UĞUR İSTANBULLU

DİSK ve Gıda-İş yöneticileri, Artvin’in Hopa ilçesinde mevsimlik ÇAYKUR ve belediye işçileriyle bir araya geldi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Mevsimlik işçilerin mevsimlik yaşamaya mahkum edildiği düzeni değiştirmek için bir mücadele yürütüyoruz. Bütün ÇAYKUR işçisi arkadaşlarımıza amasız, fakatsız güvenceli, kadrolu çalışma hakkını istiyoruz” dedi.

DİSK’in Karadeniz Bölge Temsilciler Kurulu Toplantısı, Hopa Ticaret ve Sanayi Odası Kongre Salonu’nda dün yapıldı. Toplantıya, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Arslan, iş yeri temsilcileri, DİSK üyeleri ve Artvin Baro Başkanı Ayla Varan ve DİSK Doğu Karadeniz Bölge Temsilcisi Selim Bilgin katıldı. Toplantıda, ÇAYKUR ve belediyelerde mevsimlik işçi olarak çalışanlar da yer aldı.

“YÜKSEK ENFLASYON, HAYAT PAHALILIĞI, GEÇİM DERDİ, BUGÜN HERKESİN TEMEL GÜNDEMİ”

Arzu Çerkezoğlu, toplantıya ilişkin şunları söyledi:

“Dün Trabzon ve Rize’deki görüşmeler ve açıklamalar sonrasında bugün DİSK’in ‘Bölge Temsilciler Kurulu’ adını verdiğimiz ve DİSK’in işleyişinde son derece önemli olan, kararlarını aldığımız bölgelerdeki farklı işkollarındaki sendikalarımızdaki örgütlü iş yeri temsilcilerimizle ve üyelerimizle birlikteyiz. Burada mevsimlik çalışan ÇAYKUR işçisi arkadaşlarımız var. Belediyelerde çalışan, hâlâ şirketlerde çalışan arkadaşlarımız var. Farklı işkollarından arkadaşlarımız var, emeklilerimiz var, Emekli-Sen üyesi arkadaşlarımız var ve hep birlikte değerlendirme yapıyoruz. Tabii Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Ülke ekonomisi kriz içerisinde. Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, geçim derdi, bugün herkesin temel gündemi.

“BÜTÜN ÇAYKUR İŞÇİSİ ARKADAŞLARIMIZA AMASIZ, FAKATSIZ GÜVENCELİ, KADROLU ÇALIŞMA HAKKINI İSTİYORUZ”

Bu süreçte özellikle kadrolu, güvenceli çalışma sendikal haklarımızın kullanabilmek, yaşanan bu olumsuz tablo, bu ekonomik kriz karşısında işçi sınıfının, emekçilerin emeğini, ekmeğini koruyabilmesinin tek yolu. O yüzden dün Rize’de ÇAYKUR işçisi arkadaşlarımızın kadro hakkı için bir mücadele yürüttük ve bugün yine kendileriyle birlikteyiz. ÇAYKUR’da 5 ay 29 gün çalıştırılan, ama hayatın 12 ay devam ettiği, yani mevsimlik işçilerin mevsimlik yaşamaya mahkum edildiği düzeni değiştirmek için bir mücadele yürütüyoruz. Bütün ÇAYKUR işçisi arkadaşlarımıza amasız, fakatsız güvenceli, kadrolu çalışma hakkını istiyoruz. Yine belediyelerde halen daha, ‘taşeron şirketlerle çalışmayı bitirdik’ dediler ama belediye şirket işçisi arkadaşlarımız hâlâ şirketlerde çalıştırılıyor. Başta ek tediye hakları olmak üzere en temel haklarına ulaşamıyorlar. Dolayısıyla bütün taşeron işçilerine ayrımsız kadro verilmesi lazımdır. Özellikle belediyelerde şirket işçisi arkadaşlarımızın kadroya geçirilmesi, DİSK’in bu dönemdeki en önemli mücadelelerinden bir tanesidir. Burada belediyelerde çalışan şirket işçisi arkadaşlarımızla değerlendiriyoruz.

“İŞÇİ SINIFI ÖRGÜTLÜ OLMADAN ÜLKENİN GELECEĞİ OLMAZ”

Genel İş Sendikamız Türkiye çapında mücadele yürütüyor ve DİSK de yereldeki şirket işçisi arkadaşlarımızın kadrolu, güvenceli çalışması için sonuna kadar bu mücadelede yanlarında olacak. Aslında içinden geçtiğimiz bu zor dönemde, tekrar altını çizmek isterim ki işçi sınıfı örgütlü olmadan ülkenin geleceği olmaz. İşçi sınıfı örgütlü olmadan Cumhuriyet’in geleceği de olmaz. Biz, bu nedenle bir kez daha eşitlik, özgürlük, adalet, barış ve kardeşliğin egemen olduğu, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği, ürettiğimiz değerin hakça paylaşıldığı; gelirde adaletin, vergide adaletin sağlandığı emeğin Türkiye’si mücadelesini veriyoruz. Bu bölgede de mücadeleyi önümüzdeki dönemde yükseltmek ve DİSK’i Doğu Karadeniz Bölgesi’nde de bütün işkollarında daha güçlü, daha örgütlü hale getirmek için tüm arkadaşlarımızla birlikte kararlarımızı alıp önümüzdeki süreçte bu tarihsel dönemde görevlerimizi yerine getirmek için yan yana, omuz omuza olmaya devam edeceğiz.”

“MADDİ VE MANEVİ ANLAMDA ÇOK BÜYÜK KAYIPLAR YAŞIYORUZ”

Mevsimlik çay işçisi Sevim Lokumcu ise şunları söyledi:

“6 ay süre içerisinde hiçbir gelirimiz yok. Dışardaki insanlar da geçici olarak çalışmanın ne demek olduğunu kolay kolay bilmiyorlar. Sizi yazın görüyorlar çalışıyorsunuz. E kışın? Diyoruz ki ‘Biz artık çalışmıyoruz’. ‘Nasıl olur; bir çalışıyorsunuz, bir çalışmıyoruz’ diyorlar. İnsanların kafasında da belirgin olan şey, geçici işçiliğin ne anlama geldiğini bilmemesi. Maddi ve manevi anlamda çok büyük kayıplar yaşıyoruz. Ben, işe girdiğim süreyi söyleyeyim; benim şu anda 3 bin 400 pirim günüm var. Aslında 25. senedeyim. Aslında benim 8 bin-9 bin pirim günüm olması lazım ve ben şu anda emekli olarak orda oturup ve yahut da Emekli-Sen’li olmam lazım. Onun için emeklilik hayalim de kafama tam bir şablon olarak oturmuyor. 1988’de bir umutla ben, şu anda 25 sene önceki gençliğimi düşünün, bir umutla fabrika veya devletin bir kurumuna girmişsiniz. 82. günü işten atılmışsınız. O manevi çöküntüyü, bir geçici işçi olarak 25 senedir yaşıyorum.”

“BİR SONRAKİ SENDİKA GÖRÜŞMELERİNE DİSK’İN İMZA YETKİSİ ALACAĞINA SÖZ VERİYORUM”

Hopa Belediye şirket işçisi Ferda Başar, “Hopa’ya geldiniz, ‘Alın beni memleket kurtulsun’ diyen Metin Lokumcu’nun, her şeyden öte ‘Ben bir devrimciyim’ diyen Kazım Koyuncu’nun memleketine tüm DİSK’lilere hoş geldiniz diyorum. Arzu Başkan’ım, Hopa Belediyesi şu anda sözleşme gereğince DİSK’te değildir. Ama bir sonraki sendika görüşmelerine DİSK’in imza yetkisi alacağına söz vererek devam edeyim. Hepinize hoş geldiniz diyorum. Mücadeleyi yarınlara daha büyük ve hep birlikte taşıyacağımıza eminin tekrardan hoş geldiniz” dedi.

“SON İKİ SENEDE BAYAĞI YALAN ÖĞRENDİK”

Mevsimlik ÇAYKUR işçisi İrfan Kısır da “Kısa bir şey söyleyeceğim; biz, mevsimlik işçiler olarak son iki senede bayağı yalan öğrendik. Nedir? Ev sahibi kira istiyor; mevsimlik işçiyiz, kışın 6 ayda para alamadığımız için, işte ‘ikramiye alacağız ve o zaman ödeyeceğiz’. Komşunun düğünü oluyor, ‘falan yerde işimiz var’. Yani bayağı yalan öğrendik” diye konuştu.

“BİZLER NE YAZIK Kİ BU ÜLKEDE YAŞAM HAKKINI KONUŞUR DURUMDAYIZ”

Artvin Baro Başkanı Ayla Varan da şunları söyledi:

“Türkiye’de kadın sorununda hep biz yaşam hakkından bahsediyoruz ya. Yani orada raporlarda, ilk bilirkişi raporunda ben yeterli mi, değil mi çok da emin olmadık. Çünkü yüzeysel oldu. Devletin işlettiği bir taş ocağındaki ağır kusurları biz ilk raporlarda bile görmüş olduk. Neydi? Metan gazı sızıntısı olduğunu bile bile ikinci vardiya işçileri yerin 300 metre, 400 metre derinliğine indirilmiş. Demek ki güvenlik tedbirleri bilerek alınmamış ve 41 tane işçimiz hayatını kaybetmişti. Yani biz hangi noktadayız ve şunu da gördük aileleri de ziyaret ettik. İnsanlar çalışmak için, bunun artık ekonomik bir maaşla ölçülenebilir şeyi de yok da. Meslektaşlardan birtakım bilgiler aldık. Küçük patlamalarda oluyor bize yansımayan ve kamuoyuna, sizlerin de duymadığı. Yani insanlar, hani bir laf vardı, ‘Kefenimizi giyip gideriz’, insanlar kefenleri giyip o insanlar nereye gidiyorlar bilmiyorum ama bu insanlar, karnını doyurmak için, ekmek parası için taş ocaklarında. Üstelikte en son ocakta, devletin işlettiği taş ocağında hayatlarını kaybettiler. Yani bizler ne yazık ki bu ülkede yaşam hakkını konuşur durumdayız.”

Ardanuç Belediyesi şirket işçisi Haluk Öztürk, “20 yıldır duruşundan taviz vermeyen, 20 yıldır bu düzene boyun eğmeyen, 20 yıldır onuruyla mücadele eden bir işçi kardeşinizim. Ardanuç Belediye Başkanı’mız Yıldırım Demir’in sayesinde de sendikalının nasıl işlev yaptığını, sendikalının nasıl çalıştığını biz başkanımızdan öğrendik” dedi.

“EMEK HIRSIZLARI, KENDİ MESAİ ARKADAŞLARINI DAHİ DAVA EDEBİLECEK OLAN BELEDİYE İŞ SENDİKASI’DIR, TÜRK-İŞ’TİR, HAK-İŞ’TİR”

Fındıklı Belediyesi şirket işçisi Gökmen Tuna, “15 yıldır vadilerine HES’cileri sokmayan; dayanışmanın, imecenin, mecinin kentinden, Rize’nin dimdik duran kalesi Fındıklı’dan geliyorum. Dönem; korkmadan, yılmadan patronlara karşı ve o patronların hükmüne karşı mücadele etme günüdür. İşimiz, ekmeğimiz, hakkımız, hukukumuz için mücadele etme günüdür. Emeğimizi sömürenlere karşı mücadele etme günüdür. Emek hırsızlarına karşı mücadele günüdür. Bu emek hırsızları sadece patronlar mı? Değil. Fındıklı’da yaşadığımız örnekle söylemek istiyorum. Bu emek hırsızları, kendi mesai arkadaşlarını dahi dava edebilecek olan Belediye İş Sendikası’dır, TÜRK-İŞ’tir, HAK-İŞ’tir. O yüzden iyi ki birlikteyiz diyorum. Yaşasın iş, emek, özgürlük mücadelemizdir. Yaşasın sendikamız, yaşasın DİSK diyorum ve hepinizi saygılarımla selamlıyorum” diye konuştu.

Kaynak: anka