Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı Eğitim İş ve Genel Sağlık-İş sendikaları, "İnsan onuruna yaraşır bir ücret ve vergide adalet" talebiyle Türkiye genelinde topladığı yaklaşık 100 bin imzayı bugün TBMM’ye sundu. Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, memur ve emekli maaşlarına yapılacak yüzde 25 zamma tepki göstererek, "Yüzde 25 zam, müjde değil emeğimize, alın terimize bir hakarettir" dedi.

Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay ve Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Derya Uğur, "İnsan onuruna yaraşır bir ücret ve vergide adalet" talebiyle Türkiye genelinde topladıkları 100 bin imzayı TBMM Başkanlığı’na sunmadan önce, CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya ile birlikte Meclis’in bahçesinde açıklama yaptı.

“SEN KİMSİN DE VERİYORSUN? CUMHURBAŞKANI’NIN BÖYLE BİR YETKİSİ YOK”

Yıldırım Kaya, memur ve emeklilerin zam oranı yüzde 25 olarak açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben şunları söyledi:

"Sayın Recep Tayyip Erdoğan, seni dün birlikte toplantı yaptığın yandaş sendikalar da kurtaramayacak, ilk seçimde sandıkla gideceksin. Çünkü milyonlarca kamu emekçisi, milyonlarca emekli, milyonlarca kadro dışı kalanlar senin müjdene muhtaç değiller. Verdiğin bir müjde değildi zaten. Dün Ulus Meydanı’nda, Atatürk’ün huzurunda Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay şöyle bir çağrı yaptı; ‘Yarın bir toplantı yapacakmışsın, bu toplantıda açıklayacağın zam kamu çalışanlarının kabul etmeyeceği bir zam olacak; şimdiden ilan ediyorum’ dedi. Sanki müneccim Kadem Özbay; yüzde 25 açıkladı. Enflasyon, İstanbul Ticaret Odası (İTO) rakamına göre bile yüzde 94, yalan makinesi TÜİK’e göre yüzde 64 ama müjde diye açıkladığı oran yüzde 25. Bir de hiç sıkılmadan, sanki babasının parasını veriyormuşçasına ‘Ben veriyorum’ diyor. Sen kimsin de veriyorsun? Cumhurbaşkanı’nın böyle bir yetkisi yok, parlamentonun yetkisi var."

"Yüzde 25 zam, müjde değil emeğimize, alın terimize bir hakarettir" diyen Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise şöyle konuştu:

“Eğitim-İş örgütü olarak ve yine konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’e bağlı Genel Sağlık-İş’in de topladığı 10 binlerce imzayı bugün Meclis’e sunmak için geldik. Bu süreçte imza kampanyamızda talebimiz çok net aslında. Biz, bu ülkede insanca yaşayacak bir ücret ve vergide adalet istiyoruz. Talebimiz; geçinebileceğimiz, insani ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz bir ücretle bu ülkedeki emeğimiz ve alın terimizin karşılığını almak… Bugün kamu çalışanları, yılın başında aldığı ücreti, yılın sonunda bu vergi adaletsizliği sonucunda alamaz hale gelmiş durumda. Bugün ücretleriyle artık ev kiralarını ödeyemeyen, çocuklarının temel gıda ihtiyaçlarını karşılayamayan eğitim çalışanlarından, emekçilerden emeklilerden bahsediyoruz.

"YÜZDE 25 ZAM, MÜJDE DEĞİL EMEĞİMİZE, ALIN TERİMİZE BİR HAKARETTİR"

Buradan bir kez daha soruyoruz; TÜİK yetkilileri, hangi ülkede yaşıyorsunuz? Sayın Cumhurbaşkanı, hangi ülkede yaşıyorsunuz? Siyasete girerken parmağınızdaki yüzükten başka bir şey yoktu, unuttunuz mu? Yüzde 25, müjde diye açıkladığınız şey; emeğimize, alın terimize bir hakarettir. Kendinize yandaşlıkta adeta çığır atlamış sendikacıların, sözde sendikaların alkışlarına alışmış olabilirsiniz. Bir aferine kamu emekçilerini satan, emekçileri satan sözde sendikacılara da buradan sesleniyoruz. Hangi ülkede yaşıyorsunuz? Bugün eğitim çalışanları, bugün emekçiler, emekliler, aldıkları ücretle ev kiralarını ödeyemezken, temel ihtiyaçlarını karşılayamazken yüzde 25, bir müjde değil emeğimize, alın terimize bir hakarettir. Sendikacılık, salonlarda şölen adı altında, emekçiler ezilirken alkış tutmak değildir. Bu sözde sendikalara da emeğimizi gasp edenlere de ant olsun ki hesabını soracağız. Emeğimizden, üretimden gelen gücümüzden haberdar edeceğiz. Bugün 100 bine yakın imzayla Meclis’e geldik. Demokratik bir şekilde hakkımızı, taleplerimizi iletmek için buradayız. Ama bir sendikacı olarak, bir sendika olarak, bu ülkedeki gerçek ve tam bağımsız bir sendikanın temsilcisi olarak alanlarda da anlatmaya devam edeceğiz. Yani bir aferine kamu emekçilerini, emekçileri satan sendikacılardan olmadığımızı bir kez daha göstereceğiz. Üretimden ve üretimden gelen gücümüzden haberdar edeceğiz. Önümüzdeki süreçte de Eğitim İş örgütü ve konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalarla birlikte iş bırakma eylemleri de dahil olmak üzere her türlü eyleme de hazır olduğumuzu buradan ilan ediyoruz. Bugün, 100 binlere ulaşan imzayla demokratik taleplerimizi dile getireceğiz. Talebimiz, insanca yaşayacak bir ücret ve vergide adalettir. Umarım duymayanlar, görmeyenler, anlamayanlar, gerçekten nasıl bir ülkede yaşadığımızı anlarlar ve insan onuruna yaraşır bir ücretin biz emekçilerin hakkı olduğunu umarım bu yolla da anlatmış oluruz.”

“HİÇ BU KADAR DÜŞÜK ÜCRETLER ALDIĞIMIZ DÖNEMLER OLMAMIŞTI”

Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Derya Uğur da şunları söyledi:

“Biz de Genel Sağlık- İş Sendikası olarak, Türkiye genelinde topladığımız imzalarla bugün Meclis’in huzuruna geldik. Bizler de sağlık ve sosyal hizmet çalışanı olarak, yıllardır hiç bu kadar kötü koşullarda çalıştırılmamıştık. Hiç bu kadar düşük ücretler aldığımız dönemler olmamıştı. Bizler ‘Geçinemiyoruz’ dedikçe, ‘çoluğumuzu çocuğumuzu okutamıyoruz, ev kiramızı ödeyemiyoruz’ dedikçe, üstüne üstlük bize yine reva görülen yüzde 25’lerle tesadüfen yine buradayız, karşınızdayız. Bizler geçinemiyoruz arkadaşlar, bu kadar fedakarca, yoğun bir şekilde çalıştığımız halde… Biz de insan onuruna yaraşır bir ücret talebimizle ve vergi diliminde adaletle bugün buradayız.”

Kaynak: anka