PERİHAN ERSİN Karaman’da okullarda çalışan temizlik elemanlarının sayısının pandemiye rağmen azaltılması Eğitim-İş Sendikası’nın tepkisine neden oldu. Eğitim-İş Karaman İl Temsilcisi aynı zamanda Kazımkarabekir ilçesi çok programlı Anadolu Lisesi Müdürü Hamza Şanlıtürk okulların temizliği için İş-Kur tarafından görevlendirilen eleman sayısının bu yıl üçte iki oranında düşürüldüğüne dikkat çekerek, “Milli Eğitim’in plansızlığı, programsızlığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu” dedi. Eğitim-İş Karaman Karaman İl Temsilcisi Şanlıtürk, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, okulların hijyen sorunu yaşadığına dikkat çekerek “Milli Eğitim’in plansızlığı, programsızlığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu” dedi. Şanlıtürk şunları söyledi: “PANDEMİYLE MÜCADELENİN OLMAZSA OLMAZI TEMİZLİK VE HİJYEN” “Yüz yüze eğitim bizim olmazsa olmazımız. Vazgeçilmez temel ilkelerimizden biri. Mutlaka yapılması gerekiyor, çünkü yaşadığımız süreç gösterdi ki; yüz yüze eğitim bu işin olmazsa olmazı. Ancak son iki hafta içerisinde yaşananlar, bakanlığın bu konuda hiç hazırlıklı olmadığını ve sınıfta kaldığını, geçen yıl yaşadığımız süreçte olduğu gibi yine sınıfta kalacağını gösterdi. Bütün bunlar defalarca söylendi ve yazıldı. Ama bu problemler arasında benim en çok dikkatimi çeken bir konu var. Pandemiyle mücadelenin olmazsa olmazı temizlik ve hijyen. Okulların temizliği ile ilgili bakanlığımızın yıllardır devam ettirdiği bir uygulama var. Okullarımıza İş-Kur elemanları gönderiliyor ve temizlik işleri bu şekilde yürütülmeye çalışılıyor. Bu uygulamadan az-çok verim alındı ama bu yıl ne hikmetse bu alımlar üçte iki oranında azaltıldı. Zannedersem Türkiye genelinde bu problem yaşanıyor. Ben kendi okulumdan örnek vererek Karaman geneline ve Türkiye geneline değinmek istiyorum. Geçen yıl benim okulumda İş-Kur personeli olarak üç kişi çalışıyordu. Karaman’dan Kazımkarabekir’e verilen İş-Kur personeli sayısı 7 iken, bu yıl Kazımkarabekir ilçesine sadece üç kişi verildi. Sebebini sorduğumuzda ödenek yetersizliğinden bahsedilmekte. Buna nasıl inanacağımızı, inanıp inanmayacağımızı da bilemedik. “BAKANLIĞIMIZDA PLANSIZLIK, PROGRAMSIZLIK VAR” Çünkü siyasilerimizin her gün dillendirdiği bir konu var; “Ekonomide en iyiler arasındayız”, “Çağ atlıyoruz”, “Çok iyi durumdayız”, “Uçuyoruz” gibi ifadeler var. Para mı yok? Eleman mı yok? Ortam mı müsait değil? Temizliğe mi? ihtiyaç duyulmuyor. Bütün bunların açıklanması gerekiyor. Bir kişi benim okulumu gün boyunca tek başına nasıl temizleyecek? Pandemi sürecinde öğrencilerin hijyenik bir ortamda eğitim görebilmeleri için aralıksız olarak temizlik yapılması gerekiyor. Teneffüslerde, öğle aralarında ve günaşırı. Bir kişi bunu nasıl yürütecek. Farz edelim ki bu kişi rahatsızlandığında, yerine ikame edebilecek olan kişiler var mı? Geçen yıl ve bu yıl bize gösterdi ki; Milli Eğitim Bakanlığımızda inanılmaz bir plansızlık ve programsızlık var. Geçen yıl yaşadığım çok çarpıcı bir örnekten bahsedeyim. Geçen yıl okulların açılması son ana kadar belli olmuyor. Pazar günü gece 12:00’de veya 01:00’de okulların açılacağı, taşımalı sistemdeki öğrencilerin okullara getirilmesinin gerektiği, ertesi gün okulların hazırlanmasının ihtiyaç teşkil ettiği gibi ifadelerle telefonlar açılıyor. Bir hafta öncesinden ya da en kötü ihtimalle bir gün öncesinden bunun plan ve programı niçin yapılmıyor? Servisçi kendisini nasıl ayarlayacak? Okul velisi kendisini nasıl ayarlayacak? Bütün bunlar çok can alıcı sorunlar. Aşı durumuna, PCR testine, öğrencilerin ateşinin ölçümlerine, öğrencilerin okula ulaşımına hiç değinmiyorum bile. “ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİKLER” Bakanlığımızın bir başka sıkıntılı uygulaması ücretli öğretmenlikler. Geçen yıl sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı 20 bin öğretmen atamasına ek olarak, bu yıl da 15 bin öğretmen ataması müjdesi verildi. Ve bu bir müjde olarak lanse edildi. Ve sadece Karaman genelinde, yüzlerce kişinin ücretli öğretmen olarak atandığını biliyorum. Türkiye geneline bunu uyarladığınız zaman sayı korkunç rakamlara ulaşıyor. Bugün yüz binlerce öğretmen açığı var. Net olarak ifade edilen ama resmiyette dile getirilmeyen. Söylemek istediğim şu; "Bu üniversiteyi bitirmiş ve hayata atılmak üzere olan, hayatının baharındaki insanlar niçin 3 kuruşa okullarda çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Bu çocuklara ihtiyaç varsa bunların kadrolu olarak ataması niçin yapılmıyor? İhtiyaç yoksa bunlar ücretli öğretmen olarak niçin görevlendiriliyor? Bununda göz önüne getirilmesi gerekiyor. Bizim nazarımızda bu tamamen bir emek sömürüsü. Başka bir açıklaması yok." MİLLİ EĞİTİM UYGULAMALARI İLE CUMHURİYETİN KAZANIMLARINDAN HIZLA UZAKLAŞTI Eğitim-İş Sendikası Karaman İl Temsilcisi Hamza Şanlıtürk ayrıca Milli Eğitim’in uygulamaları ile Atatürk ilke ve inkılaplarından, devrimlerinden, cumhuriyetin kazanımlarından hızla uzaklaşıldığını belirterek şunları söyledi: “Biz geçmişte bir kalkışma yaşadık. 15 Temmuz olayı. Bunun baş müsebbibi de Gülen cemaati, Fetullah Gülen cemaati önderliğinde oluşan yapılanmaydı. Ve Milli Eğitim’le beraber Türkiye bir nevi kendi eliyle besleyip büyüttüğü bir yapılanmanın, bir cemaatin neredeyse kurbanı olacaktı. Aynı yanlışlar şu anda da devam etmektedir. Biz bunu belgeleriyle bilgileriyle, her şeyiyle açıkça gösterebiliriz. Yeni bir cemaat yapılanmasının, yeni bir kalkışmanın olmayacağının garantisini verebilir mi milli eğitim? Niçin bazı protokollerle, bazı uygulamalarla okullarımız, çocuklarımız bazı cemaatlerin ve tarikatların kucağına itilmekte. Bunun cevabının da verilmesi gerekiyor."