Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Ortak aday hedefi varsa bu ortak adayın ismi belirlendikten sonra hangi konuda ne söyleyeceği, kurulacak hükümetin neler yapacağıyla alakalı bir çalışmaya ihtiyaç var. Olmayacaksa o zaman her parti kendi adayı ile yoluna devam eder. Unutmayalım ki şu andaki sistem, ilk turda hem Cumhurbaşkanlığı’nı kazanmak istiyorsak hem de Meclis’te nitelikli çoğunluğu sağlamak istiyorsak partileri iş birliği içerisinde olmaya zorlayan bir sistem” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, partisinin bu akşam İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Florya Tesisleri’nde düzenlediği istişare ve değerlendirme yemeğine katıldı. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu ve İstanbul İl Başkanı Erhan Erol ile partililerin de katıldığı etkinlikte konuşan Babacan, bugün iktidarın insanları korkutarak, yıldırarak, tehditle bu ülkeyi yönetmeye çalıştığı bir dönemden geçildiğini söyledi.

“İktidarın, iktidarı kaybetmemek için her türlü yönteme başvurabileceklerinin de farkındayız. İşte bize mitinglerde çıkarttıkları türlü türlü engeller bunun bir örneği fakat artık bu iş bitiyor. Artık müsait bir yerde inmelerinin vakti geldi” diyen Babacan, şöyle konuştu:

“HİÇBİR SORUNA ÇÖZÜM ÜRETEMEYEN YÖNETİM YAPISI VAR: Şu anda Türkiye’nin temel hiçbir sorununa çözüm üretemeyen bir yönetim yapısı var artık Türkiye’de. Yapamıyorlar. Mümkün değil. Mevcut sorunlar büyüyor. Üstelik bunun dışında yeni yeni sorunlar oluşuyor. Şu andaki sistem, o bir kişinin imzasıyla her türlü kararın alındığı sistem, tamamen artık iflas etmiş durumda. Çünkü Türkiye büyük bir ülke. 85 milyon nüfusuyla Avrupa’nın en büyük ve en genç nüfusuna sahibiz. Avrupa’nın en büyük toprakları bizim. Avrupa’nın en büyük tarım arazileri bizim fakat bu büyük ülkenin, öyle Beştepe’deki bir odadan bir imza ile yönetilmesi mümkün değil. Devlet yönetiminin yetkisinin mutlaka üst kademelerden alt kademelere doğru devredilmesi gerekiyor. Aynı zamanda merkezden de yerele doğru bu yetkinin devredilmesi gerekiyor.

ÜLKEYİ YÖNETENLERİN ZİHNİNDE DEMOKRASİNİN KIRINTISI BİLE KALMADI: Yerinden yönetim anlayışının Türkiye’de hâkim olması gerekiyor. Bu yönetim sistemiyle alakalı ama aynı zamanda Türkiye’de eğer gerçekten birinci sınıf bir ekonomiyi hedefliyorsak, gerçekten yüksek gelirli, üst gelire sahip bir ülke olmak istiyorsak, birinci sınıf bir hukuk devleti olmak zorundayız aynı zamanda. Şu andaki iktidar bunu bir türlü anlamadı. ‘Ben her gün hukuku çiğnerim. Her gün adaleti ayaklar altına alırım. Bir anlamda ekonomiyi toparlarım’ zannediyorlar ama olmuyor. Biz bunu gördüğümüz için şu anda ülkeyi yönetenlerin zihin dünyasında, hukuk ve adalet kavramlarının artık tamamen yok olduğunu bildiğimiz için, şu anda ülkeyi yönetenlerin zihninde artık demokrasinin kırıntısının bile kalmadığını bildiğimiz için biz DEVA Partisi’ni kurmaya karar verdik. Bunun için yola çıktık.

SAĞLAM BİR DEMOKRASİYE AYAĞINIZI BASMADAN BİR ATILIM YAPAMAZSINIZ: Sağlam bir demokrasiye ayağınızı basmadan bir atılım yapamazsınız. Hukuk, adalet, insan hakları, özgürlükler konusunda temeli sağlamlaştırmazsanız onun üzerine sağlam bir ekonomiyi asla inşa edemezsiniz. Teşkilatlanma bizim için çok önemli. Teşkilatlarımız hem vatandaşlarımızı birebir duymak, dinlemek için önemli hem de partimizin hazırlıklarını, Türkiye’nin yarınlarını, hedeflerimizi, politikalarımızı birebir insanlara dokunarak anlatabilmek için çok önemli.

BİZE KARŞI ÇOK CİDDİ MEDYA BLOKAJI VAR: Şu anda bize karşı yürütülen çok ciddi bir medya blokajı var. Devletin sahibi olduğu veya tehditle, teşvikle kontrol ettiği gazetelerde, televizyonlarda, DEVA Partisi’nin adını duymak hemen hemen mümkün değil. Belki ayda yılda bir, olumsuz bir şey yakalayacaklar da bizi yıpratacağını düşünerek haber yapacaklar. Birkaç denediler, baktılar; o da bize yarıyor. Çünkü hiç duymayanlar duyuyor. Şimdi onu da yapmamaya başladılar. Şu andaki politika, hiç görmemek, yok varsaymak. Siz istediğiniz kadar kendi kontrolünüzdeki televizyonlarda, gazetelerde yok sayın. Bu millet artık DEVA Partisi’ni tanıdı, tanıyor, destekliyor ve insanların kalbinde, gönlünde ve zihninde yer eden bir siyasi partiyi siz isterseniz görmezden gelin, millet gayet iyi görüyor ve destekliyor. Bunları aştık.

MESELE ANAYASA’YI DEĞİŞTİRMEKSE İLLAKİ PARTİLER ARASI MUTABAKAT GEREKİR: Altılı Masa çalışmalarına verdiğimiz katkılar, burada bugüne kadar yapılan en önemli çalışma, parlamenter sisteme geçiş. Altı siyasi parti uzlaşıp ortak bir belge hazırladı. ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’. Türkiye’de siyasetin uzlaşıyla, diyalogla yapılabilecek olduğunu dünya aleme göstermiş olduk. Bu önemli bir aşamaydı. Yakın siyasi tarihimizde hiçbir zaman bir parti, kendi başına Anayasa’yı değiştirecek bir Meclis aritmetiğini yakalayamadı. Mesele Anayasa’yı değiştirmekse illaki partiler arası mutabakat gerekir. Biz, seçimlerden sonra parlamenter sisteme geçmek için gerekli olacak mutabakat zeminini bugünden oluşturduk ki ülkemiz vakit kaybetmesin.

İSTİŞARE ELDEN BIRAKILMASIN: Diğer partilerle iş birliği alanında önümüzdeki önemli gündem maddelerimizden bir tanesi geçiş sürecinin yol haritası. Yani seçimlerden sonra kurulacak hükümetin, parlamenter sisteme geçene kadar ülkeyi nasıl yöneteceğiyle alakalı çok önemli bir çalışma yapıyoruz. Mevcut sistemle seçime gideceğiz ama Anayasa’yı değiştirerek yeni bir sisteme geçme hedefi ve iddiasıyla seçime gideceğiz. Dolayısıyla seçimlerden sonra kurulacak hükümetin, seçimlerden sonraki yürütme erkinin ülkeyi hedeflediğimiz bu parlamenter sistemin ruhuna uygun yönetmesi gerekiyor. Madem bunu hedefliyoruz, seçimlerden sonra kurulacak hükümet, ‘Parlamenter sisteme geçene kadar biz şöyle bir aklımıza geleni yapalım. Tek imzayla biraz devam edelim’ dememeli. Uzlaşı arayışıyla, mutabakat ruhuyla ve kararları şekillendirirken, alırken yetki paylaşımını esas alan bir üslupla ülkeyi yönetmesi gerektiğini biz düşünüyoruz. Yani madem parlamenter sistemin özünde istişare var. Bu istişare ruhunu seçimlerden hemen sonra başlatalım. Mevcut Anayasa’ya göre dahi kuracağımız mekanizmalarla ülkemizin istişare ile yönetilmesini sağlayacak sistemi bugünden kuralım. Parlamenter sisteme geçene kadar da ülkemizde bir yandan hızlı ve güzel şeyler yapılsın ama bir yandan da istişare elden bırakılmasın.

PARTİLERİ İŞ BİRLİĞİ İÇERİSİNDE OLMAYA ZORLAYAN SİSTEM: Bir başka çalışma alanı da altı partinin temel politika alanlarında bir ortak söylem gayreti. Biz bunu da önemli görüyoruz. Çünkü eğer bir ortak aday hedefi varsa bu ortak adayın ismi belirlendikten sonra hangi konuda ne söyleyeceği, kurulacak hükümetin neler yapacağıyla alakalı bir çalışmaya ihtiyaç var. Bu çalışmanın bu ortak adayı destekleyen partilerle ve ortak adayın da içinde olduğu bir süreçle yapılması gerekiyor. En azından ortak adayın bir seçim beyannamesi gerekiyor. İşte bunun için de biz bugünden çalışması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için de bugünden partiler arası bir sürecin başlaması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer ortak aday olacaksa ve ortak bir yönetme iradesi varsa. Yok, olmayacaksa o zaman tabii ki işin doğalı her parti kendi çalışır. Kendi çalışmalarını ortaya koyar. Kendi adayı ile yoluna devam eder ama unutmayalım ki şu andaki sistem, ilk turda hem Cumhurbaşkanlığı’nı kazanmak istiyorsak hem de Meclis’te nitelikli çoğunluğu sağlamak istiyorsak partileri iş birliği içerisinde olmaya zorlayan bir sistem.

ERDOĞAN 2018’DE TEK BAŞINA KAZANABİLDİ Mİ: 2018’de Sayın Erdoğan, seçimi tek başına kazanabildi mi? Tek başına aday olsaydı ilk turda yüzde 50’nin üzerinde oy alabilir miydi, mümkün değil. İktidar partisi 2018’de ilk defa Meclis çoğunluğunu kaybetti. Yani öyle bir hava oluşturuluyor ki, sanki böyle devam eden başarı çizgisi var. Öyle bir şey yok. Şu anda iktidar partisi, 2018’de Meclis çoğunluğunu kaybetti ancak bir başka partiyi yanına alarak Meclis’te basit bir çoğunlukla şu anda işi götürebiliyor. Dolayısıyla biz mevcut sistemle seçimi kazanacaksak, bu seçimi kazanmak partileri bir arada olmaya zorlayan bir süreçle ancak mümkün olacak.

ÖNCELİKLİ OLAN DEMOKRASİ ZEMİNİNİ HAZIRLAMAK: Biz bunu baştan bildiğimiz için diğer partilerle ortak çalışma zeminini oluşturduk. Onun için bu süreci işletmeye başladık. Çünkü şu anda öncelikli olan Türkiye’deki demokrasi zeminini hazırlamak. Yani Türkiye’de tekrar sağlam bir demokrasi zemini kurmak. Çünkü bu demokrasi zeminini sapasağlam kurmazsak yarın o ortam olmadığında, siyasi partilerin iş yapması da çok zorlaşacak. Siyasi partiler ancak sağlam demokrasi zemini üzerinde birbirleriyle rekabet ederek daha iyinin mücadelesini verebilirler. O demokrasi zemini yoksa o zaman orada ne rekabet kalır, ne mücadele kalır; hiçbir şey kalmaz. Dolayısıyla şu andaki en önemli öncelik işte o demokrasi zeminini imece usulü iş birliğiyle yeniden Türkiye’de kurmak ve sağlam bir parlamenter sistem, güçlenmiş bir parlamenter sistemi ülkemizi bir an önce ulaştırmak. Onu yaptıktan sonra bambaşka bir dönem başlayacak Türkiye’de.”

EROL: HER GEÇEN GÜN DAMLALAR GİBİ BİRLEŞİYORUZ

DEVA Partisi İstanbul İl Başkanı Erol da “DEVA teşkilatları, DEVA’yı İstanbul’da hem tanıttılar hem anlattılar. En son tüm Türkiye’ye örnek olduğunu düşündüğümüz mavi yelekliler projemizi başlattık. Her hafta bir ilçede, tüm teşkilat mensuplarımızla sahadayız, esnafımızı dolaşıyoruz, halkımızın içindeyiz. Halkın içindeyken en çok hoşumuza giden söz şu, ‘Ya DEVA’lılar bu kadar çok mu? Evet, biz kalabalığız. Her geçen gün damlalar gibi birleşiyoruz, büyüyoruz, çoğalıyoruz” diye konuştu.

 

Kaynak: anka