Geçen süre 12 yıl Değişen tek şey aynı tarifsiz acıyı yaşayan insanlar. 23 Ekim günü hepimiz acı bir haberle harekete geçtik.Tüm ülke olarak.İlk alınan bilgilere göre Van ilimizde 6.6 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti.Çok fazla yıkımın olmadığını tahmin ediyorduk.Çünkü ülkemiz depremi 6.6 büyüklüğünde belirlemişti.Az sonra Erciş te yaşamakta olan bir arkadaşımla telefon görüşmesi yaptım.Mete Erciş mahvoldu,bütün binalar yıkıldı,insanlar enkazlarda,ÇABUK GELİN ! dedi. Bu cümleler beynimde tarifi imkansız bir deprem yarattı. Ben bir arama kurtarmacıydım ve karşımdaki 15 yıllık arkadaşım ; doğduğum,büyüdüğüm ve tüm anılarımın olduğu memleketimin yerle bir olduğunu bana söylüyordu.Bir sürü tanıdığım vardı.İlk aşkım,ilk okula başlayışım her şeyim o memlekette kalmıştı.Enkazların arasında.Harekete geçmeliydik ama gideceğimiz yer Türkiye'nin en doğusu Van'dı.1500km uzaklıkta idi.Hemen oraya ulaşmalıydım.Tüm hazırlıklarımızı yaptık ve yola koyulduk? Hiçbir şeyi kafamda canlandıramıyordum,çünkü bir gün kendi memleketime arama kurtarma faaliyeti için gideceğim aklımın ucuna bile gelmemişti.Sürekli telefonla görüşüyordum oradaki tanıdıklarımla. Enkazda olan arkadaşlarım , akrabalarım vardı?Tahmin edemiyordum bile durumlarını.Konduramıyordum onların depremi yaşamış olmalarını ve enkaz altında kalabileceklerini,evlerinin yıkılmış olabileceğini.Hiçbirini hayal bile edemiyordum.O sırada bir telefon görüşmesi daha yaptım.Bu kez telefonun karşısında kuzenim vardı.Ben alo dedim ama karşıdaki ses bana  METE ÇABUK YETİŞİN BURAYA , BURASI ÇOK KÖTÜ ardından sessizlik ve gözyaşları..Kiminle konuşsam haykırıyordu,ağlıyordu,durum orada çok kötü olmalıydı.Çünkü sesler ,feryatlar,anlatılanlar,duyulanlar bunu gösteriyordu.Henüz 4 saattir yola çıkmıştık ama 1 aydır yoldaymışım gibi hissediyordum ve yolun daha 6 da birini kat edebilmiştik.Yollar bitmiyordu.Diğer tanıdığım ekiplerle görüşüyordum herkes yollardaydı Erciş?e ulaşabilmek için.Ankara dan ailemden 4 kişiyi de yanıma almıştım.Onlarda benimle beraber geliyorlardı.Ama onların durumu daha kötüydü,gözlerden yaş akıyordu.Bir insanın geçmişine ait tüm anılar silinmişti,Yok olmuştu, CAN lar yok olmuştu.Enkazın altında kalmıştı.Tam 19 saat sürmüştü yolculuğum ama hayatımdan 40 yıl geçmiş gibi hissediyordum.Sorumlu olduğum bir ekip vardı yanımda,yardım etmem gereken dostlarım,akrabalarım vardı.Bir umut bekleyen insanlar vardı. Erciş'e girdiğim anda tüm tablo artık acı yüzüyle gözümün önündeydi.Erciş darmadağındı,Yürekler acı içindeydi,ve konuşan gözler sadece bir umut ışığı olarak bizlere bakıyordu. Umudun rengi artık turuncuydu. Görev bilinci , profesyonellik ve sorumluluk bir yanda ; duygusallık bir yanda?Karar verme anı gelip çatmıştı.Enkazda akrabalarım vardı,bir umut diye belki de beni bekliyorlardı. Ama öbür tarafta bir ekibim vardı,ve yıllardır verdiğimiz eğitimler vardı.Sorumluluk vardı,profesyonellik vardı.Zor bir karardı ama doğru olanı yaparak komuta kontrol merkezine giderek ekibimi kaydettirdim ve çalışmamız için bir enkaz vermelerini istedim.Görevlendirildiğimiz ilk enkaz BAY-MAR enkazıydı.Hemen hazırlıklarımızı tamamladık ve BAY-MAR enkazına doğru yola çıktık.Etrafımızdaki bütün binalar yıkılmış yada yıkılmak üzereydi.Benimle birlikte gelen ailemi akrabalarımızın bulunduğu enkaza gönderdim ve ekibimle beraber BAY-MAR enkazına ulaştık.Manzara çook kötüydü.Binanın zemin katı ayakta,1 ve 2. Katları çökmüş, 3 4 5 . katları ayaktaydı.Çok riskli bir enkazdı.Burada çalışmamız olanaksızdı.Ekibimle beraber durum kritiği yaptıktan sonra güvenlik nedeni ile girilemez kararını aldık ve tekrar komuta kontrol merkezine geri döndük.Raporumuzu verdikten sonra yeni bir enkaza görevlendirildik.Bu sefer enkazımız NALBANTOĞULLARININ bulunduğu enkazdı.Yani akrabalarımın bulunduğu enkazdı.Çok zor bir durumda.Hemen yola koyulduk ve enkaza ulaştık.Karşımızda çok kötü bir enkaz bulunuyordu.Tamamen çökmüş ve hayat üçgeninin hiç oluşamayacağı kum gibi olmuş bir enkazdı.Hemen enkaza girdik ve çalışmalara başladık.O sırada yıllardır arkadaşım olan Serhat yanıma geldi.Tanıyamadım?Her yeri toz olmuştu.Gözlüklerinde bulunan tozdan önünü görmediğine o kadar emindim ki..Tozun farkında bile değildi.Bina hakkında bilgi aldım ve annesinin , amcalarının da bulunduğu toplam 8 kişinin hala enkazda olduğunu söyledi.Hemen çalışmaya koyulduk.Can havliyle belki bir umutlu gözle,bir canla karşılaşırız diye tüm gücümle kazıyordum enkazı.O sırada Serhat ömrüm boyunca unutamayacağım bir sesle METEEEEE ANNEMİ VER BANAAAAA diye haykırdı. Başımı bile kaldıramadım enkazdan,ve bütün hırsımla ,bütün gücümle ,gözlerimden yaşlar aka aka çalışmaya devam ettim.Annesi enkazdaydı ve yapabileceği tek şey bizim çalışmalarımızı beklemekti.Elinden hiç.bir şey gelmiyordu.O kadar yorgun düşmüştü ki ağlamaya bile mecali kalmamıştı.Sadece anlamsız bakışlarla enkaza bakıyor ve ara ara enkazdan bir taş alıp atıyordu.Tek yapabildiği buydu.Çalışmalarımızı durdurduk ve hassas dinleme cihazı(sismik akustik dinleme cihazı) ile dinleme yapmaya başladık ancak enkazdan en ufak bir canlı belirtisi bile gelmiyordu.Amcam,babam ve daha bir sürü tanıdığım kişi,dağ gibi diye nitelendirdiğim birçok insan dinleme bitince gözlerime yalvarırcasın canlı olduğunu söyle dercesine bakıyorlardı.nBelki de en zoru buydu bir arama kurtarmacı için,bir insan için..Ama maalesef hiçbir canlı belirtisi yoktu.Kimseye bunu söyleyemedim.Babamı çağırdım ve canlının olmadığını söyledim.Çünkü bana umut dolu gözlerle bakan 20 çift göze bunu söyleyemezdim.Babama söyledim ve ekibimle beraber enkazı terk ettim.Ertesi gün o enkazdan 8 kişinin cansız bedeninin çıkartıldığını bana söylediler.Hiçbir tepki veremedim,ağlayamadım bile?nGece saat 23.00 da nalbantoğlu enkazındaki çalışmamızı sonlandırdık ve 3. Enkazımız olan dağ apartmanına geçiş yaptık.Bu enkazda durum bambaşkaydı.Birçok canlı olabilirdi çünkü enkazda birçok hayat üçgeni oluşmuştu.Çalışan ekiplerle görüşerek hemen çalışmalara koyulduk.Çalışmalarımız netice veriyordu nihayet ve Jandarma Arama kurtarma , TTK ekipleri ile beraber iki canlıyı buradan çıkartabildik.Enkazın içerisinden o canlı sesini duyduğumuz anda bütün yorgunluğumuz geçmişti.Bir canı hayata tekrar bağlayabilmek.Bir insanın ölüm ile yaşam arasındaki köprüsü olabilmek paha biçilemez bir mutluluk ve anlatılamaz bir duygu idi.Ancak o kadar enteresandı ki ,canlıya ulaşmıştık,boynuna boyunluk takmıştık,su vermiştik ve onunla konuşabiliyorduk ancak çıkartamıyorduk.Dehliz den girdiğimizde üstünde artık bir şey kalmamıştı yaralının ancak sadece bir ayağının üstünde demir vardı.Hiçbir alet sokamıyorduk dehlizden içeriye.Orada elimizde bulunan ve hiç umursamadığımız 20 cm. ilk bir demir kesme testeresi hayat kurtarıyordu.Ve ondan başka hiçbir donanımlı ,teknolojik alet o dehlize girerek demiri kesememişti.Canlıyı çıkarttık ve durumu çok iyiydi.Konuşabiliyordu tabi ki yorgunluk ,susuzluk yüzünden okunuyordu ama onlar umrumuz da bile değildi.Ne bizim nede onun.Hemen ambulansa sevk ettik ve saatimize baktığımızda gece yarısı olmuştu artık.Diğer ekliplerle çalışmalarında başarılar dileyerek istirahata çekildik?nSabahın erken saatlerinde güneşin doğmasıyla beraber yeni umutlarda bizlerin yüreğine doğuyordu.Depremin 3.günüydü.Hemen kriz merkezine koştuk ve yeni bir enkazda göreve başladık.Enkaz en çok ölülerin bulunduğu tahmin edilen kulüpler enkazıydı.Yaklaşık 10 ekip çalışma yapıyordu.Burada durum çok acıydı.Çünkü sürekli eks çıkartıyorduk.Hayatını kaybetmiş insanların cansız vücutlarına dokunmak ve onları enkazdan çıkartmak bizler için çok zor ,yakınları içinse cesetlerine ulaşmak bile bir umuttu.O kadar kötü bir ortamdı ki depremin yaşandığı bölge ,İnsanlar yakınlarının cesetlerine bile ulaşamama korkusu ile bekliyorlardı.Öldüklerine kendilerini inandırmış kişiler ise cansız vücutları bile gördüklerinde artık sevinebiliyorlardı.Oradaki bir depremzede annesinin şu sözleri çok acıydı.En azından oğlumun cesedini verin bana,en azından mezarının başında hasret giderebileyim. Bir annenin oğlunun cansız vücuduna bile ulaşamaması ne kadar acı bir durumdu.Deprem ne kadar acıydı,ne kadar acımasızdı?5 saatli,k bir çalışmanın ardından kriz masasının direktifleri doğrultusunda yeni bir enkaza yöneldik.Enkazın yarısı tamamen çökmüş ancak diğer yarısı eğik bir şekilde duruyordu.Öğrencilerin yoğunluklu kaldığı bir enkazdı.Hemen çalışmalara başladık.Önce arama kurtarma köpekleri ile arama yaptık ve köpeklerin havladığı bölgeye yoğunlaştık.Ardından hassas dinleme cihazı ile dinleme yaptım.Kulaklarınıza gelen sesin enkaz altında umutla sizi bekleyen birisinin sesinin olabileceğini düşünmek insanın beyninin parçalıyordu.Ve tonlarca ağırlıkta bir yük yüklüyordu omuzlarıma.Dinlemede de bir sesten şüphelendik.Artık canlı olma olasılığı %50 idi hızlı ve dikkatli bir şekilde Özel Kuvvetler arama kurtarma ekibi ile enkazı kazmaya başladık.Bu işlem yaklaşık 7 saat sürdü.Ancak bu çalışmalarımızın sonucunda bir canlıya ulaşamadık.Ve enkazı terk ederek önümüzdeki 3 gün çalışacağımız SEVGİ APARTMANI ENKAZINA? yöneldik.SEVGİ APARTMANINDAN SEVGİ YÜKSELMİYORDU??..Apar topar hazırlıklarımızı yaptık ve hemen çalışmaya başladık.bizden önce çalışan ekip 1 cansız bedene ulaşmaya çalışıyorlardı.Hemen bende orada çalışmaya başladım.Çok fazla moloz yığını vardı üzerinde.Elimizde aletler yetersiz ve güçsüz kalıyordu ama biz tüm gücümüzle kazmaya ve cansız bedene ulaşmaya çalışıyorduk.Bir yandan demirler kesiliyor ,bir yandan molozlar kırılıyor diğer yandan bunlar enkaz üstünden indiriliyordu.Tam bir mücadele vardı herkeste.Herkes işini biliyordu ve var gücüyle çalışıyordu.Yorulanlar oluyordu ve kişiler 10 dakikalık periyotlarla aletleri el değiştiriyorlardı.Ve nihayet ulaşabilmiştik.Ancak tahmin ettiğimiz gibi değildi cansız vücut.İkiye katlanmıştı sanki ve çok kötü kokuyordu.Ağzımda tam 3 maske vardı ve hala koku dayanılamayacak durumdaydı.Ama çalışmak zorundaydık.Cansız vücudu tutup tam çekmek üzereyken karşımda ufacık bir el vardı.Cansız vücut bir bayana sahipti ve tam omzunda bir küçük el vardı.Orası filmin kopmasına sebep olan andı.Çünkü bu küçük el 3-4 yaşlarında bir bebeğe sahipti.Deprem olduğu sırada korkudan annesine sarılmış ve anne de can siper hane şekilde çocuğuna sarılarak onu korumaya çalışmış.Ancak bu mücadele maalesef sonuçsuz kalmıştı.Anneyi alarak ceset torbasına koyduk.Kusmamak için kendimi zor tutuyordum.O kadar kötü kokuyordu ki.Daha sonra çocuğu çıkarttık.TAMAMEN EZİLMİŞ VE TANINMAYACAK DURUMDAYDILAR. HER İKİSİDE.İki eksi çıkarttıktan sonra hemen arkalarında bir bayan cesedinin daha olduğunu gördük.Ve evet artık aile tamamlanmıştı.Bu bayan da evin büyükannesiydi.Burada karşı karşıya kaldığımız durum tamamen içler acısıydı.Çünkü 3 kişide birbirlerine sarılmış durumdaydılar.Son ekside çıkarttık ve hemen ardından biraz dinlenmeye geçtim.Bu ortamda psikolojimizi iyi tutmak ve motivasyonumuzu korumak oldukça zor oluyordu.Gönüllü bir hizmet yapıyorduk bir karşılık beklemiyorduk.Ve bu sebeptendir ki asla motivasyonumuzu düşürmüyorduk ve geliş amacımız hep aklımızın bir köşesinde duruyordu.Bulabildiğimiz birkaç ekmek arası ile karnımı doyurarak tekrar enkaza geri döndük ve çalışmaya başladık.Enkazda canlı olduğu söylentisi vardı ve aşırı derecede yağmur yağıyordu.Dinleme yapma kararı aldık ve cihazlarımızı kurduk.Yaklaşık on dakikalık bir dinlemenin ardından canlı olmadığı kararını aldık.Çünkü depremin 4. Günüydü artık.96 saat geçmişti.Canlı olma olasılığı artık mucizelere bağlıydı.enkazı kaldırma çalışmalarına devam ettik bir süre.Saat 15.00 civarında bir kişi yanıma gelerek bana enkazda canlı olduğunu söyledi.Az önce telefonla aradığını ve enkazın altında kalan kişinin telefonu açtığını söyledi.İnanamadım hemen değerlendirdik ve tekrar dinleme işlemi yapmaya karar verdim.Tam o sırada çevre illerden gelen vatandaşların enkazda bir kasa bulması ve kendi aralarında arbede başlatması tüm planlarımızı değiştirmişti.O sırada enkazda canlı ihbarını da öğrenen halkla yağmacılar arasında yaklaşık 1 saatlik bir arbede yaşandı.Bu sure zarfında hıç çalışma yapamadık ve güvenli bir yerde olayların geçmesini bekleyebiliyorduk.Çok fazla yağmur yağışı vardı.Elbiselerimizi değiştirmek ve biraz dinlenmek üzere kamp alanımıza gittik.biraz dinlendik çünkü çok yorulmuştuk.Saat 21 sularında ben ve Ufuk tekrar sevgi apartmanı enkazına döndük.Afyonkarahisar Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlüğü Ekipleri çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyordu.Bizde onlarla beraber orada çalışmaya başladık.Saat 02.00 sularında Erciş depreminin son canı olan Ferhat isimli genç enkazdan canlı olarak çıkartıldı.Ve Ferhat enkazın altında kalan 1500 kişiden şanslı olan son kişiydi.o dakikadan sonra hiçbir enkazdan canlı çıkmadı.Ferhat yaklaşık 4 gündür enkaz altındaydı.gözleri ışığa karşı hassaslaşmıştı.ağzı kurumuştu.ama hayata yeniden bağlanmıştı.Bu duyguyu anlatmak imkansız.kelimeler kifayetsiz?bir can sizin sayenizde hayata bağlanıyordu ..sadece yaşanabilecek bir duygu?nBu günden sonra sadece cansız vücut çıkartabildik moloz yığınları arasından Dönüş yolu mu. Onu hiç hatırlayamıyorum bile,uyku,yorgunluk ve aralarda kabuslar görerek uykudan uyanmamın dışında. İnsanlara karşılıksız da bir şeylerin yapılabileceğini göstermek,yardım bekleyen insanlara yardımcı olabilmek,bir umut olabilmek çok güzeldi,yaşanılanlar çok acı olsa bile?nDeprem boyunca bana destek olan başta ailem olmak üzere tüm üniversite hocalarım ve öğrencilerine,tüm kulüp üyelerine ve kulüp danışmanımıza sonsuz teşekkürler.nÜlkemizde can ve mal kaybına sebep olan depremlerin bir daha tekrarlanmaması ve bize ihtiyaç olmaması dileği ile..
Mutlu ve afetsiz bir yaşam diliyorum herkese..
Mehmet Mete ÇETİNKAYA
Dumlupınar Üniversitesi Arama Kurtarma Kulübü Uzman eğitmeni