Bu satırları okuduğunuz esnada bile beyninizin evrim geçirmeye devam ettiğinin farkında mısınız? Dijital teknolojinin hayatımıza girmesi ile birlikte yaşam tarzlarımızın da hızla değiştiği genel kabul gören bir gerçek. Peki dijital teknoloji hayatımızı sadece bize yarattığı kolaylıklarla mı değiştiriyor. Kesinlikle hayır. Değişen sadece yaşam tarzlarımız ve hayatımıza giren farklı teknolojilerin getirdiği heyecan ya da kolaylık değil, yapısal olarak da beyinlerimiz değişiyor. Evrim geçiriyoruz.
              İnsan vücudundaki bütün yapıların ki bunlara beyin hücrelerimizde dahil güçlü bir adaptasyon yeteneği vardır. Tekrarlanan davranışlar beyinlerimizde yeni nöronal ağların oluşmasına zemin hazırlar. Tıpkı bir kasın tekrar tekrar kullanıldığında gelişmesi gibi. Yakın çevrenizde bulunan insanların yaş grubuna göre teknoloji ile ilişkilerine bir göz attığınızda doğdukları zamandan bu yana internet ve diğer araçlarla haşır neşir olan çocukların yetişkinlere göre bir çok konuda daha hızlı işlem yaptıklarının farkına varmak için ciddi bir efor sarf etmeniz gerekmez. Son dönemlerde dijital göçmenler ve digital yerliler kavramları ortaya atılmaya başlandı. İnternet teknolojisi ile doğdukları andan itibaren tanışık olan genç kuşağa digital yerliler, sonradan, erişkin yaşta bu mecraya ayak basanlara da digital göçmenler diyebiliriz. Digital yerliler yani genç kuşaklar ceplerinde taşıdıkları bilgisayarlarla büyüdüler ve beyinlerindeki sinir ağlarının bağlantıları yaşlı kuşağa göre oldukça farklı gelişim göstermekte.Bilgisayardaki kısa yollar gibi bir çok işlemi aynı anda yapabilecek yada kestirme yoldan yapmasına olanak sağlayacak yeni bağlantılar oluşurma konusunda daha başarılılar.Bir sayıyı on ile çarmak için basitçe yanına bir sıfır eklemek gibi.Bir çok genç insan ders çalışırken aynı zamanda müzik dinleyip cep telefonundan da arkadaşına mesaj göndermekte.Geleneksel sesiz ortam ve tek işle uğraşma sıkıcı gelebiliyor. Diğer taraftan evrim genç kuşakta sosyal izolasyon, karşındaki insana empati yapamama(gerçek insan ilişkilerinden çok sanal ortamda vakit geçirmekten), çabuk sıkılma, tatminsizlik , istediğine bir an önce ulaşma eğilimi, dürtüsellik gibi yaşlı kuşağın pek de onaylamayacağı olumsuz bir yöne doğru ilerliyor. Fakat digital göçmenler için sevindirici olan yaşlı beyinlerinde sonradan olsa bile teknoloji ile ilişkiye girdiklerinde değişebileceği. Ki bu konuda oldukça başarılı teknoloji kullanımı olan ileri yaşta insanıda gözleyebiliyoruz. Bu açıdan bakıldığında kuşak çatışmaları sadece eski gelenek görenek ve yaşam algısı ile değil , beyinlerimizin yapısal olarak farklılaşması ile de ortaya çıkıyor denilebilir. İleriki yıllarda yaşlı nüfusun avantajı teknolojiyi genç kuşaklar kadar kullanamasalar da, sosyal ilişkiler ve diğer insanların duygularını anlayabilme gibi konularda genç kuşaklara göre daha başarılı olacaklarıdır. Tabi ki bundan elli yıl sonra hangisinin geçer akçe olacağı da tartışmalı…