Eğitim-Sen Genel Sekreteri İkram Atabay, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin, “Bu meslek kanunu daha tasarı halindeyken biz itirazlarımızı dile getirmeyi çalıştık. Bir muhatap aradık ama bulamadık. Halen daha muhatap bulmuş değiliz. Biz, bir meslek kanuna ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. Fakat, eğitim emekçileri arasında, eğitim bileşenleri arasında bir hiyerarşi oluşturacak ve bu hiyerarşiyi bir sınav üzerinde şekillendirecek bir yasaya karşıyız, karşı çıkmaya da devam edeceğiz” dedi.

Eğitim-Sen, Öğretmen Meslek Kanunu’nun geri çekilmesi için Türkiye’nin birçok yerinde basın açıklaması yaptı. Ankara’daki açıklamada konuşan Ankara 4 No’lu Şube Başkanı Eyüp Kösedağı şöyle dedi:

“BİR MİLYONU AŞKIM ÖĞRETMENİN MESLEĞİN  ALIŞMA KOŞULLARINI KORUYAN VE GELİŞTİREN BİR MESLEK KANUNUNDAN BAHSETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

“Milli Eğitim Bakanlığı, bugüne kadar eğitim sisteminde yaşanan her sorunda olduğu gibi, eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarına tamamen piyasacı ve rekabetçi bir mantıkla yaklaşmıştır. Bu yaklaşımın son örneği, Öğretmenlik Meslek Kanunu düzenlemesidir. Öğretmenlik mesleği gibi 18 milyon öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonu aşkım öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını koruyan ve geliştiren bir meslek kanunundan bahsetmemiz mümkün değildir.

Siyasi iktidar, öğretmenler arasında halen var olan ücretli, sözleşmeli, kadrolu öğretmen ayrımlarına yenileri eklemekle kalmamakta, eğitim sistemini rekabetçi ve eleyci bir sınav üzerinden yeniden düzenlemek istemektedir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir. Bu temel gerçeği, yok sayarak öğretmenleri kariyer basamaklarına göre bölmek, farklı ücret politikaları üzerinden ayrıştırmak öğretmenler arasındaki ilişkilerin ve mesleki dayanışmayı bozacaktır. Okullarda yapay olarak oluşturulmaya çalışılan farklı statü ve unvanların zaman içinde giderek belirginleşen sınıfsal ayrışmalar yaratması, okullarda katı ve hiyerarşik çalışma ilişkilerinin oluşması kaçınılmazdır.

“BÖLMEYE VE AYRIŞTIRMAYA YOL AÇACAK BÖYLESİ BİR DÜZENLEMEYİ BAŞINDAN İTİBAREN KABUL ETMEDİĞİMİZİ İFADE EDİYORUZ”

‘Nitelikli Okul/ Niteliksiz Okul’ ayrımında olduğu gibi kariyer basamakları üzerinden ‘Nitelikli Öğretmen/ Niteliksiz Öğretmen’ algısı yaratılmak istenmesi son derece tehlikelidir. Öğretmenlerin mesleki birikimi ve niteliğini yok sayarak hayata geçirilmeye çalışılan kariyer basamakları uygulaması öğretmenlik mesleğinin saygınlığını daha da saygınlığını daha da düşürecek özellikler içermektedir. Öğretmen Meslek Kanunu ile birlikte çocuğunun sınıfına uzman ya da başöğretmenin girmesini isteyen velilerle okul idaresi ve öğretmenlerin kariyerine göre okullarda ‘özel sınıflar’ oluşturulması yaygınlaşacaktır.

Aynı işi yapan, sınıfında, branşında aynı eğitim içeriğini anlatan benzer öğretim yöntem ve tekniklerini uygulayan ve öğrencileri benzer süreçlerle değerlendiren öğretmenleri farklı statü ve maaş uygulaması üzerinden bölmeye ve ayrıştırmaya yol açacak böylesi bir düzenlemeyi başından itibaren kabul etmediğimizi ifade ediyoruz.

Eğitim-Sen emekçiler arasında ayrımlar, hiyerarşiler ve eşitsizlikler yaratması kaçınılmaz olan, adaletsizlikleri ve haksızlıkları derinleştirmeyi hedefleyen Öğretmen Meslek Kanunu’na karşı emekçiler açısından üretilebilecek en güzel yanıtın ise bir araya gelmek ve ortak mücadele yürütmek olduğunu düşünmektedir. Öğretmenleri birbiri ile yarıştıran, ayrıştıran, hiyerarşi yaratan ve maaş artışını sınav sonucuna bağlayan, ‘eşit işe eşit ücret’  ilkesini yok sayan, öğretmen emeğini değersizleştiren bir eğitim yaşamını sürdürme tehlikesine karşı iş yerlerimizden başlayarak yerellerde ve merkezi düzeyde tüm eğitim sendikalarının bir araya gelerek ortak tutum belirlemesi taleplerimizin karşılık bulması açısından önemlidir. 

“DİKKATE ALINMADAN HAZIRLANAN BİR MESLEK KANUNU KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Siyasi iktidar eğer bir meslek kanunu yapmakta samimi ise yapması gereken tek şey öğretmenlik mesleği açısından uluslararası düzeyde kabul gören en önemli belge olan ‘Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı’ öğretmenleri toplumsal statüsüne göre yönelik olarak bugüne kadar atılmış en önemli ve kapsamlı adımdır. Öğretmenlerin sadece okul içinde değil, toplum içinde de yerine getirdikleri görevin taşıdığı önemi, uluslararası düzeyde belgeleye, öğretmenlerin tüm sorunlarını ele alan ve durumlarını tüm ayrıntıları ile düzenleyen bir metindir. Bu metin, dikkate alınmadan hazırlanan bir meslek kanunu kabul etmemiz mümkün değildir.

“SADECE ÖĞRETMENLERİN DEĞİL TÜM EĞİTİM EMEKÇİLERİN HAKLARI VE TALEPLERİ GÜVENCE ALTINA ALINMALIDIR”

Eğitim-Sen yıllardır sadece öğretmenlerin değil, eğitim kurumlarında çalışan tüm eğitim ve bilim emekçilerine çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Nitelikli eğitim için öğretmenler kadar emeği olan idari ve teknik personel, yardımcı hizmetler sınıfı ve, 4B statüsünde çalışan eğitim emekçilerinin hakları ve talepleri de dikkate alınmalıdır. Öğretmenler için düşünülen iyileştirmeler, tüm eğitim ve bilim emekçisi arkadaşlarımızın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile birlikle ele alınmalıdır. Siyasi iktidardan talebimiz öncelikle, kariyer basamakları sınavının yapılmaması ve Öğretmen Meslek Kanunu’nun iptal edilmesidir. Gerçek bir meslek kanunu hazırlanmak isteniyorsa ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı’ temel alınmalı, sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerin hakları ve talepleri güvence altına alınmalıdır.”

Eğitim-Sen Genel Sekreteri İkram Atabay ise açıklaması sonrası şöyle konuştu:

“EĞİTİM BİLEŞENLERİ ARASINDA BİR HİYERARŞİ OLUŞTURACAK VE BU HİYERARŞİYİ BİR SINAV ÜZERİNDE ŞEKİLLENDİRECEK BİR YASAYA KARŞIYIZ”

“Bu meslek kanunu daha tasarı halindeyken biz itirazlarımızı dile getirmeyi çalıştık. Bir muhatap aradık ama bulamadık. Halen daha muhatap bulmuş değiliz; eğer, bir bakan öğretmenleri bu ülkenin aydınlık geleceğini şekillendirecek öğretmenleri muhatap almıyorsa burada kendisini sorgulaması gerekir. Biz, bir meslek kanuna ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. Fakat, eğitim emekçileri arasında, eğitim bileşenleri arasında bir hiyerarşi oluşturacak ve bu hiyerarşiyi bir sınav üzerinde şekillendirecek bir yasaya karşıyız, karşı çıkmaya da devam edeceğiz.

Bizler eğitim emekçileri olarak, kendi sorunlarımıza sahip çıkmak, bizim irademizi yok sayan uygulamalara karşı çıkmak için bundan sonra da alanlarda olmaya devam edeceğiz.”

 

 

Kaynak: anka