MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz'un anayasa değişikliği teklifi için HDP Grubu’nu ziyaret etmesini değerlendirdi. Bahçeli, “AK Parti heyetinin anayasa değişikliğini görüşmek amacıyla, Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesi de son derece doğal ve doğru bir adımdır. HDP’yle niye görüşülmüş? Biz buna ne diyecek, nasıl bir tepki gösterecekmişiz? AK Parti heyetinin CHP’yle kurduğu temasa ses çıkarmayanların bizim sırtımızdan HDP’yi dillerine dolamaları müflis ve müfsit bir tavırdır. Bizim gözümüzde HDP neyse, CHP’de odur ve aynısıdır. Biz kiminle görüşüldüğüne değil, makul ve demokratik çözümün nasıl olacağına bakıyoruz” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün TBMM’de; partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli sözlerine; 10 Kasım 1938'de yaşamını yitiren Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ü anarak başladı. Bahçeli, “Şu hususu tarih ve millet huzurunda ifadeye vazifeliyiz ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri MHP’de ve Cumhur İttifakı’ndadır, bu milli emanetlere de asla leke sürdürülmeyecektir” dedi.

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:  

"CUMHURİYET'İN DOĞUŞUNU SAĞLADI: Gazi Mustafa Kemal Atatürk 84 yıl evvel ebediyete irtihal etmiştir. Buzdağının yalnızca görünen kısmı olan 57 yıllık hayatına bir asırda bile yaşanmayacak olayları sığdırmayı başarmıştır. Aziz Atatürk, emperyalizmle vuruşa vuruşa İmparatorluğumuzun enkazı altında tomurcuklanmış yeni Türk devletini iman ve irade gücüyle ortaya çıkardı. Selanik’teki pembe boyalı ahşap evde doğup Türk vatanını zulmetin pençesinden kurtarıp Cumhuriyet’in doğuşunu sağladı. 

KİM NE DERSE DESİN. ATATÜRK'E ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ: Kim ne söylerse söylesin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e çok şey borçluyuz. Hepsinden ve her şeyden önce vatan ve varlık borcumuz tartışmasızdır. 10 Kasım Aziz Atatürk’ü anlamak, anlatmak, tanımak ve tanıtmak amacıyla 84 yıllık bir tarih tecrübesidir. 10 Kasım bir matem günü değil, yaşanmış onca hadisenin bir idrak, bir ifade, bir ihtiram günüdür. 

ATATÜRK'ÜN EMANETLERİ MHP'DE, CUMHUR İTTİFAKI'NDADIR: Şu hususu tarih ve millet huzurunda ifadeye vazifeliyiz ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri MHP’de ve Cumhur İttifakı’ndadır, bu milli emanetlere de asla leke sürdürülmeyecektir. Aramızdan ayrılışının 84’üncü yıl dönümünde Aziz Atatürk’ü hürmetle, rahmetle, minnetle, tazimle yad ediyorum. Kurucu kahramanlarımıza, fedakârlık nişanesi şehitlerimize, elleri öpülesi muhterem ceddimize Allah’tan rahmetler diliyorum. Biz hepsinden razıyız, Rabbim de razı olsun diyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun niyazındayım.

ÇOK ŞÜKÜR TÜRKİYE BU KONUDA ÇOK RAHATTIR: Kaos içindeki bir ABD’nin, bölünme ve ayrışma kulvarına girmiş bir küresel gücün dünyanın diğer ülkelerine de az ya da çok olumsuz tesiri olacağını düşünüyoruz. Ancak önümüzdeki yılların çok kutuplu dünya panoramasında ABD’nin parçalı ve zayıf güç yapısıyla küresel sahnenin dışına doğru kayacağını öngörüyor, dünya barışı ve beşeri huzur adına bunun ise kaçınılmaz olduğunu değerlendiriyoruz. Birleşik Krallık siyasi ve ekonomik çalkantılarla boğuşurken, diğer Avrupa ülkeleri yaklaşan kış aylarından dolayı ısınma ve aydınlanma endişesiyle panikleyip kıvranmaktadır. Çok şükür Türkiye bu konuda çok rahattır, aksini iddia edenler zillete düşen müfteriler korosudur. 

SAYILARI ALTI MI, YEDİ Mİ, YOKSA SEKİZ Mİ OLDUĞU BİLE MUAMMA: Adına zillet dediğimiz muhalefet partileri buhrandan buhrana sürüklendikçe milletine ve ülkesine iftiralarla saldırmayı geçim kapısı görecek kadar aşağılık bir seviyeye kapılanmaktadır. Geldiğimiz bu aşamada sayıları altı mı, yedi mi, yoksa sekiz mi olduğu bile muamma hale gelen zillet ittifakı değerler anarşisine kapılmış, dedikodunun anaforuna düşmüştür. Ahlak kaidelerini, milli karakteri, manevi vecibeleri hiçe sayan bir muhalefetin demokrasiyi yozlaştıracağını sadece kitaplar değil, tecrübeler de deşifre etmektedir. 

ZİLLET İTTİFAKI, DEMOKRASİNİN CELLAT BAŞIDIR: Türkiye’nin an itibariyle en ciddi sorunu, öne çıkan en temel zorluğu muhalefetin meflûç, melez, menfur ve gayri meşru bir çizgide sabitlenmiş olmasıdır. Dış güçlerin içerideki etki ajanı veya ücretli acentesi gibi faaliyet gösteren, bu savrulmaya siyaset diyen, bunu da utanmadan demokrasiyle maskeleyen zillet ittifakı bir bakıma demokrasinin cellat başıdır. Kılıçdaroğlu CHP’nin başına paraşütle indirilmiş ve özel görevle yetkilendirilmiş taşeron bir siyasetçidir. Bu görev Atatürk’ü itibarsızlaştırma ve CHP’yi silme görevidir. Bu görevin temelinde Dersim isyanının rövanşını almak yatmaktadır. Kılıçdaroğlu’nun hiçbir söz ve eylemi CHP’nin önceki genel başkanlarıyla bağdaşmamaktadır. Bu tavizkar zihniyetin siyaseti hasım ve hezimet siyasetidir. Kılıçdaroğlu zihnen tutsak, siyaseten de zincirlidir. 

ÜZÜLDÜK: ABD’den sonra Birleşik Krallık’ta soluğu alan Kılıçdaroğlu eşik bekleyip ışık bulacağını sanacak kadar hezeyan nöbetine girmiştir. Kayıp sekiz saatin ve hamburgerli gezinin hemen ardından Birleşik Krallık'ın sokaklarında kendisini ve partisini de rezil etmiştir. Biz bundan üzüldük, ama kendisi üzülmemiştir. Biz bundan hicap duyduk, ama kendisi duymamıştır. 

BİRLEŞİK KRALLIK'IN GRİ LİSTEDE OLDUĞUNU BİLMEYECEK, BİLSE DE İTİRAF ETMEYECEK KADAR DA TÜRKİYE KARŞITIDIR: Bir ara Londra tefecilerine ağzına geleni söyleyen Kılıçdaroğlu bu kez tefecilerin kafesine kanadı kırık bir kuş gibi girmiş ve yemlenmek için el avuç açmıştır. Özellikle söylemek isterim ki, kara para aklama ve terörün finansmanı konusunda eksiklikleri bulunan ve risk içeren ülkelerin yakın gözetim altında tutulması demek gri listeye dahil olmaları demektir. Türkiye’nin gri listede olduğunu saygısızca lanse eden Kılıçdaroğlu, bizim için simsiyah bir şahsiyettir, yalan fabrikasıdır, iftira madenidir. Birleşik Krallık'ın gri listede olduğunu bilmeyecek, bilse de itiraf etmeyecek kadar da Türkiye karşıtıdır. 

BU SÖYLEDİKLERİM KAMERA ŞAKASI FALAN DEĞİL: Temiz, teknolojik ve iklim dostu parayı Türkiye’ye getirecekmiş. Bu söylediklerim kamera şakası falan değildir. Bir başka anlatımla trajikomik bir film senaryosu da değildir. Kılıçdaroğlu Türkiye aleyhine kurulan sahnede figüranlık yapmıştır. Bu sahne, Atatürk’ün kurduğu partiye başkanlık eden şahsın nasıl kafa kola alındığını, nasıl tuzağa çekildiğini, tefeci ithamıyla mangalda kül bırakmadığı çevrelere nasıl da alın beni kullanın, Cumhurbaşkanı adayı yapın diyerek boyun eğdiğini ifşa eden maskaralık sahnesidir. 

HİÇ Mİ ETRAFINDA SEVENİN KALMADI?: Temiz para derken Türkiye’yi narko devlet olarak yabancı ülkelerde ispiyonlayan Kılıçdaroğlu bizim gözümüzde bu devrin Sait Molla’sı, Ali Kemali, sömürgeciliğin inzibat görevlisidir. Bir değil bin kere yazıklar olsun diyorum. Birleşik Krallık’ta kanun kaçaklarıyla görüşmesini de utanç vesikası ve suç ortaklığı olarak görüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu şu düştüğün duruma hiç kafa yordun mu? Hiç mi etrafında sevenin kalmadı? Ne yapıyorsun, nereye hizmet ediyorsun, kimlere diyet ödüyorsun diyen hiç mi aklı başında birisi çevrenden çıkmadı? 

TÜRK MİLLETİNİN BİR KURUŞU BİLE TEMİZDİR, HELALDİR: Sözde temiz paralarına mihnet ettiklerin yarın seni ayaza çıkarır, bunu da mı bilmiyor, bunu da mı göremiyorsun? Türk milletinin bir kuruşu bile temizdir, helaldir, alın teridir. Türkiye’de paraya istikbalini satacak gençlik yoktur. Türk milleti cebi para dolsun diye ruhunu kiraya asla vermeyecektir. Para her şeyi yapan diyenler, para için her şeyi yapan çıkarcılardır. 

ÇOK KİRLİ BİR FETÖ AĞZI: Türkiye’yi sağda solda, ülke içinde ülke dışında, parti odalarında veya grup kürsülerinde kara parayla itham edenler, Türk askerine, Türk polisine uyuşturucu ticaretiyle ilgili çamur atan kim olursa olsun, bizim gözümüzde tescilli vatan hainidir. Cari açığı kapatmak için uyuşturucu ticaretine göz yumulduğunu iddia etmek çok kirli bir FETÖ ağzıdır. Bu ağız kanlı bir terör ağzıdır. Bu ağız Kılıçdaroğlu’yla bütünleşmiş bir ağızdır. 

BURADA SANA EKMEK YOK, BURADAN SANA ÇIKIŞ DA YOK: Türk milleti Türkiye’yi karalayanlara, yabancı ülke sokaklarında jurnalcilik yapanlara demokrasi meydanını dar edecektir. Sayın Kılıçdaroğlu, burası Türkiye Cumhuriyeti, burada sana ekmek yoktur, buradan sana çıkış da yoktur. 

BİZ İKİ SEÇENEĞE DE VARIZ: MHP olarak başörtüsünü güvenceye alan ve ailenin korunmasını hedefleyen anayasa değişikliğini sonuna kadar destekliyoruz. Bizim görüşümüz bellidir. Karar ve irademizde bir değişiklik yoktur. Bu anayasa değişiklik teklifini ya geniş bir mutabakat halinde TBMM’de ele alıp sonuca gidelim ya da halkoylamasıyla milletimizin takdirine sunalım. Biz iki seçeneğe de varız ve hazırız. CHP dürüstse, sözünün arkasındaysa, başörtüsüne bez parçası demekten pişmansa buyursun, hep birlikte bu meseleyi köklü çözümle buluşturalım. 

BİZİM GÖZÜMÜZDE HDP NEYSE CHP ODUR: AK Parti heyetinin anayasa değişikliğini görüşmek amacıyla, Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesi de son derece doğal ve doğru bir adımdır. HDP’yle niye görüşülmüş? Biz buna ne diyecek, nasıl bir tepki gösterecekmişiz? Günlerdir cevabı aranan marazi sorular bunlardır.

HDP’ye nasıl baktığımızı tekrar etmeye lüzum bile duymuyorum. AK Parti heyetinin CHP’yle kurduğu temasa ses çıkarmayanların bizim sırtımızdan HDP’yi dillerine dolamaları müflis ve müfsit bir tavırdır. Bizim gözümüzde HDP neyse, CHP’de odur ve aynısıdır. Biz kiminle görüşüldüğüne değil, makul ve demokratik çözümün nasıl olacağına bakıyoruz. Zarfla değil mazrufla ilgileniyoruz. Kabuğa değil öze odaklanıyoruz. 

CUMHUR İTTİFAKI'NI SORGULAYANLARA KAPALIYIZ: Fitne tezgâhı açanlara, el ovuşturan asalaklara, bozguncu telkinlere, iki yüzlü tahriklere, oyun içinde oyun kuranlara, onunla görüştü, bununla buluştu masalı anlatanlara, Cumhur İttifakı’nı sorgulayanlara kapalıyız, alayına birden de yüzümüzü dönmüş durumdayız. Topuna diyorum ki, haydi başka kapıya.

Şimdi bu konuda MHP’yi eleştiren malum televizyon ve basın mensuplarına sesleniyorum. ABD’de hamburger, İngiltere’de ‘king burger’… Yollarda gelirken görüyoruz, ‘kılıç burger yakında’ diye yazıyor. MHP ile uğraşacağınıza ‘kılıç burger’ yiyin de, liderinizin arkasından koşun gidin… Nereye gidiyorsanız, gidin.”

 

 

Kaynak: anka