüş ve ihracatın ithalatı karşılama oranının 5,6 puan birden düşerek yüzde 57’ye inmesi kanımca ciddi alarm işaretleri. 2023 için 80 milyar dolar olarak öngörülen dış ticaret açığı hedefi, başta kur olmak üzere bu tabloya akılcı ve yapıcı şekilde çözüm bulunmaz ise yılsonunda ikiye katlanarak 150-160 milyar dolarla yeni bir rekora ulaşabilir.

İKTİDAR, İNSANLARIMIZI AÇLIĞA MAHKUM EDİYOR: Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Gıda Fiyat Endeksi, ocak ayında düşüşünü sürdürdü. FAO Gıda Endeksi kesintisiz şekilde gerilerken Türkiye’de başta et, süt, yumurta, ekmek olmak üzere temel gıda fiyatları sürekli artıyor. Bu artış, iktidarın üretimi, tarım ve hayvancılığı dışlayan politikalarının sonucudur. Temel gıdaya erişimin en pahalı olduğu ülkelerden birisi Türkiye. Dünyada et, süt, buğday, sıvı yağ, şeker gibi pek çok ürünün fiyatı aylardır düşerken Türkiye’de ekmekten simide peynirden yumurtaya fiyatlar sürekli zamlanıyor. Ayçiçek yağı, şeker, buğday ithal edildi. Şimdi et ithali gündemde. Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’da, Fransa’da rafların boş olduğu söylemiyle halkı yanıltıyor. Yetersiz beslenmeden kaynaklanan verem hastalığı artışa geçti. İktidar, bebek-çocuk-genç-yetişkin-yaşlı insanlarımızı açlığa mahkum ediyor.

TÜRKİYE-İSRAİL NORMALLEŞMESİNİ KENDİSİNE TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR: İran-Azerbaycan arasında tırmanan gerilim, Tahran’da büyükelçilik baskını, rafineri ve askeri tesis saldırılarıyla yeni bir boyut kazandı. Türkiye’nin doğu sınırında ve Kafkaslarda yeni çatışmalar başlayabilir. İran, Türkiye-Azerbaycan iş birliği ve Azerbaycan-İsrail yakınlaşmasından rahatsız. İran’ın Ermenistan’a desteği yanında Türkiye-İsrail normalleşmesi İran’ı yeni hamlelere, Kafkaslarda gerilimi tırmandırmaya yönlendirebilir. Her ne kadar yaşananlar Azerbaycan-Ermenistan-İsrail-Ermenistan arasında olsa da gerek sınır komşusu olmamız gerekse Kafkasya’daki dengeler açısından Türkiye’yi de doğrudan ilgilendiriyor. İran ile ikili ilişkileri etkileme ihtimali büyüyor. Suriye’deki normalleşme girişimlerinde Şam-Tahran iş birliği Türkiye’nin karşısına çıkarken, doğu sınırımızda ve Kafkasya’da da İran, Türkiye-Azerbaycan iş birliğini, Türkiye-İsrail normalleşmesini kendisine tehdit olarak görüyor. Ermenistan ve Rusya ile karşı hamleler gerçekleştirmeye yöneliyor.

9 ÜLKENİN KONSOLOSLUK FAALİYETLERİNİ DURDURMALARI DİPLOMATİK TEAMÜLLERLE UYUMLU BİR TUTUM DEĞİL: Terör saldırısı uyarısında bulunan ABD başta olmak üzere 9 ülkenin Türkiye’deki büyükelçilik ve konsolosluk faaliyetlerini durdurmaları, diplomatik teamüller ve müttefiklikle uyumlu bir tutum değildir. Türkiye’nin güvensiz, istikrarsız, ağır terör tehdidi altında olduğu algısını yaratan bu adımlar öncesinde, istihbarat varsa paylaşılması diplomasi ve müttefikliğin gereğidir. NATO’nun ‘terörle ortak mücadele’ kararı çerçevesinde müttefiklerle karşılıklı yardımlaşma ve taahhütlere rağmen istihbarat paylaşımı yapılmaması ve sadece bu ülkelerin kendi vatandaşlarının güvenliğinin, yaşam güvencesinin ön planda tutulması insani olarak kabul edilemez bir tavırdır.

 

 

Kaynak: anka