Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da düzenlenen ‘Sözleşmeliye Kadro Şöleni’nde, “Açıklanan 2022 enflasyonu oranına göre, kamu görevlileri ve emeklilerinin ocak ayından itibaren geçerli yılın ilk yarısını kapsayan maaş artış oranı yüzde 16,48 olarak uygulanacaktır. SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinde ise bu oran 15,4 olarak ortaya çıkmıştır. Buradan sizlere ve tüm milletime; memur, memur emeklisi ve diğer tüm emeklilerimizin maaş artış oranını yüzde 25 olarak uygulayacağımızın müjdesini vermek istiyorum” dedi. Erdoğan, “Türkiye’nin son 20 yılda ücretli çalışanların enflasyon karşısında en güçlü olduğu, hatta ezilmediği yıllar olarak şimdiden tarihe geçmiştir. Bundan sonra da kamu görevlilerimizin ve emeklilerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da düzenlenen ‘Sözleşmeliye Kadro Şöleni’nde, “Açıklanan 2022 enflasyonu oranına göre, kamu görevlileri ve emeklilerinin ocak ayından itibaren geçerli yılın ilk yarısını kapsayan maaş artış oranı yüzde 16,48 olarak uygulanacaktır. SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinde ise bu oran 15,4 olarak ortaya çıkmıştır. Buradan sizlere ve tüm milletime; memur, memur emeklisi ve diğer tüm emeklilerimizin maaş artış oranını yüzde 25 olarak uygulayacağımızın müjdesini vermek istiyorum” dedi. Erdoğan, “Türkiye’nin son 20 yılda ücretli çalışanların enflasyon karşısında en güçlü olduğu, hatta ezilmediği yıllar olarak şimdiden tarihe geçmiştir. Bundan sonra da kamu görevlilerimizin ve emeklilerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz” dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Memur-Sen tarafından bugün ATO Cogresium’da düzenlenen Sözleşmeliye Kadro Şöleni’ne katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“MEMUR VE EMEKLİ MAAŞ ARTIŞ ORANI YÜZDE 25 OLARAK UYGULANACAK” 

“Dün, 2022 yılına ait ihracat ve dış ticaret rakamlarını milletimizle paylaştık. Toplam 254,2 milyar dolar ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat meblağına ulaşmanın gururunu yaşadık. Dönemi devraldığımızda yılda sadece 36 milyar dolarlık ihracat yapabilen bir Türkiye’den, hamdolsun dünyanın her ülkesine ürün satan, bölgesinin üretim üssü olarak görülen bir ülke konumuna geldik. 2023 senesini, diğer alanlarla birlikte ihracatta da hedef ve ölçek büyüttüğümüz bir sıçrama tahtası yapmak istiyoruz.  

Bugün de enflasyonda uzun zamandır sözünü ettiğimiz büyük gerilemenin ilk önemli işaretiyle güne başladık. Aralık ayı tüketici enflasyonu yüzde 1,18 ve bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 64,27 olarak açıklandı. Böylece, 2022 yılı tüketici enflasyonunu, orta vadeli hedefin bile altında bir gerçekleşmeyle kapattık. Üretici fiyatları enflasyonunun aralıkta eksi olarak gerçekleşmesi, bu alanda da hızlı bir toparlanmanın yaşandığına işaret ediyor. Önümüzdeki aylarda, enflasyondaki düşüş seyrinin devam edeceğini hep birlikte göreceğiz. Hedefimiz, bu yıl enflasyonun üzerindeki köpüğü tamamen alıp önümüzdeki yıldan itibaren meseleyi ülkemizin gündeminden tümüyle çıkarmaktır. Tabii enflasyon oranlarının belli olması, aynı zamanda memur ve emekli maaşlarının da şekillenmesi anlamına geliyor. Bilindiği gibi, geçtiğimiz yıl enflasyondaki yükselişi dikkate alarak memur maaşlarında yüzde 87 oranında artış yapmıştık. Aynı şekilde gelir vergisi muafiyeti, sözleşmeliye kadro, ek gösterge gibi pek çok adımla kamu çalışanlarımıza ilave imkanlar sağlamıştır. Açıklanan 2022 enflasyonu oranına göre, kamu görevlileri ve emeklilerinin ocak ayından itibaren geçerli, yılın ilk yarısını kapsayan maaş artış oranı yüzde 16,48 olarak uygulanacaktır. SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinde ise bu oran 15,4 olarak ortaya çıkmıştır. Buradan sizlere ve tüm milletime; memur, memur emeklisi ve diğer tüm emeklilerimizin maaş artış oranını yüzde 25 olarak uygulayacağımızın müjdesini vermek istiyorum.  

Yaklaşık 500 bin sözleşmeli personelimizin kadro beklentilerine cevap verdik. Bu kapsamda 4C'den 4B'ye geçenler, mahalli idareler personeli, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçıları, vekil, ebe, hemşire, aile sağlığı merkezi çalışanları gibi geniş bir alandaki sözleşmeli personelimizin sorunlarına kalıcı çözümler üretiyoruz. Artık bu personellerimiz de diğer kadrolu kamu görevlileri gibi sözleşmelerinin yenilenmemesi ihtimaliyle karşılaşmayacak. Kademe ve derece ilerleme hakkına sahip olacak. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavına girebilecek. Kurumlar arası yer değişikliği hakkını kullanabilecek. 

Kullanılmayan izinlerini bir sonraki yıla aktarabilecekleri gibi ücretsiz izne ayrılma hakları da bulunacak. Yurt dışında eğitim veya görevlendirme harcırah alma, arazi tazminatı alma, yemek ücreti yardımından faydalanma haklarına kavuşacak. Sözleşmenin personel tarafından feshi hâlinde iş sonu tazminatı ödenmemesi durumu son bulacak. Doğum sebebiyle sözleşmesi feshedilen sözleşmeli personelin doğum sonrası kuruma dönüşlerinde kurumun takdiri durumu gerekmeyecek.  

“DEMOKRASİ KÜLTÜRÜNÜN GELİŞMESİYLE SENDİKAL HAREKETLERİN ETKİNLİĞİ ARASINDA BİR ORANTI VAR” 

Sendikacılık, salt ücret pazarlığı yapmak değildir. Sendikalarımızın ilk ve asli görevi ister kamu ister özel sektör olsun emeği, emekçinin hakkını, alın terini ve hukukunu savunmaktır. Birer sivil toplum örgütü olan sendikalar, aynı zamanda demokrasinin vazgeçilmez aktörlerindendir. Demokrasi kültürünün gelişmesiyle sendikal hareketlerin etkinliği arasında doğru bir orantı vardır. Demokratik işleyişin güçlü olduğu sistemlerde sendikalar da hak ve adalet mücadelesinin en ön safında yer alıyor. Millet iradesine vesayetin gölgesinin düştüğü toplumlarda ise sendikalar, etkisiz eleman olmaktan, geri plana itilmekten kendilerini kurtaramazlar.

“BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN EYLEMLERİNİ MEŞRULAŞTIRMAK ADINA 40 DEREDEN SU GETİREN SENDİKALAR GÖRDÜK” 

Milletine ve milletinin değerlerine yabancı bir sendikal hareketten işçiye de kamu görevlisine de ekonomiye de hiçbir hayır gelmez. Bunlar kimi zaman bilinçli, kimi zaman bilinçsiz bir şekilde siyaseti ve toplumu dizayn etmenin aracı olarak kullanılmışlardır. Türkiye olarak, bir asrı bulan gerek hak ve özgürlükler gerekse ekonomik kalkınma mücadelemizde bu hakikate defalarca şahit olduk. Şöyle geriye doğru baktığımızda, bu ülkede sendikacılık adı altında farklı toplum kesimlerimiz arasında kavganın, gerilimin, kutuplaşmanın körüklendiğini gördük. Bu ülkede, kimi sendikaların, vesayete uygun ortam hazırlamak için piyon olarak kullanıldığını, hatta el altından desteklendiğini gördük. Bu ülkede, ideolojik bağnazlık ile hareket sendikaların, demokrasiyi korumak yerine beşli çete olarak darbecilere alkış tuttuğunu gördük. Bu ülkede, milletin seçtikleri karşısında ‘ordu göreve’ pankartları altında sıraya girmekten utanmayan sendikalar gördük. Bu ülkede, marjinal yapıların sözcülüğünü yapan, teröristlere aleni destek veren, bölücü örgütün eylemlerini meşrulaştırmak adına 40 dereden su getiren sendikalar gördük. Hasılı; insan hayatını, özgürlükleri, emekçinin hakkını, hukukunu savunmak yerine iç ve dış güç odaklarına selam duran vesayetin oyuncağı hâline gelmiş sözde sendikalar gördük. Benzer çarpıklıklar üniversitelerden gazetelere, baro ve odalardan siyasi partilere kadar geniş bir yelpazede geçerlidir. Yaşadıklarımız bize, ideolojik sendikacılığın ne ülkemize ne de demokrasimize hiçbir katkısının olmadığını ve olamayacağını göstermiştir. Günümüz Türkiye’sinde artık bu sendikacılık anlayışının hiçbir hükmü, etkinliği ve itibarı kalmamıştır. Ülkemiz, son 20 yılda, ayağına vurulan prangalar gibi ideolojik sendikacılık zincirinden kurtulmuştur. Hatta hatırlayın, seçimler öncesi ne deniyordu? ‘Hiç kimse belediyelerimizden atılamaz’ diyorlardı. Büyükşehir belediyeleri dahil, kapının önüne konan işçilerimizi gördük mü? Gördük. Memurlarımızı gördük mü, gördük. İşte şimdi onların hepsi tekrar yasal düzenlemeyle görevlerinin başına dönecekler.  

Memur-Sen gibi kuruluşlarımızın önemli payı var. Memur-Sen, 28 Şubat başta olmak üzere tüm girişimlerde daima milletin ve milli iradenin safında yer almıştır. 

Son 20 yılda, bir tarafta istiklal ve istikbalimizi hedef alan saldırıları göğüslerken diğer taraftan da milletimizin her bir ferdine hizmet etmekteyiz. Hiç kimseyi ötekileştirmedik, suçlamadık. Kimsenin inancına, hayat tarzına, kılık kıyafetine müdahale etmedik. Sadece bize oy verenlerin haklarını gözetmekle kalmadık. Bize oy versin vermesin tüm vatandaşlarımızın hakkına, hukukuna samimiyetle riayet ettik.

“ŞU ANDA ALTILI MASA’DA OLANLARDAN BİRİNE ‘HEMEN DEVLET OLARAK BUNU ÖDEYECEKSİN’ DİYEN BENİM” 

Konut edindirme yardımı, kısa adıyla KEY, yıllarca vatandaşımızdan kesilen toplam 3,5 milyar liranın, günümüz rakamlarıyla toplam 20,3 milyar liranın hak sahiplerine ödenmesini biz gerçekleştirdik, biz. Ey CHP, sizler halkımızdan bu paraları topladınız. Ama biz bunları hemen tıkır tıkır tekrar sahiplerine ödedik. 17,1 milyar lira tutarındaki kaynağı, güncel değeriyle 260 milyar lira olarak, onları da çalışanlarımıza yine biz ödedik, biz. Ne dedik, ‘Devlet vatandaşına borçlu olamaz, öyleyse bunu ödeyeceğiz’ dedik. Hani şu anda Altılı Masa’da olanlar var ya işte bunlar o süreci iyi bilirler. Ben onlara; ‘Ya devlet borcunu hemen ödemesi lazım’. Orada içlerinde bir tanesi var, hele hele ona, ‘Hemen devlet olarak bunu ödeyeceksin’ diyen benim, bu talimatı veren benim. Ve bunları şakır şakır ödedik.

Ayrıca Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ilişiği kesilen subay ve astsubayların haklarını iade ettik.  

Tüm kamu görevlilerimizin ek göstergelerinde 600 puan artış yaparak kapsamlı bir düzenlemeye getirdik. Özellikle ek göstergesi 3600’e çıkarılan öğretmen, sağlık çalışanları, polis memurları, din görevlileri, müdür ve müdür yardımcıları ile avukatların emekli aylıklarında yaklaşık 2 bin lira, emekli ikramiyelerinde yaklaşık 70 bin lira artış gerçekleştirdik. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile eğitim camiamızın yıllardır hayalini kurduğu bir reformu hayata geçirdik.

“BUGÜNE KADAR KAMU GÖREVLİLERİMİZİ ENFLASYON KARŞISINDA ASLA EZDİRMEDİK”

2022 yılında, asgari ücretin gelir vergisi ve damga vergisinden istisna tutulmasına yönelik adım attık. Böylelikle kamu görevlilerimiz dahil tüm çalışanlarımız üzerindeki vergi yükünün ciddi oranda azaltılmasını sağladık. Bugüne kadar, küresel ekonomik şartlar nasıl olursa olsun kamu görevlilerimizi enflasyon karşısında asla ezdirmedik. İmkanlarımızı zorlama pahasına, ülkemiz ve milletimiz için çalışan tüm kamu personelimize sahip çıktık. Göreve geldiğimiz 2002 yılında en düşük devlet memuru aylığı sadece neyde biliyor musunuz? 397 lirayken biz bunu 2022 yılı temmuzunda 9 bin 105 liraya yükselttik. Nereden nereye. 

“ÜCRETLİ ÇALIŞANLARIN EZİLMEDİĞİ YILLAR OLARAK TARİHE GEÇMİŞTİR”

578 lira olarak ortalama devlet memuru aylığını ise 2022 temmuz ayı itibariyle 10 bin 932 liraya çıkardık. Bunda da nominal artış yüzde bin 792, reel artış yüzde 66 oldu. Aynı durum asgari ücretten emekli maaşlarına kadar her alanda geçerlidir. Türkiye’nin son 20 yılda ücretli çalışanların enflasyon karşısında en güçlü olduğu, hatta ezilmediği yıllar olarak şimdiden tarihe geçmiştir. Bundan sonra da kamu görevlilerimizin ve emeklilerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Kısaca hatırlattığımız tüm bu reformları, muhalefetin engelleme çabalarına rağmen hamdolsun son 20 yıla sığdırmayı başardık. Bugün de birileri polisinden savcısına, öğretmeninden hakimine, kaymakamından valisine kadar bütün kamu görevlilerimizi tehdit ederken biz, sizler için çalışmaya devam ediyoruz. Muhalefetin çapsızlığı karşısında rehavete ve umutsuzluğa kapılmadan ülkemizin ve milletimizin aydınlık yarınları uğrunda gece gündüz demeden koşturuyor, ter döküyoruz. 

İçinde bulunduğumuz asrın ülkemizin ve milletimizin yüzyılı olmasını kimse engelleyemeyecek. Ne yularını emperyalistlerin tuttuğu terör örgütlerin tehditleri ne siyaset mühendisliği ürünü kırık dökük masaların ayak oyunları Türkiye Yüzyılı mevziine varmamıza mani olamayacak. Bunun için önümüzdeki 4-5 aylık kritik süreci çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Türkiye’yi eski karanlık ve kötü günlerine geri döndürmek isteyenlerin boş durmadığını ve durmayacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Aynı şekilde hepimiz, yapmanın ve inşa etmenin son derece zor, yıkmanın da çok kolay olduğunun farkındayız. Yıkım ittifakının ve destekçilerinin hangi niyetleri taşıdıklarını, hangi saikle hareket ettiklerini, kime yaranmaya çalıştıklarını hepimiz görüyoruz, izliyoruz. Kendi siyasi ömürlerini uzatma dışında hiçbir gayesi olmayan bu paravan yapıdan ülkeye de millete de kamu görevlilerimize hayır gelmeyeceği açık. 2023 seçimleri, Türk siyaset sahnesinin Altılı Masa denilen altı benzemezin artık tabak tadı veren kavgalarından, entrikalarından tamamen kurtuluşumuzun da miladı olacaktır.”

Kaynak: anka