Bağımlılık artık tek boyutlu bir kavram değil... Değişen ve gelişen dünya hayatımıza yeni bağımlılıklarda getirdi. Bunların başında gündelik yaşamı, iş başarısını, evlilik hayatını, akademik başarıyı olumsuz etkileyen, kişiyi yalnız hale getiren teknoloji bağımlılığı geliyor. Sanal bir dünyaya hapsederek gerçek dünyadan koparan ve kişiyi küçük dünyasına hapseden teknoloji ve internet bağımlılığını NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi'nden psikiyatri uzmanı Dr. Hakan Erkaya sorularımızı cevapladı.

-Bağımlılıklar arasında sanal bağımlılık sözü giderek yaygınlaştı. Nedir sanal bağımlılıklar? Bu kavram doğru bir kavram mıdır?
 
Sanal ve bağımlılık kelimelerini yan yana getirip sözcük anlamları üzerinden düşündüğünüzde,  aslında var olmayan fakat zihinde var olduğu farz edilen bir bağımlılık türünden bahsetmiş oluruz. Bu tanımlama ile kafa karışıklığının ötesine geçemeyiz. Var olmayan, zihinde tasarlanan, yani sanal olan bir bağımlılığın ne demek olduğu ile ilgili karmaşa yaşanabilir. Bu yüzden bu konuyu internet ve teknoloji bağımlılığı terimleri üzerinden tartışmayı daha doğru bulurum. Benim de tercihim budur.
         
-O halde bağımlılıktan başlayalım.
 Bağımlılık genel olarak bir kişinin, bağımlı olduğu nesneden uzak kalamaması ve bu nesneye ulaşamadığında yoksunluk belirtileri göstermesi, arama davranışı içine girmesi ile tanımlanabilir. 
 
-Bağımlılık dendiğinde akla ilk alkol madde gelmekte değil mi?
Evet. Bağımlılık kelimesi kullanıldığında birçok insanın aklına alkol ve madde kullanımına bağlı bağımlılık gelse de, bağımlılık kavramının kapsamı çok daha geniştir. Alkol ve uyuşturucuların vücuda alınması ile oluşan biyolojik bağımlılıkların yanında davranışsal boyutta insanı çok zorlayan aşırı ve riskli bir şekilde kumar oynama gibi durumlarda,  bağımlılık kavramı içinde ele alınmaktadır. 
        
-Ayrıştırarak düşünmemiz gerektiğini söylüyorsunuz. Bilinen bağımlılık dışında davranış açısından da bağımlılıklar vardır mı diyorsunuz?
Evet aynen öyle diyorum. Son yıllarda hayatımızın vazgeçilmezleri arasında yerini alan internet,  televizyon, cep telefonları, video oyunları ve aklınızın alabileceği bütün teknolojik ürünler diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi aslında,  altında benzer biyolojik mekanizmaların yattığı düşünülen, davranışsal bir bağımlılığa doğru bizleri sürüklemeye başladı. Bunları da gözden kaçırmamalıyız.
 
-Bunlarda da yoksunluk belirtileri söz konusu oluyor mu?
Tabii. İnternet ve teknoloji bağımlılığı da aynen diğer bağımlılıklarda olduğu gibi kişinin kendi iradesi ile kontrol edemediği, kendini o davranışı yapmaktan alıkoyamadığı ve bağımlısı olduğu teknolojik ürüne ulaşamadığında yoksunluk yaşadığı bir durum olarak tanımlanabilir.
      
-Burada ölçü nedir? Bir limit var mıdır? Artık hepimiz internet kullanıyoruz. Nereden sonra bağımlılık riski vardır?
Bir insanın internete bağlı kalma süresi giderek artış gösteriyorsa, bağlı kaldığı süreyi kısıtlamaya çalıştığı halde bunu bir türlü başaramıyorsa, internet kullanımı azaltıldığında ya da kısıtlandığında sinirlilik, huzursuzluk gibi yoksunluk belirtileri oluşuyorsa, internete bağlı kalabilmek için aileye yada yakınlara yalan söyleme gibi davranışları oluyorsa, internette aşırı vakit geçirme nedeni ile okul, aile iş hayatı olumsuz şekilde etkilenmeye başlamışsa bağımlılıktan söz etmek gerekir.
 
-Peki bağımlılık spektrumu içindeki yeri neresidir?
 İnternet ve teknoloji bağımlılığı son yıllarda bağımlılık spektrumu içinde klinik ilgi odağı olmaya başlamış yeni bir kavram olsa da,  günlük psikiyatri pratiğinde sık karşılaştığımız bir sorun haline gelmeye başladı. Bu rahatsızlığın altında yatan mekanizmaların diğer bağımlılıklarla benzer olmasından dolayı bağımlılık türleri arasında geçişler ya da birliktelikler olabilmektedir. Kumar bağımlılığı olan bir kişinin internet üzerinden şans oyunlarına bağımlı hale gelmesi, ya da alkol bağımlılığı olan bir kişinin alkol ve oyun bağımlılığını beraber sergilemesi gibi.
 
-İnternet bağımlılığı ile birlikte görülen ne gibi başka psikiyatrik sorunlardan söz edebiliriz?
İnternet ve teknoloji bağımlılığı olan kişilerde sosyal fobi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, depresyon, alkol ve madde bağımlılığı gibi rahatsızlıkların daha sık gözlendiği bilinmektedir.
 
-İnternet ve teknoloji bağımlılığı konusunu somutlaştıracak olursak bunun içine neleri alabiliriz?
 İlk önce internet bağımlılığından bahsetmek gerekir tabi ki. Fakat internetin öyle çok kullanım alanı var ki çok farklı alanlarda bağımlılığa neden olabiliyor. 
          
-Biraz somutlaştırmanız mümkün mü?
 Elbette. İnternet üzerinden sohbet bağımlılığı, internet üzerinden oynanan online oyunlar, internet üzerinden kumar, pornografik bağımlılık, başkalarının bilgisayarına girme, şifre kırma bağımlılığı, internet üzerinden alışveriş bağımlılığı, açık artırmalara katılma ve bu linkleri reddedememe, sürekli haber kanallarını gezme ve aşırı, gereksiz bilgi yüklenmesi bağımlılığı gibi çok farklı bir spektruma sahip. İnternet dışında, video oyunlarının başından kalkamamak, aşırı televizyon seyretmek, ihtiyacı olmadığı hatta maddi olanakları elvermediği halde sürekli teknolojik aletler satın alıp sürekli yenisini almaya çalışmak, bu konuda kendini engelleyememek gibi birçok alana yayılabiliyor.
 
-İnternet bir bilgi okyanusu iken nasıl bir yaklaşım sonucu bağımlılığa dönüşüyor?
Bütün bağımlılıkların arka planında haz alma tatmin olma ve aynı duyguyu tekrar yaşama isteği yatmaktadır. "İnternet bir bilgi okyanusu iken" yani iyi ve çok faydalı bir araçken nasıl zarar verebilir diyorsunuz. Bakın,  zararlı olduğu genel kabul gören alkol sigara, uyuşturucular ve toplumlar tarafından kabul görmeyen aşırı şekilde kumar oynama gibi davranışlar,  kontrol altına alınmaya hatta sınırlandırılmaya çalışılsa da tarihin her döneminde bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaya devam etmiştir. Yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olan bir nesnenin yaratacağı bağımlılığın boyutları açıkçası beni bir psikiyatri uzmanı olarak endişelendiriyor. 
 
-Tam olarak ne demek istiyorsunuz? Endişenizin temelinde ne var?
Açayım. Bu cümlemin ardından yasakçı bir zihniyete sahip olduğum gibi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermek istemem. Fakat okulda başarılı olsun, derslerinden geri kalmasın teknolojiyi takip etsin diyerek çocuklarına sınırsız teknolojik imkan sağlayan aileler bir süre sonra çocuklarını bilgisayar başından kaldıramamaktan yakınmaya başlayabiliyorlar. Tabi ki okul ve sosyal hayatla ilgilenmemeye başlama, işin ikincil sonucu.
       
-Yani iyi bir düşünce ile yola çıkılsa bile sonuç bazen istenmeyen şekillerde olabiliyor. Öyle mi?
Evet öyle. Bütün bağımlılıklar aslında hayatla yaşanan bir kısa devredir. Yani uyuşturucu veya alkol etkisindeki bir insan belli bir noktadan sonra diğer insanlara ihtiyaç duymamaya başlar. Madde etkisinde olduğu sürece yaşadığı hayal dünyasında kendi kendine yeterli ve rahat olduğu duygusunu yaşayarak tatmin olur. Gerçek yaşamdaki kendisini zorlayacak ilişkilerdense hayal dünyasında uyuşturucu etkisi ile yaşamak çok daha kolay ve caziptir. Gün geçtikçe gerçek hayattan uzaklaşırken bağımlısı olduğu madde ya da davranış kalıbı hayatının merkezine oturur. 
 
-Bu anlattığınız şeyler bir bakıma hayatı ıskalamak, kendine küçük bir dünya oluşturmak anlamına gelmez mi?
Evet tamda bunu söylemeye çalışıyorum işte. Bir bağımlılık nesnesi olarak interneti düşünmenizi istiyorum. Herhangi bir yerdesiniz. Bir bilgisayar ekranının karşısında oturuyorsunuz. Önünüzde tuşlar, yani kontrol paneli. Hayatınızın kontrolü. Bütün güç sizde. Tek bir tuşla dünyanın istediğiniz yüzünü görebilirsiniz. Gerçek dünyada bir insanın ihtiyaç duyabileceği hemen her şeyi hatta daha fazlasını vaat eder. Televizyon gibi ilkelde değildir. Sadece sizi oyalamaz. Sizinle ilişkiye girer. Konuşursunuz, sohbet edersiniz, aşık olursunuz, alışveriş yaparsınız, kumar oynarsınız, bankaya gidersiniz, gezersiniz. Evin dışında gerçek insanların arasında ne yapıyorsanız o ekranın karşısında da her şeyi yapabilirsiniz. Hem de daha kolay bir yoldan. Ve sadece bir ekran size yetmeye başladığında hayatla da kısa devreniz başlamış demektir. Gerçek hayatı pas geçmeye başlarsınız.
 
-Bağımlılık tanımlamasına girmesi için ne kadar zaman geçirmesi gerekir kişinin bilgisayar başında? Biraz daha netleştirmek mümkün mü?
Burada asıl önemli olan bilgisayar başında ne kadar zaman geçirdiğinizden çok,  işlevselliğinizi ve sosyal hayatınızı, ilişkilerinizi ne kadar etkilemeye başladığıdır. İnternet başından ayrılamadığınız ve vakit kaybettiğiniz için önemli bir çok işinizi ertelemeye başlamışsanız  bağımlılıktan bahsetmek için yeterli bir süredir. Birçok bağımlının yemek yemek için bile bilgisayar başından ayrılmadığını, hatta aşırı hareketsizlikten bilgisayar başında hayatını kaybeden bağımlıların olduğunu da biliyoruz.
 
-Bu bağımlılık kimleri daha çok etkisi altına almaktadır? Öncelik çocuk ergen mi, yetişkinler de mi?
Özellikle ergenler en önemli risk grubunu oluştursa da aslında bütün yaş grupları risk altında. Her yaş grubundan vaka ile karşılaşabiliyoruz. 
 
-Bu bağımlılıkta biraz da yalnızlık, kimsesizlik, bir yere ait olmama duygusu rol oynamıyor mu?
Tam orası işte işin püf noktası aslında. Sosyal ilişki kurma konusunda yetersizlik hisseden, yalnızlık yaşayan veya duygusal boşluk içinde olan  bir çok insanın sığınağı ve umut kapısı olmaya başladı sohbet odaları. Buraya dikkat diyorum.
 
nternete bağımlı olan kişi durumun farkında oluyor mu?
Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi ilk aşamalarda kişi durumunun farkında değildir. Fakat internet başında geçirilen süre artmaya başladıkça kişi fark etmese de öncelikle yakınları durumun farkına varırlar ve şikayetçi olmaya,  uyarmaya başlarlar. 
 
-Bu sonuç veriyor mu? Kişi kabullenir mi?
Yok maalesef. Bağımlılar genellikle durumlarını inkar etmeye eğilimlidirler. Kendilerini de normal sınırlarda kullandıkları konusunda telkin ederler. Zaman geçtikçe sosyal hayatları aksamaya ilişkileri bozulmaya başladıkça kişiler durumlarının farkına varmaya başlarlar fakat diğer bağımlılıklarda olduğu gibi gizli bir şekilde ya da bütün her şeyi reddetme riskini göze alarak davranış kalıplarına devam ederler.
 
-Giderek çalışan kişilerden ev hanımlarında veya çalışmayanlara da kaydığı yönünde haberlere rastlıyoruz.
Biraz öncede bahsettiğim gibi her yaş grubundan ve her sosyal statüdeki  insanlarda bu durumla karşılaşabiliyoruz. Bütün gün evde yalnız oturan, sosyalleşme imkanı olmayan, eşi ile yaşadığı duygusal boşluğu çözümleyemeyen bazı ev hanımlarında da internete bir yönelim olabilmektedir. Bu kişiler heyecanla karışık bir suçluluk duygusu yaşarlar. Bazen bu tür internet ilişkileri aile içi şiddete veya boşanmalara neden olabiliyor.
 
-Klinik olarak baktığımızda internet bağımlılığını sık görüyor musunuz?
Evet. Son yıllarda sıklığı giderek artıyor. Özelliklede ergenler arasında hızlı bir artış var. Çocuklarını bilgisayar başından 10-15 saat boyunca kaldıramadıkları için acil servisi arayıp yardım isteyen aileler var.
 
-İnternet bağımlısı olan kişiler ne gibi bedeller ödüyorlar?
İnternet bağımlılığı insan hayatının bütün alanlarını olumsuz yönde etkiler. Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi sadece sosyal ilişkileri bozmakla kalmaz insanın fiziksel sağlığını da uzun vadede etkilemeye başlar. Uzun süre oturmaya bağlı bel ve sırt ağrıları, görme bozuklukları, uyku düzeninde bozulma ve buna bağlı yorgunluk huzursuzluk, kan dolaşım bozuklukları, hatta emboliye bağlı ölümler bile olabilmektedir. İnternet bağımlılığının derecesi arttıkça kişinin internet başında geçirdiği sürede artmakta buna bağlı olarak sosyal hayat ve iş hayatı sekteye  uğramaya başlamaktadır.
 
-İnternet bağımlısı kişilerde kişilik değişimi yaşanıyor diyebilir miyiz? Takma isimler, kendini farklı cins ve kişi gösterme eğilimleri vs konusundaki düşünceleriniz nedir?
İnternet ortamı aslında gerçek hayatın bir simülasyonu. Fakat gerçek hayatta yapamayacağınız birçok şeyi yapmanızı sağlayan büyülü,  fantastik bir ortam. Evet haklısınız. Düşünün bir kere. İnternet üzerinden gerçekleşen bir sohbet ortamında istediğiniz yaşta istediğiniz meslekte istediğiniz özelliklerde bir insan olmayı deneyebilir, onu yaşatabilirsiniz. Sınırsız bir özgürlük duygusu veriyor bu durum birçok insana. Karşınızda kininde gerçek kimliğinden tam olarak haberdar olamama bilgisiyle beraber. Bir bakıma bir oyun gibi. Bu tür ilişkilerde insanlar genellikle normal hayattaki karakterlerine çok zıt davranışlarda bulunabiliyorlar. Sahte kimliklerinin verdiği güvenle açık saçık konuşmalar, küfürler, tehditler sıkça gözleniyor. Hatta gençler arasında "klavye erkekliği" denilen bir kavram bile kullanılmaya başlandı. Normal hayatta çekingen olan fakat ekran karşısında saldırganlaşan arkadaşlarına böyle hitap ediyorlar.
 
-Cep telefonu ve bilgisayar dolayısıyla internetin kişileri sosyal izolasyona ittiği gözleniyor. Buna katılır mısınız ve bu kişiye neler kaybettirir?
Evet.,  teknolojiyi nasıl ve ne kadar hayatınıza dahil ettiğiniz oldukça önemli bir konu. Yalnızlaşmaya başladığımız inkar edilemez bir gerçek. Yaşamın hızı arttıkça insanoğlunun kendinden beklentisi de artmaya başladı. Eskiden bir ayda gidemeyeceğiniz yolu beş altı saatte kat etmeye başladığınızda hayatla ilgili algınızda değişmeye başlıyor. Zaman ve mekan algılarımızın değişmeye başladığı bu çağda yaşamı öylesine hızlandırmaya başladık ki ilkokula giden çocuğun bile vakti kısıtlı. Sürekli koşuyoruz. Hal böyle olunca da kimsenin kimseye ne ayıracak vakti ne de enerjisi kalıyor. Fakat bir şekilde sosyalleşmemiz de lazım. Genlerimizde bu var. Bu karmaşa içinde bunun en kolay yolu yine sanal ilişkiler oluyor. Bu yüzyıldaki yaşam tarzımızın bizleri yalnızlaşmaya ve bağımlılığa doğru sürüklediğini düşünüyorum.
 
-İnternet bağımlılığının kumarı teşvik ettiğini söyleyebilir miyiz? Sanal kumar ile servetini kaybedenlere rastlanıyor?
Direk olarak internet bağımlılığının kumarı teşvik ettiğini söylemek çok doğru değil fakat, internet bağımlılığında da diğer bağımlılıklardaki benzer biyolojik mekanizmalar rol oynamaktadır. Yani herhangi bir maddeye ya da davranışa bağımlılık eğilimli olan insanlarda diğer bağımlılıkların ortaya çıkma ihtimali artacaktır. İnternet üzerinden kredi kartı ile kumar oynatan siteler kumar eğilimi olan kişiler için oldukça tehlikeli... Son dönemlerde internet üzerinden oynanan kumar oyunlarından kurtulamayan hastalardaki başvuruda geçmişe göre artmaya başladı.
 
-Bazı ebeveynler çocukların derslerini etkiler diye eve internet bağlatmıyorlar. Bu korumacı davranış doğru mu?
Evet,  burada gerçek bir çelişki var. Bağımlılık yapan uyuşturucuları yasaklayabilirsiniz, kumarı sınırlayabilirsiniz fakat internet hakkında böyle bir şey mümkün mü? Yasaklamak ya da eve bilgisayar almamak tabi ki çözüm değil ayrıca önerilebilecek bir yöntemde değil.
 
-Nasıl yaklaşılması sağlıklı olur?
Bilgisayar ve internet tabi ki bizlerin hayatında olduğu gibi çocuklarında hayatında olacak. Burada bilgisayardan korkmak yerine çocuğun bilgisayarla olan ilişkisini düzenlemek, çocuğa keyif alacağı başka ilgi alanları kazandırmak en önemli stratejidir. Okul dışında çocukların severek yapacakları ve sosyalleşebilecekleri ortam sağlanmalı, bilgisayardan hoşlanıyor denilerek kendi haline bırakılmamalıdır. Çocuğun bilgisayarla ilişkisi bozulmaya ve bağımlı davranışı gelişmeye başladıktan sonra onu bu davranıştan uzaklaştırmaya çalışmak çok daha zordur. Yani bağımlılığın oluşmasını engellemek daha önemli.
 
-Kişilerin internette kendini arama hastalığı da baş göstermiş sanırım? Bu durumu narsisistik bir davranış olarak görebilir miyiz?
Tebrik ederim doğru tespit. Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki birçok insan ne şekilde olursa olsun görünür olma çabası içinde. İsimleri, resimleri, videoları ne kadar dolaşımdaysa kendilerini o kadar iyi hissediyorlar. Narsisistik bir tatmin yaşıyorlar. Görünür olma ve gündemden düşmeme çabası eskiden sadece sanat çevrelerinde sık bir şekilde gözlenirken internetin hayatımıza girmesiyle bu durum toplumun bütün bireylerine yavaş yavaş bulaşmaya başladı. 
 
-İnternet bağımlılığının tedavisi gerekir mi?
Mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durum... Kişinin tüm sosyal hayatını ve işlevselliğini alt üst eden başlı başına bir rahatsızlık.
 
-İlaç ile tedavi edilmeli yoksa psikoterapi mi öneriyorsunuz?
Tedavide her iki seçenekte kullanılabilir. Birçok vakada ilaç ve psikoterapi aynı anda gerekiyor. Bağımlılık davranışının yarattığı uykusuzluk huzursuzluk, sosyal ilişkilerde bozulma ile gelişen sorunlara yönelik ilaç ve terapi desteği oldukça önemlidir. Burada temel strateji kişinin yaşam şeklini ve davranış kalıplarını değiştirmektir.
 
Hazırlayan:  Uğur İlyas CANBOLAT