Çağımızın yönetim alanında önemli isimlerinden Peter Drucker “şirketinizde işler iyi gidiyorsa eğitimlerinizi iki katına; kötü gidiyorsa dört katına çıkarın” derken eğitimin insan kadar, kurumlar içinde ne kadar önemli ve değerli olduğunu ortaya koymuştur.

“Eğitim şart” ezberi dışında, eğitimin içeriği, kimin eğitim verebileceği, eğitimcilerin eğitimi ve herkes eğitici rolüne soyunurken kimin “öğrenci” olacağı ise ayrı bir tartışma konusu kuşkusuz…

Yine de eğitimin önemini, eğitimin merakla başladığını, öğretmenin asıl rolünün merak uyandırmak, yetkinlik geliştirmek ve ilham kaynağı olduğunu bilmek işimizi kolaylaştırken; eğitimci olan kişinin kişiliğinin her şeyden önemli olduğunu, bilgi, görgü, deneyim kadar güven ve güvenilirliğin en önemli unsurlar olduğunu da bilmek ayrı bir değer taşır.

Gazetelerin hafta sonları yayınlanan İnsan Kaynakları eklerinde, farklı isimlerde farklı kişilerin bilmem ne zirvelerinde, internette adreslerimize gönderilen (isteğimiz dışındaki) ilanlar ve başka şekillerde dikkatimizi çekmeye çalışan duyrularda olsun bir “eğitim” ve “eğitmen” kirliliği yaşandığını görmek beni yılların akademisyeni ve eğitimcisi olarak dehşete düşürmeye başladı dersem abartmış olmam herhalde.. 

Kimler ne eğitim; hatta danışmanlıklar veriyor şaşarsınız… Sanırsınız ki herkes “bilgelik pınarında yıkanmış” Herkesin anlatacak, öğretecek, aktaracak neleri varmış ta bizler uyuyup kalmışız… 

Televizyon dizilerinde yer alan bir arkadaş aynı zamanda televizyonda eğitimciliğe soyunuyor, şirketlere eğitmenlik ve danışmanlık yapıyor. Yılların tiyatrocusu zirvelerin aranan konuşmacısı ve eğitmenleri arasında girdi bile. Mesleği hekim olanlar bile hastane dışına çıkarak yönetim gurusu ve eğitmen olarak farklı bir kimlikle görmek mümkün artık. Avukatlık mesleğini bırakıp kitap yazıp, seminerle vererek ünlü! bir “kişisel gelişimci” (ne demekse) her zirvede boy gösteriyor. Bu arkadaşa “hayat tecrübeniz nedir?” dersiniz yanıt alamazsınız ama bir “guru” olarak bizlere hayatı öğretmeye başladı bile…
Hatta patronlar, genel Müdürler, müdürler, İK Yöneticileri, ünlü ünsüz birileri ders veriyor herkese. Anlatacak bir şey buluyorlar yoksa da yaratıyorlar ama sektörde “ben de varım”diyorlar.

Bazıları gerçekten bir şeyler yaşamış, biliyor ve aktarabiliyor. Ama ya diğerleri. Hele yaşı yirmili yaşlarda olanlar, kendi hayatlarında başarısız olanlar, başkalarına “hayat” dersi vermiyorlar mı? İşte bu büyük bir sorun olup çıkıyor… 

“Her kör satıcının kör alıcıları vardır” der bir Anadolu özdeyişi ama “kılavuz karga olanın ne olabileceği erdemini de panzehir olarak bizlere söylemeden edemiyor… 

Abartılı yabancı hayranlığına ise bildiğiniz gibi. Kendi ülkesinde bir kitap yazıp ünlü olanlar; kitap yazmadan da ünlüler hatta ne olduğu belli olmayan bazı konuşmacılar bilemem ne “gurusu” olarak sunulabiliyor bizim buralarda…

Bu satırların yazarı yabancıya, erdeme, bilgiye, bilgeliğe gönlünü açmış, bilginin, erdemin ve bilgeliğinin vatanı ve üniforması olmadığını düşünen biri olarak yalnızca kandırılmalara, moda eğilimlere ve seçme hakkına karşı uyarmak istiyor sizleri, bizleri, onları ve herkesi… 
Bunu da yılların ve yaşanmışlığın bir “damıtısı” olarak sunmak istiyor sadece… 

Karşı çıkıyor yabancılaşmaya, körleştirilmeye ve “yabancı ise iyidir” ezberine. İyi ise kim olursa olsun herkesten öğrenmeye ve almaya çağırıyor herkesi. Bir harf öğretene kırk değil seksen sene hizmet edilir ama yeni, farklı ve gerçekten kendi bilgeliğini sunabilen kaç kişi var ki diye düşünmeden de edemiyor…

Enflasyon ve sözde eğitmenler aynı ve benzer nakaratı söyleyip duruyorlar. Eskileri ve eskimişleri yeni ve farklı bir üslupla ısıtıp ısıtıp koyuyorlar önlerimize. Yok, aslında birbirlerinden farkları. Masumiyetinin sömürüsü gibime geliyor bana ve “Dur” da diyemiyoruz. Serbest Pazar ya. İstediklerini yapabiliyorlar..

Zaman diyoruz. Zamanla insanlar bilinçlendikçe bunlar kendiliğinden yerlerini daha “iyi”lere bırakacak ama her şeyde olduğu gibi hep “geç” olacak. Belki “geç” olacak ama “olacak” diye düşünüp kendimizi avuturken iyilerinde daha güzel şeyler sunmasını da bekliyoruz artık..

Evet, eğitim önemli ve hatta sandığımızdan daha da önemli ama eğiticiler ve eğitime soyunanlar daha da önemli ve özellikle biraz da “saygı” lütfen. Nasıl başka mesleklerde uzmanlaşmak için yıllar ve çabalar gerekiyorsa, eğitim ve eğiticilik mesleği de o kadar önemli ve ciddiyet gerektiriyor…