Boğaziçi Üniversitesi'ne Prof. Dr. Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasını protesto etmek amacıyla 1 Şubat'ta düzenlenen basın açıklaması sırasında gözaltına alınan 52 kişinin 2 yıl 6’şar aydan 18’er yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davada, 21 sanığın daha adli kontrol hükümleri kaldırıldı.

Boğaziçi Üniversitesi Kampüsü'nün girişinde 1 Şubat'ta düzenlenen basın açıklaması sırasında gözaltına alınan 52 kişinin, “toplantı ve gösteri yürüyüşlerine silahsız katılarak, ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” ve "kişiyi, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle birden fazla kişiyle hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından yargılandıkları davanın ikinci duruşması, savunmaların alınmasıyla devam etti. Duruşma, İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nin küçük, katılımcı sayısının fazla olması nedeniyle İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapıldı.

Sanıklardan Şeyma Altundağ, mahkemede savunmasını yaparken gözaltına alındıktan sonra nezarette yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Nezarette bizden başka bir grup da vardı. Sohbet ediyorduk. Onların bir sürü suçu vardı. Bize sordular, ‘Neden buradasınız’ diye. Biz de ‘Rektörü protesto ettiğimiz için buradayız’. Onlarla aynı muameleyi gördük. Ben de bu muameleyi avukatlarıma aktardım, onlar da tutanak tuttu. Ve avukatlarım bu tutanağı benim de onayımla paylaştı. Daha sonra bu tutanak sosyal medyada çok yayılmış diye bundan rahatsız olan İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü benim ismimi ve soy ismimi geçirerek tweet attı. İfademin bir kısmını alıp ekledi. 'Aslı nedir' diye bir 30 saniyelik videomu paylaştı. Kampüsteki bir görüntümü eklemiş tweete, polis kamerasından çekilmiş. Sonunda da hastaneye giderken kelepçemi çıkardıkları görüntümü arka arkaya koyup, ‘Bu kişi yalan söylüyor’ denerek paylaşıldı. Yapılan paylaşımlar hedef göstermedir. Bu açıkça hedef göstermedir. Ben, hiçbir terör suçlusunun, katilin açıkça emniyet hesabından paylaşıldığını görmedim. Paylaşılan tek kişi benim.” 

“VATANDAŞLARI KORUMAKLA SORUMLU KURUMLAR TARAFINDAN İFŞA EDİLDİM”

Yapılan paylaşım sonrasında hakkında sosyal medyada “Yalancı Şeyma” paylaşımları yapıldığını anlatan Altundağ, “Hakkımda milyonlarca tweet atıldı. Hakkımda ‘terörist’ ve ‘hain’ dendi. Ağza alınmayacak hakaretler, tehditler içeren tweetler atıldı. Ailemin bilgileri ifşa edildi. Bu çok ağır bir yük. Sadece bana değil aileme de” dedi.

“İSMİMDEN SONRA EN ÇOK ARANAN ADRESİM OLDU”

Sosyal medyada kendi ismini araştırdığında, en çok tıklananların arasında adres bilgisinin olduğunu gördüğünü söyleyen Şeyma Altundağ, “İsmimden sonra en çok aratılan 'Şeyma nerede yaşıyor' olmuş. Vatandaşları korumak ve temsil etmekle sorumlu olan kurumlar tarafından kişisel verilerimin ifşasına mazur kaldım” diye konuştu.

“SANIK KOLTUĞUNDA YARIN BAŞKALARINI GÖRECEĞİZ”

Davada müşteki tarafın şikayetçi olmadığını hatırlatan Altundağ, “Olayın mağduru olarak burada olan kişiler ‘Öyle bir şey yok’ derken nasıl bu suç iddianamede yer alıyor? Nasıl güveneceğiz? Kendi iktidarını korumak için yapıldıysa bu adalet sarayları, ben bugün bu sanık koltuğundayım ama yarın başkalarını göreceğiz. Tüm bu hukuksuzluğun faillerinden hesap sorulmasını istiyorum. Sorulacağını da biliyorum. Ben ve birçok arkadaşım mağduruz ve haklıyız. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmiyorum” dedi.

Sanık müdafileri, müvekkilleri hakkında derhal beraat kararı verilmesi gerektiğini belirtti, haklarında uygulanan adli kontrol kararlarının kaldırılmasını ve duruşmadan vareste tutulmalarını talep etti.

21 ÖĞRENCİNİN ADLİ KONTROL HÜKÜMLERİ KALDIRILDI

Mahkeme, savunmaları alınan 21 öğrencinin adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasına, bir sanığın ise savunma yapmadığı için adli kontrollerinin devamına, adli kontrol hükümleri kaldırılan sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına hükmetti. Mahkeme, yurt dışında olan sanıkların savunmalarının alınması için yurt dışı istinabe yazısının yazılmasına karar vererek duruşmayı 21 Şubat 2022 tarihine erteledi.

Mahkeme, 25 Kasım'daki ilk duruşmada da 22 sanığın adli kontrol hükümlerini kaldırmıştı.

Kaynak: anka