Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bize gelince, sürekli güvenden, şeffaflıktan, demokrasiden dem vuranlar bu ülkenin şirketlerinin düşmanlaştırılmasına tek bir laf dahi etmedi. Bu zatın özel sektörü alenen tehdit eden ifadeleriyle ilgili serbest piyasa ekonomisi savunucularından da tek bir eleştiri cümlesi duymadık. Oysa ‘Türkiye güvenli değil’ iftirası karşısında biz siyasetçilerden önce en güçlü tepkiyi iş dünyamızın vermesi gerekirdi. ‘Çete’ yaftası karşısında en sert eleştirinin iş dünyasının, iş adamlarımızın bizatihi kendisinden gelmesi gerekirdi. Ekonomimizi açıkça çökertmeye başlayan sermaye ırkçılığı karşısında herkesten evvel bu ülkenin sanayi ve ticaret odaları tavır koymalıydı" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bursa Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Ekonomiye Değer Katanlar Ödül Töreni’ne katıldı. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"BURSA SANAYİ VE TİCARET ODAMIZ ŞEHRİN HAFIZASI"

“Kökü mazide ati olan ati ifadesinin ete kemiğe büründüğü yer hiç şüphesiz Bursamızdır. Bursa Sanayi ve Ticaret Odamız 134 yıllık köklü geçmişiyle şehrimizin hafızası konumundadır. Odamız 1,5 asra yaklaşan bu tarihi süreç içerisinde Osmanlı'nın dağılmasına, vatan topraklarının işgal edilmesine, yeni devletimizin cumhuriyetimizin kuruluşuna, tek parti faşizminin millet iradesiyle yıkılmasına, her 10 yılda bir tekrarlanan darbe ve vesayet girişimlerine ülkemiz ekonomisinin 70 cente muhtaç olduğu kara günlere, milletimizin yaşadığı tüm sıkıntı, zorluk, ekonomik ve siyasi çalkantılara bizzat şahitlik etmiştir.

“BELİRSİZLİĞİN HAKİM OLDUĞU İKLİMDE NE EKONOMİ NE DE DEMOKRASİ GELİŞİR”

Bu tecrübelerin ışığında artık şu gerçeği hepimiz idrak edebiliyoruz. Siyasi istikrarın tesisi ekonomik büyüme açısından vazgeçilmezdir. Belirsizliğin hakim olduğu iklimde ne ekonomi ne de demokrasi gelişir. 24 günlük, 38 günlük, 2 aylık hükümetlerin görev yaptığı günlerde iş dünyası önünü göremez, geleceğini planlayamaz. AK Parti öncesi eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki en büyük fark işte budur. Bu önemli kazanımı sayesinde ülkemiz terör örgütlerinden, uluslararası güçlere, darbe girişimlerinden sokak eylemlerine kadar maruz kaldığı onca saldırıya rağmen her türlü badireyi atlatmayı bilmiştir.

“ÜLKEMİZİN GURUR KAYNAĞI OLAN PROJELERİNİ DAHA SANDIKTAN ÇIKMADAN DİLLERİNE DOLAMAYA BAŞLADILAR”

Binbir emekle belli seviyelere getirilen projelerin akamete uğratılması, kifayetsiz muhterisinin yanlış kararın ürünü bir imzaya bakar. Başta devrim otomobilleri olmak üzere bunun örneklerine geçmişte defalarca rastladık. Aynı kirli oyun tekrar sahnelenmek istiyor. Son 20 yılda en büyük başarıyı elde ettiği savunma sanayi alanında kopartılan fırtınayı eminim sizler de takip ediyorsunuz. Ülkemizin gurur kaynağı olan projelerini daha sandıktan çıkmadan dillerine dolamaya başladılar. Attıkları yalanın altında ezilince de mertçe çıkıp özür dilemek yerine masanın diğer ortakları gibi başkalarını suçlama yoluna gittiler.

İHA ve SİHA konusu aslında 6'lı Masa'nın ülkemizin stratejik yatırımlarına yönelik hazımsızlıklarının ilk değil en son örneğidir. Bunların tek derdi gel deyince gelen git deyince giden iradesiz, güdük bir şahsiyeti millete cumhurbaşkanı adayı olarak kabul ettirmektir. Milletle gönül bağını kopartmış olan masanın en büyük ortak pek çok yatırımımızı doğrudan hedef aldı. Tüm dünyada başarılarıyla adından söz ettiren şirketlerimize çete iftirası atmaktan çekinmedi. Üreten, ihraç eden, insanımıza istihdam sağlayan, ülkemize yatırım yapan firmalarımızı açıkça tehdit ettiler. Daha pek çok ihanet derecesine varan hezeyan, tehditlerle iş dünyamıza yönelik iftiralarda bulundular.

“ÇETE’ YAFTASI KARŞISINDA EN SERT ELEŞTİRİNİN İŞ DÜNYASININ, İŞ ADAMLARIMIZIN BİZATİHİ KENDİSİNDEN GELMESİ GEREKİRDİ”

İş dünyamızın çatı kuruluşlarından sanayi ve ticaret odalarımızın önemli kısmından maalesef bu tehditler karşısında ciddi bir ses yükselmedi. Bize gelince, sürekli güvenden, şeffaflıktan, demokrasiden dem vuranlar bu ülkenin şirketlerinin düşmanlaştırılmasına tek bir laf dahi etmedi. Bu zatın özel sektörü alenen tehdit eden ifadeleriyle ilgili serbest piyasa ekonomisi savunucularından da tek bir eleştiri cümlesi duymadık. Oysa ‘Türkiye güvenli değil’ iftirası karşısında biz siyasetçilerden önce en güçlü tepkiyi iş dünyamızın vermesi gerekirdi. ‘Çete’ yaftası karşısında en sert eleştirinin iş dünyasının, iş adamlarımızın bizatihi kendisinden gelmesi gerekirdi. Ekonomimizi açıkça çökertmeye başlayan sermaye ırkçılığı karşısında herkesten evvel bu ülkenin sanayi ve ticaret odaları tavır koymalıydı. Yıkım masasının son dönemde bürokrasiden savunmaya, ekonomiden güvenliğe kadar farklı alanlarda tehdit dozunu sürekli arttırmasında bu sessizliğin önemli payının olduğunu düşünüyorum.

“SİYASİ İSTİKRARSIZLIK İKLİMİNİN YENİDEN HORTLATILMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”

Sükutun yerini inşallah önümüzdeki seçimlerde inşallah tepki alacaktır. Ülkemizi stratejik yatırımlarını engellemeyi hayal edenlerin bu heveslerini bir kez daha kursaklarında bırakacağız. Müstemleke sevdalılarının ülkemizi tekrar kriz bataklığına sürüklemesine göz yummayacağız. Siyasi istikrarsızlık ikliminin yeniden hortlatılmasına müsaade etmeyeceğiz. Son birkaç ayda yaşadıklarımız bile bu çürük yapının Türkiye'ye kavga, entrika, kriz ve kaos dışında hiçbir şey vadetmediğini göstermeye yeterlidir. Ülkeye ve millete dair hiçbir hayalleri hiçbir hedefleri yoktur. İş dünyamızın böyle bir tuzağa düşmeyerek tercihini güçlü Cumhurbaşkanından, güçlü Türkiye'den yana kullanacağına inanıyorum.”

Kaynak: anka