İnsan doğası mıdır yoksa bizlerin alışkanlığı mı bilemiyorum. Lakin iyi yada kötü her şeye o kadar çabuk alışıyoruz ki, alışıyoruz ve unutuyoruz.. Soma faciasının ardından yaklaşık 2 ay geçti ve şuan ülkede çok farklı şeyler konuşulmakta, ne çabuk unuttuk döktüğümüz kömür karası gözyaşlarımızı.. Biz değil miydik en sert tepkileri veren “bir avuç kömür için bir ömür verenler” diye sloganlaştıran; şimdi sorsak “yaşam odası”nın her madende mecburi olmasını sağlayacak olan yasa tasarısının mecliste red edildiğini kaç kişi biliyordur?

  Aslında insanlığımızın sorunu açgözlülük.. Yıl 2014 ve BM’nin binyıllık kalkınma planının süresi yarın doluyor. Lakin hala Somali’de açlıktan çocuklar ölmekte! Gazze’de yapılan saldırılardan çocuklar kurtulamamakta, o kadar ki savaşta yazılmayan kurallar çiğnenmekte; okul ve ibadethaneler hedef alınarak vurulmakta, Hamas’ın İsrail’e karşılık attığı 800 füze ise İsrail’in füze kalkanı sayesinde bertaraf edilmekte (kaynak;Sabah dış haberler).. insanlık ölmekte; bunun kanıtı ise İsrail milletvekilinin; “Anneler de öldürülmeli ki terörist yetiştiremesinler” açıklaması! Yani kısacası Filler tepinmekte çocuklar ölmekte..

   Dünya ve ülke gündemi önemli tabiî ki ve herkesin yakından takip ettiğini de biliyorum. Ancak Umke’nin burada yeri nerde?

  Medikal Kurtarma ekibi olarak olayın ortasındayız. Yeraltında ulaşılan her yaralıya ulaşıldığı anda oksijen verilmeye başlanmalıdır. Savaştan bahsettik, savaş anında sığınaktan başımızı çıkartamadığınız durumda sığınakta medikal müdahale başlanmalıdır. Yoksa başka birimlerin enkazdan, maden kazalarından, olayın merkezinden hasta/yaralıyı alarak kapıda Umke’ye teslim etmesi demek bir anlam ifade etmiyor, çünkü aynı işi 112 Acil ekipleri zaten gerçekleştiriyor. Tabi ki  bu bakış açısı tartışılabilir ancak bu noktadan sonraki durum yazımın asıl odak noktasıdır.

   Diğer ülkelerin kurtarma ekiplerine baktığınızda tek bir sistem ve tek bir yönetim mevcut, kimin ne yapacağı kesin hatlarla belirtilmiş. Gönüllülük sistemi onlarda da mevcut, ancak “bu insanlar nasıl olsa gönüllü” diyerek kendi hallerine bırakılmamışlar. Sistemli bir eğitim mevcut, detaylı incelediğinizde öyle standart belli bir saatin üzerinde eğitim almaları önemli değil, kurtarma ekibi öncesinde de medikal anlamda profesyonel insan sağlığıyla direkt ilgili mesleklerden oluşmakta. Sistemde medikal anlamda eksik olan personeli ön safhalarda göremezsiniz, çünkü bu iş insan odaklı olmak zorunda! İnsan odaklı derken; sadece kurtarmaya çalıştığınız değil kurtarıcıları da düşünmek zorundasınız. Özel donanımlı kıyafetler, gaz maskeleri, su geçirmez-ısı ve darbelere dayanıklı botlar ve kıyafetler, özel girişimler için ekipmanlar, dahası kurtarıcıya her ortamda iletişim ve dayanıklılık sağlayacak malzemeler mevcut. Yani kurtarma ekibiniz daha henüz kendisini koruyamazsa neyi kurtaracak neye müdahale edecek?

    1990’lı yıllarda kurulan ve 2000’li yıllarda Paramedikal sisteme geçen 112 sistemimiz dünyanın en hızlı gelişen ve oturan “Acil Medikal Sistemi” kabul edilmekte. Lakin sistemin bu denli hızlı ve hatasız ilerlemesi personelin özverisiyle oldu. Umke içinde bu geçerli; Umke’yi basamak olarak gören ve normal şartlarda hiçbir yerde başarı elde edememiş ama Umke’de kendince ağa olanlar haricinde; asıl amaçları insanlara yardım etmek olan bireyler sayesinde bu sistem kabul gördü. Bu kadar yıl sonra saygıyla kabul gören bu sistemin kurtarıcılarını bireysel güvenlik malzemeleri olmadan kurtarmaya göndermek sistemin eksiği midir yoksa bizim mangal yüreğimizden midir?

   Küçük bir örnek; Van depreminde Azerbaycan kurtarma ekibi 140 kişilik bir ekip ve kurtarma köpekleri ile tam teçhizatlı görev aldılar. En çok yararı sağlayan kurtarma ekibi oldular.