MUHAMMET FATİH BAŞCI

Aile sağlığı merkezi (ASM) çalışanı hemşire Büşra Şahiner, “Kamu kurumunda kamu hizmeti veriyoruz ancak hiçbir kamu hakkından faydalanamıyoruz. Özlük haklarımız yok, taşeron firma aracılığıyla doktorlarımızla sözleşme imzalayarak mesleğimizi icra ediyoruz. İşverenlerimiz doktorlarımız olduğu için işten çıkarılma kararını verecek olan da yine doktor arkadaşlarımız oluyor. Dün kadro istedik, bugün yine istiyoruz, yarın yine isteyeceğiz. Kadronun bir lütuf olduğunu değil bir hak olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Aile sağlığı merkezlerinde ‘gruplandırma elemanı’ adı altında görev yapan sağlık çalışanları, kadro istiyor. Ankara Ovacık ASM'de hemşirelik yapan Büşra Şahiner, yaşadıkları mağduriyetleri ve taleplerini anlattı. Şahiner şunları söyledi:

“BİZE HAKKINIZ ÖDENMEZ DENDİ ANCAK HAK ÖDEMEYE GELDİĞİNDE BİR KISMIMIZ KADRO ALDI BİR KISMIMIZ ALAMADI”

“Bizler aile sağlığı merkezlerinde gruplandırma elemanı adı altında çalıştırılan kalifiyeli, diplomalı sağlık çalışanıyız. Biz hemşireyiz, ATT’yiz, tıbbi sekreteriz, temizlik personeliyiz. Kamu kurumunda kamu hizmeti veriyoruz ancak hiçbir kamu hakkından faydalanamıyoruz. Özlük haklarımız yok, taşeron firma aracılığıyla doktorlarımızla sözleşme imzalayarak mesleğimizi icra ediyoruz. İşverenlerimiz doktorlarımız olduğu için işten çıkarılma kararını verecek olan da yine doktor arkadaşlarımız oluyor. Bu durumda iş güvencemiz yok. Bu şartlar altında evine bakan, çocuklarını geçindiren birçok arkadaşımız var. Verilen maaşlar gelişen ve değişen Türkiye şartlarına uyum sağlamamıza yeterli olmuyor. Bildiğiniz üzere pandemi döneminde bizler insanüstü bir çabayla herkesle birlikte mesleğimizi icra ettik. O dönem balkonlardan alkışlandık, hakkınız ödenmez dendi ancak hak ödemeye geldiğinde bir kısmımız kadro aldı bir kısmımız kadro alamadı. Bizler bu durumu hem adalet ve eşitlik ilkesine uygun bulmuyoruz hem çalışma huzurunu olumsuz yönde etkilediğini düşünüyoruz. Devlet bizleri tek çatı altında toplamalı, aynı kurum içerisinde farklılaşmayı önlemeli, tüm özlük hakları bizlere de tanınmalı.

“HAKLARIMIZIN BİZLERE VERİLMESİNİ İSTİYORUZ”

Türkiye'nin en değerli üniversitelerinden mezun olup Türkiye'nin en değerli mesleklerinden birini icra ediyoruz ancak tam anlamıyla karşılığını alamıyoruz. İşverenlerimiz doktor olduğu için bizlerin yarın çıkarılmama garantisi yok. İstiyoruz ki doktor arkadaşlarımız iş arkadaşlarımız olsun. Sağlığı korumak iyilik halinin devamını sağlamak adına oturalım fikir alışverişi yapalım ama oturup maaş konuşmak istemiyorum. Bu bir adalet, eşitlik mücadelesidir. Herhangi bir kişiyle, kurumla, kuruluşla bir mücadele değildir. Doktor arkadaşlarımızla hiç değil. Bizler de aynı sektörün çok değerli çalışanlarıyız. Birlikte çok değerli işler yapıyoruz ama iş arkadaşı olarak kalmak istiyoruz. Bu düzene dur diyecek olan devlet büyüklerimizdir. Bu sistem altında ezilmek istemiyoruz. Yer değişikliği, tayin, giyim hakkı, promosyon gibi birçok sosyal haktan mahrum bırakılmışız. Her birey içerisinde, ailesinde sorunlar yaşanmış, kopmalar başlamış buna bağlı olarak boşanmalar gerçekleşmiş, her birey bu sistem altında ezilmiş durumda. Bizler istiyoruz ki bir devlet büyüğümüz bizimle konuşsun, bizlerin sorunlarını dinlesin. Ulaşabiliyor olsaydım Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya ulaşmak isterdim. Kendisi sağlık alanında çok değerli hizmetler yapmış, bu alanın zorluğunu bilen birisi olarak bizlerin sorunlarını dinleyip sağlıkta taşeron sisteminin olmaması gerektiğini bilecek, ifade edecek çok değerli isimlerden biridir. Dün kadro istedik, bugün yine istiyoruz, yarın yine isteyeceğiz. Alana kadar isteyeceğiz. Kadronun bir lütuf olduğunu değil bir hak olduğunu düşünüyoruz. Hak ettiğimiz için alana kadar istiyoruz. 20 bin kişiyiz, yok sayılmayacak, görülmeyecek, duyulmayacak kadar küçük bir grup değiliz. Bizler haklarımızın bizlere verilmesini istiyoruz.”

Kaynak: anka