Beylikdüzü Belediyesi tarafından pandemi sürecinde hayata geçirilen ve kent tarımına büyük katkı sunan Yaşam Bahçesi’nde yaz mevsiminin ilk fideleri dikildi. Gıda Bankası aracılığıyla ihtiyaç sahibi ailelerin temiz ve güvenli gıdaya eriştiği projeyle bugüne dek yaklaşık 51 ton mahsul üretilerek 9 bin 500 aileye ücretsiz ulaştırıldı. Beylikdüzü Belediyesi tarafından hayata geçirilen Yaşam Bahçesi’nde 20 dönümlük bir alana, mevsim sebze ve meyvelerinden olan domates, patlıcan, salatalık, kabak, fasulye, barbunya, karpuz, kavun, çilek ve biber çeşitlerinin de olduğu toplam 14 çeşit ürünün ekimi gerçekleştirildi. Gıda Bankası aracılığıyla ihtiyaç sahibi ailelerin temiz ve güvenli gıdaya eriştiği projeyle bugüne kadar yaklaşık 51 ton mahsul üretilerek 9 bin 500 aileye ücretsiz ulaştırıldı. Beylikdüzü’nde 3 adet bulunan Yaşam Bahçesi’nin kent tarımını desteklemek adına oldukça önemli bir adım olduğunu belirten Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, “Bu yılki hedefimiz 60 ton” dedi. İLK HASAT HAZİRAN SONUNDA Yaz mevsiminin ilk fidelerini Beylikdüzü Belediyesi Meclis Üyeleri ile birlikte toprakla buluşturan ve ilk hasadın da haziran ayı sonunda gerçekleşeceğini belirten Başkan Mehmet Murat Çalık, şunları söyledi: “Beylikdüzü’nde yaşayan ihtiyaç sahibi komşularımız için mevsimin ilk fide dikimlerini gerçekleştiriyoruz. Yaşam Bahçesi bizim için çok kıymetli bir alan. İleride yaşanabilecek olası gıda krizlerine karşı kentlerin üretiminin ne kadar kıymetli olduğunu göstermek açısından bu bahçeyi yaptık. Bu ikinci sezonumuz olacak. Bu kentin toprakları, bu kentin yoksullarını doyurdu geçen yıl. İnşallah bu yıl da aynı anlayışla burada üretmeye devam edeceğiz ve tarımsal üretime katkı sağlayacağız. Çünkü bu kentin her toprağı verimli. Boş alanlarımızı biz mümkün olduğunca belediye eliyle değerlendirip toprağı işleyeceğiz. Toprak işlendikçe de aslında kendini yenileyecek ve değerli hale gelecek. Toprağın oluşması yüzlerce hatta binlerce yıl alıyor. Biz Beylikdüzü’nde toprağa çok kıymet veriyoruz. Ayrıca atalık tohumlarımızla bu işleri yapıyor olmamız da ayrı bir kıymetli. Tohumdan fideye dönüştürdüğümüz ürünleri toprakla buluşturuyoruz. Bizler domatesin kokusunu unutmayacağız. Bizden sonraki nesiller de domatesin kokusunu bilerek, hissederek büyüyecekler.”