Bilinç ve bilinçaltını açıklamak için buzdağı çok güzel bir benzetme olabilir. Buzdağının görünen kısmı bilinci ifade ederken, buzdağının su altınada kalan devasa kısmı ise bilinçaltını ifade etmektedir.

İnsanoğlu dış dünyadan bilgileri beş duyu organları ile elde eder.  Yapılan araştırmalarda insan beynine beş duyu organları vasıtasıyla her bir saniyede 2.000.000 veri ulaşmaktadır. Bu verilerin 7-8 tanesi beynin bilinçli bölümüne, geri kalan 1.999.993 tanesi ise bilinçaltına gelmektedir. Bilinç ve bilinçaltını açıklamak için buzdağı çok güzel bir benzetme olabilir. Buzdağının görünen kısmı bilinci ifade ederken, buzdağının su altınada kalan devasa kısmı ise bilinçaltını ifade etmektedir.

İnsan zihni hem bilinç hem de bilinçaltı düzeyde çalışır. Bilinç sadece biz uyanıkken faaliyettedir. Bu zihnin düşünen bölümüdür. Düşünme, yargılama, fikir yürütme ve seçme yeteneğimiz zihnin bu bölümü tarafından kontrol edilmektedir. Zihnin bilinçaltı bölümü ise tüm hatıraların, inançların, değerlerin, kültürün ve duyguların saklandığı bölümdür. Zihnin bu bölümü 7 gün 24 saat çalışmaktadır. Bilinçaltımız aynı zamanda en derinde yatan duygularımıza bağlıdır.

İnsanlar 3 yaşına geldiğinde beyninin % 90’ı oluşmuştur. Beş yaşına geldiğinde inançlarımız büyük ölçüde oluşmuştur. Bu süre içinde ciddi miktarda enerji ve bilgi almaktayız. İnsanların çocuklar için “sünger” tabirini kullanmaları bundandır. Bilinçlatımız 7 gün 24 saat çalıştığından dolayı gördüğü, duyduğu, yaşadığı, yediği, içtiği ya da yiyip içemediği her şeyi bilinçaltına kaydeder tıpkı bilgisayarın harddiski gibi. İnsanın yaşadığı olumlu olumsuz her şey bilinçaltına kaydedildiği için herhangi bir olaydan sonra hayatımız yaşadığımız o olayın etkisi altında devam eder. Eğer bu olaylar olumlu ise bizim hayatımıza olumlu etki de bulunup bizim daha başarılı ve mutlu olmamıza yardım ederken, yaşadığımız olumsuz olaylar o andan sonra hayatta başarımızın ve mutluluğumuzun önüne geçer. Yani hayatımız özellikle 0-5 yaş arasında yaşadığımız olumlu ya da olumsuz olayların etkisinde devam etmektedir. Bilinçaltı korkularının büyük bir kısmı çocukluk döneminde oluşsa bile hayatımızın her anında bilinçaltını korkularla beslemeye devam ederiz.

Bilinçaltındaki suçluluk duygusu ve korkular başarımızın önündeki en önemli engellerdir. Kişinin başarısı bilinçaltındaki korkuları yenmesi ve suçluluk duygusunu aşması ile mümkün olmaktadır. Peki bilinçaltındaki korkular ve suçluluk duygusu nasıl oluşur? Bunların oluşması ailede başlar. Diğer korku kaynaklarımız ise okul, medya, arkdaşlar, şirketler, devlet ve dindir. Aslında ailelerimiz iyi niyetle bizi koruma içgüsü ile zarar göreceğimizi düşündükleri için bize gerekli gereksiz sınırlar koymakta ve korkutmaktadır. Örneğin çocuklar sıcaktan bir yerini yakmasın diye daha az zararsız olan bir yöntemle aileler tarafından soba borusuna eli dokundurulur ve böylece eli hafif yanan çocuğun beyninde soba eşittir sıcak olarak kaydolur ve bir daha sobaya dokunmaya cesaret dahi edemez. İşin ilginç yanı biz sıcaktan korkarken bazıları ateş üzerinde hiçbir zarar görmeden yürüyebilmektedir.

Başarılı insanlar kendilerinin ve başkalarının korkularının üstesinden gelebilmiş kişilerdir. Korkularımızın üstesinden gelmek bilinçaltında var olan korkuların öncelikle bilinçli olarak farkedilmesi ile bilinç düzeyinde sorgulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun için belki de şöyle bir hayatımızı gözden geçirmeli bizi sınırlandıran korku ve inançlarımızı gözden geçirmeliyiz. Belki de bunun için profesyonel bir destek almak gerekebilir.