Haber: EDDA SÖNMEZ / Kamera: ADEM KARABAYIR 

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Bu kötü yönetimle; ülkemiz, ekonomiden dış politikaya, tarımdan hukuka kadar her alanda geriledi. Hani bu ucube sistemin oylanacağı günlerde Türkiye’nin uçacağı söyleniyordu ya. Türkiye bir yere uçmadı, ama Türkiye, gençlerin ilk buldukları uçakla kaçmak istediği bir ülke oldu. Türkiye adeta uçurumdan aşağı itildi. Olan bitenin faili Beştepe'de. Az kaldı az. Bu ülkenin bugününün ve yarının üstüne kara bulut gibi çöken bu iktidardan ve zihniyetinden ayrılmamıza az kaldı" dedi.

DEVA Partisi'nin 1. Olağan Büyükçekmece İlçe Kongresi, Genel Başkan Ali Babacan'ın katılımıyla yapıldı. Kongreye, DEVA Partisi İstanbul İl Başkanı Erhan Erol, DEVA Partisi Büyükçekmece İlçe Başkanı Dr. Ekrem Yılmaz ve partililer katıldı. 

Kongrede yaptığı konuşmada iktidarın ekonomi politikalarını eleştiren Babacan, satır başlarıyla şunları söyledi:

“TÜRKİYE ADETA UÇURUMDAN AŞAĞI İTİLDİ: Bizler hükumetteyken, liyakatli kadrolar varken, istişare ve ortak akıl varken, Türkiye özgürleşmenin, zenginleşmenin, demokratikleşmenin içinden geçti. Ardından keyfi yönetim ülkemize egemen oldu. 2018’de partili ve taraflı Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile hak ve özgürlüklerimiz birer birer geriledi. Bu kötü yönetimle; ülkemiz, ekonomiden dış politikaya, tarımdan hukuka kadar her alanda geriledi her alanda. Hani bu ucube sistemin oylanacağı günlerde Türkiye’nin uçacağı söyleniyordu ya. Türkiye bir yere uçmadı, ama Türkiye, gençlerin ilk buldukları uçakla kaçmak istediği bir ülke oldu. Türkiye adeta uçurumdan aşağı itildi.

BU SİSTEMİ TARİHE GÖMECEĞİZ: Partili, taraflı Cumhurbaşkanlığı sistemi, tarih kitaplarında kısa bir bölüm olacak. 'İstikrar getireceğiz' vaatleriyle sunulan bir sistem, ülkemizi yoksullaştırdı. Bu sistem ülkemizi yalnızlaştırdı, demokrasiden uzaklaştırdı. Ama değerli arkadaşlarım, biz adına sistem denen, ama tam bir sistemsizlik olan bu süreci tarihe gömeceğiz. Bugünün ve yarının Türkiye’sinden silip atacağız. Partili, taraflı Cumhurbaşkanlığı sistemi, tarih kitaplarında kısa bir bölüm olacak. O bölümün adı ne olacak biliyor musunuz arkadaşlar? 'Gerileme dönemi' olacak.

RAKAMLARI EĞİP BÜKEREK 'ŞU KADAR, BU KADAR BÜYÜDÜK' DİYE ÖVÜNÜYORLAR: Bizim ekonomi yönetiminin başında olduğumuz, ortak aklin ve istişarenin gözetildiği dönem ile taraflı Cumhurbaşkanlığı dönemini kıyaslayalım. Biliyorsunuz, bu arkadaşınız Türkiye ekonomisinin yönetimini iki defa teslim aldı: 2002 ve 2009. İkisinde de kriz vardı. Çok şükür ikisinde de ekonomiyi ayağa kaldırdık. Çok karanlık günlerden ülkemizi aydınlığa çıkardık. Şimdi gelelim şu tek kişilik sistemin muhasebesine: Büyüme hızıyla başlayalım. Hani rakamları eğip bükerek “şu kadar büyüdük, bu kadar büyüdük” diye övünüyorlar ya. Bakalım ne büyümüş? kim büyümüş? nasıl büyümüş?

BUNLAR 'BÜYÜYORUZ' DİYORLAR AMA BÜYÜMEYİ HİSSEDEN VAR MI BİLMİYORUM: Hesap ortada. Bizim dönemimizde, Türkiye’nin yıllık ortalama büyüme hızı tam yüzde 7,3. Peki, taraflı Cumhurbaşkanlığı döneminde kaç? Yüzde 3,6. Tabii TÜİK’in rakamlarına inanıyorsak. Bunlar büyüyoruz diyorlar ama, büyümeyi hisseden var mı bilmiyorum. Her birimiz, cüzdanımızın küçüldüğünü hissediyoruz. Her şey çok açık, ülke ekonomisi ne zaman şaha kalkmış ne zaman ilerlemiş. Vatandaşımızın mutfağı ne zaman huzurla dolmuş, hepsi çok açık, çok net. Bir başka veri: Dolar cinsinden kişi baş milli gelire bakalım.

BİZ BU MİLLETİ ZENGİNLEŞTİRDİK, ONLAR YOKSULLAŞTIRDI: Bizim ekonomi yönetiminin başında olduğumuz, ortak aklın ve istişarenin çalıştırıldığı dönemde, kişi başı milli gelir, yıllık ortalama yüzde 12,2 arttı. Taraflı Cumhurbaşkanlığı döneminde ise milli gelir, yıllık ortalama yüzde 2,9 düştü. Bakin tekrar ediyorum; biz artırdık, onlar düşürdü. Biz bu milleti zenginleştirdik, onlar yoksullaştırdı. İşte bunun için gerileme dönemi diyorum. Görünen köy kılavuz istemez. Her şey ortada. Ama bunların ülkemize verdiği zarar, keşke bu kadarla sinirli kalsaydı. Değerli arkadaşlar farkı görüyor musunuz? Bu milletin alin terini, bilek gücünü, akil gücünü nasıl küçülttüler görüyor musunuz? Biz gördükçe kahroluyoruz. Bir bizim dönemimizdeki hayat standardına bakin, bir de şimdikine. Bir bizim dönemimizdeki ülkenin gücüne bakin, bir de şimdikine.

'EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞI' DİYE BİR ŞEY UYDURDU: Sayın Erdoğan Davos’ta 'One minute' dediğinde ekonomimize bir şey olmuş muydu? olmamıştı. Ama Trump’tan gelen bir 'Aptal olma' mesajıyla anında fakirleştik. Hem ülkemizin itibarini iki paralık ettiler, hem ekonomimizi. Hem sözümüzün gücünü yok ettiler hem cebimizdeki parayı. Hem iddialı bir ülke olma vasfımızı sıfırladılar hem gençlerin hayallerini. Bu kadar hisli bir kötüye gidiş olabilir mi? Ama gittik geldik 'Kurtuluş savaşı' nidalarına hapsolduk. Kendisine bağlı medyasıyla Sayın Erdoğan 'Ekonomik kurtuluş savaşı' diye bir şey uydurdu.

HALKIMIZA VATAN, BAYRAK, TOPRAK DİYEREK; YOKSULLUĞA, AÇLIĞA GÖZ YUMMASINI SAĞLAYACAK: Sözüm ona, halkımıza vatan diyerek, bayrak diyerek, toprak diyerek; yoksulluğa, açlığa göz yummasını sağlayacak. Sözüm ona 'krizin sebebi dış güçler' diyerek halkımızı kandıracak. Hangi kurtuluş savaşı, hangi dış güç ya? Olan biten, sadece, hükümetin yanlışlarının bedelini bu milletin ödemek zorunda kalmasıdır. Yanlışı hükümet yapıyor, hesabi millete kesiyor. Kimi kandırıyor bunlar? Ha bu bir itirafsa bilelim. 'Biz ülke ekonomisini 100 sene öncesine, işgal günlerindeki ekonomik seviyeye döndüreceğiz' diyorlarsa bilelim. Maşallah çöküşte çok başarılılar ama, biz buna müsaade etmeyeceğiz.

PARTİLİ CUMHURBAŞKANI, AKRABA BAKANLA EL ELE VERİP HEPSİNİ ÇARÇUR ETTİ: Biz zamanında bu ülkenin hukukunu ayağa kaldırdık. Ekonomisini canlandırdık. Vatandaşımızın refah seviyesini arttırdık. Bunları, bugünkü iktidar har vurup harman savursun diye yapmadık. Merkez bankasında yedek akçe biriktirdik, döviz rezervleri biriktirdik. Biz yaptık bunları, biz. Ve taraflı, partili Cumhurbaşkanı, akraba bakanla el ele verip hepsini çarçur etti.

BU İŞ BİLMEZLİK, KÖTÜ YÖNETİM, DOĞMAMIŞ ÇOCUKLARIMIZIN YARINLARINDAN ÇALIYOR: Neredeyse 3 yıl oldu, 130 milyar dolarlık döviz rezervini, nereye, ne zaman, nasıl sattıklarını hala açıklamadılar. Bu milletin alnının teriyle, helal kazancıyla kuruş kuruş biriktirdiğimiz her şeyi hiç ettiler. Bu iktidar her sıkıştığında milli duyguları, dini duyguları istismar ediyor. Yeter artık, gerçekten yeter. Bu iş bilmezlik, bu kötü yönetim, doğmamış çocuklarımızın yarınlarından çalıyor.

BU KÖTÜ YÖNETİM SAYESİNDE, ARTIK YENİ NESİL DE KUYRUK YAŞIYOR: Şu an ülkemizin tüm sokaklarında endişe hâkim. Tüm hanelerinde yarınlara yönelik kaygı hâkim. Bir gün sonrasının nasıl olacağına dair korku hâkim. Biliyorum, paramızın değeri tarihin en dip seviyesine düşmüş durumda. Anlık gelen zamların altında nefes almaya çalışıyoruz. Sayın Erdoğan, senelerce meydanlarda yağ kuyruklarından bahsederek ülkemizin gelişmişlik seviyesini anlatmıştı değil mi? Haklı tabii. Bu ülkede 30-40 sene evvel bunlar yaşandı. Gençler bunu bilmezdi. Ama bu kötü yönetimin sayesinde, artık yeni nesil de kuyruk yaşıyor. Bakın Sayın Erdoğan vaktiyle ne demiş?

BUNLAR BU ÜLKEYİ KARNE GÜNLERİ GERİ GÖTÜRDÜ: Artık var. Maalesef var. Bakın artık bu memlekette bayat ekmek kuyruğu var. Sık sık gelen zamlardan önce depolarını doldurmak isteyenlerin oluşturduğu benzin kuyrukları var. Marketlerde miktar sınırı uyarılarıyla satılan un var, kahve var. Bunlar bu ülkeyi adeta karne günlerine geri götürdü arkadaşlar. Sayıyla un alıyoruz, zam korkusuyla kuyruklara giriyoruz. Elli kuruş civarında ucuza almak için bayat ekmek kuyruklarına giriyoruz. Dünyanın en büyük 21. ekonomisine sahip, Avrupa’nın en geniş topraklarına sahip, Avrupa’nın en büyük ve en genç nüfusuna sahip bu ülke bunu hak ediyor mu? etmiyor arkadaşlar.

YAŞADIĞIMIZ KRİZİ SIRADAN GÖSTERMEYE ÇALIŞIYOR: İşte bizler, ülkemizi istikrara ve refaha kavuşturma amacıyla bir yola çıktık. DEVA Partisi’nin her bir adımı, Türkiye’yi zenginliğe yaklaştırıyor. Bizim hedefimiz net, bizim yolumuz belli. Özgür ve zengin bir Türkiye için yürüyoruz. Buna hepimizin ihtiyacı var. Ülkemizin ihtiyacı var. Hem bugünün hem yarının DEVA’ya ihtiyacı var. İşte bu yüzden tüm üyelerimizle, tüm gönüllülerimizle birlikte, damla damla ülkemizin her köşesinde büyüyoruz. Bu iktidarın ortakları, bir de 'Tüm dünyada kriz var' diyerek, yaşadığımız krizi sıradan göstermeye çalışıyor. Yok arkadaşlar. Dünyada bizdekine benzer nitelikte bir kriz falan yok.

KARA BULUT GİBİ ÇÖKEN BU İKTİDARDAN VE ZİHNİYETİNDEN AYRILMAMIZA AZ KALDI: Bizim yaşadığımız bambaşka bir şey. Olan biten burada, Türkiye’de. Çünkü olan bitenin faili Beştepe’de. Az kaldı az. Bu ülkenin bugününün ve yarının üstüne kara bulut gibi çöken bu iktidardan ve zihniyetinden ayrılmamıza az kaldı. Kimsenin şüphesi olmasın, endişesi olmasın, biz, deva partisi olarak emaneti teslim almaya geliyoruz inşallah.

HUKUKU VE KURUMLARI AYAĞA KALDIRACAĞIZ: Önce hukuku ve kurumları ayağa kaldıracağız. Güveni tesis edeceğiz. Türkiye’yi hızla refaha ve huzura kavuşturacağız. Kimseyi enflasyona ezdirmeyeceğiz. Güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyümeyle topyekûn zenginleşeceğiz. Gençlerin kaçmak değil, yaşamak istediği bir Türkiye için çalışacağız. Çünkü deva partisi, kadınlarla, gençlerle, çiftçilerle, emeklilerle, öğretmenlerle, işçilerle, esnafla; Eşitlik için, adalet için yola çıktı. Çözüm haritamız belli. Çözümün sözcüsü bizler olacağız. Ayrışmayacağız, ayrıştırmayacağız. Toplumu kutuplara ayırmayacağız. Hep beraber Türkiye’nin yaralarını saracağız. Biz Türkiye’nin haysiyetli insanları için buradayız. Artık Türkiye’nin DEVA’sı var, İstanbul’un DEVA’sı var, Büyükçekmece’nin DEVA’sı var ve biz hazırız.