Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: ADEM KARABAYIR

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu üyeleri, yüzde 30’luk maaş zammını bir günlük iş bırakma eylemiyle protesto etti. Konfederasyonun İstanbul İl Başkanı Alkoç Turan Başgönül, “Tek gücümüz, emeğimiz ve oylarımızdır. Halka kulaklarını tıkayan iktidarınızı, ülkesi için mücadele veren kamu emekçilerinin, emeklilerin ve halkımızın sorunları ile ilgilenmeye davet ediyoruz. Aksi hâlde, sayıları milyonları aşan kamu emekçiler, emekliler ve bu halk, evinde kaynatamadığı tencerenin, pazarda dolduramadığı filenin, çocuğunun cebine koyamadığı harçlığın hesabını sandıkta AKP’ye soracaktır” dedi.

Memur maaşlarında yapılacak yüzde 30’luk zammına karşı Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu öncülüğünde birçok konfederasyon, bugün ülke genelinde iş bıraktı. İstanbul’da da Avcılar Havuz Meydanı’nda eylem yapan konfederasyon üyeleri, “Sefalet zammına karşı insanca yaşayabileceğimiz bir ücret” yazılı pankart açtı. “Sadaka değil, toplu sözleşme” ve “AKP, zammını al, başına çal” sloganları atılan eylemde, “Nebati Bakan’ın gözleri ışıldadı, enflasyon canavarı hortladı” ve “Yandaşlara şatafat, emekçiye sefalet” yazılı dövizler taşındı.

Hazırlanan ortak açıklamayı, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu İstanbul İl Başkanı Alkoç Turan Başgönül okudu. Açıklanan 8 bin 500 TL asgari ücretin alım gücü açısından hiçbir şey ifade etmediğini söyleyen Başgönül, şöyle konuştu:

“YÜZDE 30 ZAM ORANI, ADETA BAHŞİŞ DAĞITIR GİBİ MÜJDE OLARAK SUNULMUŞTUR: Asgari ücrete yapılan artış sonrası ortalama memur maaşlarına baktığımızda ise asgari ücret ile memur maaşlarının neredeyse eşitlendiğini görmekteyiz. 2010 yılında asgari ücret 576 TL iken ortalama memur maaşı, asgari ücretin 3 katıydı. Günümüzde ise yeni açıklanan asgari ücret ile ortalama memur maaşları neredeyse eşit seviyeye gelmiş, emeklilerin ücretleri ise asgari ücretin dahi altında, emeklileri açlığa mahkum etmiştir. Sorun, asgari ücretin çok artırılması değil, asgari ücretteki artış bile içinde bulunduğumuz ekonomik şartlarda yetersiz kalmışken kamu çalışanları ve emeklilerinin ücretlerindeki artışın adeta emekçi ile dalga geçercesine bir düzeyde kalmış olmasıdır. Cumhurbaşkanı’nın önce yüzde 25 olarak açıkladığı, daha sonra ise danışıklı bir şekilde yandaş sendikanın talebiymiş gibi önceden belirlenmiş yüzde 30 zam oranı, adeta bahşiş dağıtır gibi kamu çalışanlarına müjde olarak sunulmuştur. Yandaş sendikalar, ülke şartlarını ve ekonomik krizi görmezden gelerek her toplu sözleşme döneminde kamu çalışanlarını masada sattığı gibi, bugün yine kuruluş amaçlarına göre hareket ederek verilen bu bahşişi ayakta alkışlamışlardır. 

ÖLENE KADAR ÇALIŞMAK ZORUNDA BIRAKILMAKTAYIZ: Ülke şartlarına ve ekonomik krize bakılmaksızın açıklanan bu sefalet artışını ve kamu emekçilerinin görüşleri ve talepleri dinlenmeden kapalı kapılar ardında verilen bu bahşişleri kabul etmiyoruz. Kamu çalışanları ve emeklilerin maaşları, tüm kamu sendikalarının talepleri doğrultusunda yeniden belirlenmelidir. Kamu çalışanlarının en düşük maaşının yoksulluk sınırı olan 26 bin 124 liraya yükseltilerek enflasyon oranının da her ay seyyanen maaşlara yansıtılmasını talep ediyoruz. Kamu emekçileri, düşük emekli maaşlarına mahkum edilmekte, emekli olmamıza rağmen ölene kadar çalışmak zorunda bırakılmaktayız. Bu şartlarda bizler, emekli hayatı yaşayamaz durumda kalırken torunlarımız ve çocuklarımızla da vakit geçirme hakkımızdan yoksun bırakılmaktayız. Bu duruma bir örnek vermek gerekirse; önceden anneler-babalar, emekli olduklarında çocuklarının evlerine destek olup rahat bir emeklilik hayatı yaşarken maalesef günümüzde açlık sınırının altında kalan maaşlarıyla sefaleti yaşamakta, çoğu zaman pazara geç saatlerde giderek daha ucuza elde edebildiği, kalitesini yitirmiş ürünleri ancak alabilmektedirler.

AÇLIĞA VE YOKSULLUĞA MAHKUM EDİLMEKTEYİZ: Emekli olduğumuzda yapılan yüksek kesintilerle maaşlarımızın yarısından fazlası elimizden alınarak maalesef açlığa ve yoksulluğa mahkum edilmekteyiz. Yıllardır enflasyon altında maaş zammı alan memurların en büyük sorunlarından biri de vergi yükünün ağır olmasıdır. Tüm memur, emekli ve diğer çalışanların maaşlarından gelir vergisi oranında kesintiler peşin olarak yapılmaktadır. Her ne kadar vergi dilimleri yükseltilse de bu durum, yılın ikinci altı ayında vergi dilimine girilmesine engel olmayacaktır. İkinci altı ayda yüzde 20 ve yüzde 27’lik vergi dilimine girilmesi nedeniyle yapılacak olan artış, kaşıkla verilen zammın adeta kepçeyle geri alınmasından başka bir şey olmayacaktır. Bu nedenledir ki vergi dilim oranları, kamu görevlileri ve emekliler için yüzde 15’te sabitlenmelidir. Sendika seçme özgürlüğüne darbe vuran yüzde 2 barajı derhal geri çekilmelidir. Yandaş sendikalar ve konfederasyonların hızla artan üye kayıplarının önüne geçmek adına iktidar ve ortağının oyları ile getirilen yüzde 2 üye barajı bir sonuç vermeyecek ve yandaş sendikaların üye kayıpları her geçen gün hızla artacaktır.

1. DERECEYE DÜŞEN HER KAMU ÇALIŞANI, 3600 EK GÖSTERGEDEN KOŞULSUZ YARARLANMALIDIR: Söz konusu düzenleme, ülkemizdeki demokratik yaşamın ayrılmaz bir parçası olan sendika seçme özgürlüğüne aykırıdır. Sendikalar arasında yasa eli ile eşitsizlik yaratacak yüzde 2 üye barajı ve tekel sendikacılık yaratma hayalinden derhal vazgeçilmelidir. 3600 ek gösterge konusunda ise kamu çalışanları arasında ayrım yapılmış, birçok meslek grubu 3600 ek göstergeden yararlanırken 1. derecedeki kamu personeli 3600 ek göstergeden yararlanamamıştır. Bu durum adalet terazisini şaşırtmış, kamu çalışanlarının büyük bir bölümü bu düzenlemeden yararlanırken geriye kalan kesim yararlanamamıştır. Talebimiz bu konuda açık ve nettir. 1. dereceye düşen her kamu çalışanı, 3600 ek göstergeden koşulsuz yararlanmalıdır. Memurun ikramiye hakkı ise bir an evvel verilmelidir. Bilindiği üzere, kamuda çalışan işçilere 1956 yılından itibaren her yıl ikramiye ödenmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında işçilerle birlikte çalışan, çoğu kez aynı odayı paylaşan memurlara ise şimdiye kadar bir kuruş dahi ikramiye verilmemiştir. 1956 yılından itibaren, yani 67 yıldır kamudaki tüm işçiler yılda altı kez, 2018 yılından itibaren ise tüm emekliler yılda iki kez ikramiye alırken ikramiye almayan tek kesim memurlardır. Kamudaki bu ayrımcılık artık son bulmalı, memurlar da bu ikramiyeden faydalanmalıdır.

TEK GÜCÜMÜZ, EMEĞİMİZ VE OYLARIMIZDIR: Bununla birlikte, ücretsiz kreş, ulaşım, yol, yemek, ek mesai ve kira yardımlarının tüm kamu çalışanlarını kapsayacak şekilde verilmesini talep ediyoruz. Kamu kurumlarında çalışan sözleşmeli kamu emekçileri koşul, şart ve yıl dayatılmadan bir an önce kadroya geçirilmeli ve sözleşmeli personel çalıştırma uygulaması ise artık tüm kurumlarda ortadan kaldırılmalıdır. Bugün 7 konfederasyon olarak, tüm bu taleplerimizin karşılanması için hükümeti uyarmak adına bir günlük iş bıraktık. Bugün iş bırakan ve iş bırakma kararımıza destek veren milyonlarca yurttaşımız bulunmaktadır. AKP iktidarına buradan tekrar sesleniyoruz. İş bırakan, bizleri destekleyen, haksızlığa uğrayan milyonlarca kamu çalışanı, emekli, işçi, çiftçi, ev hanımı, öğrenci ve toplumun tüm kesimlerinden aldığımız güçle bugün tekrar karşınızdayız. Tek gücümüz, emeğimiz ve oylarımızdır. Halka kulaklarını tıkayan iktidarınızı, ülkesi için mücadele veren kamu emekçilerinin, emeklilerin ve halkımızın sorunları ile ilgilenmeye davet ediyoruz. Aksi hâlde, sayıları milyonları aşan kamu emekçiler, emekliler ve bu halk, evinde kaynatamadığı tencerenin, pazarda dolduramadığı filenin, çocuğunun cebine koyamadığı harçlığın hesabını sandıkta AKP’ye soracaktır diyoruz.

HAK KAYIPLARINI GERİ ALANA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ: Zamanında, henüz daha iktidara gelmemiş ve milletin gerçeklerinden kopmamışken ‘Evin kirasını kim ödeyecek, elektrik parasını kim ödeyecek, su parasını kim ödeyecek, çoluk çocuğun okul masraflarını kim karşılayacak; soruyorum sizlere. Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor. Bunların peşinden nasıl gideceksiniz, işte ekonomik durum bu’ diye seslenen dönemin muhalefeti, bugünün Cumhurbaşkanı, maalesef milletin gerçeklerinden kopmuş ve bizleri büyük bir ekonomik şiddetle baş başa bırakmıştır. Kamu emekçileri, emeklileri, işçimiz, çiftçimiz ve tüm halkımıza sesleniyoruz. Tüm bu olumsuzluklara rağmen hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın, hiç kimse köşesine çekilmesin. Bu ülke, bitti denilen yerden yeniden başlayanların ülkesi. Bu ülke, Anka kuşu gibi küllerinden tekrar tekrar doğanların ülkesidir. Bizler, milyonlarca yurttaşımızın elinden aldığınız huzuru, hayat standartlarını ve yıllardır uğradığımız hak kayıplarını geri alana kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi İstanbul’dan bir kez daha ilan ediyoruz.”

Kaynak: anka